Cas, eve geldiğinden beri isminin Dean olduğunu öğrendiği yabancıyı düşünüyordu. Çok mu kaba davranmıştı ona? İçindeki Jiminy Cricket susmak bilmiyordu.
Babası oğlunun bu durgun halini görse de bir şey demedi. Genelde böyle durumlarda onu yalnız bırakırdı.
Cas, yarın tekrar kayalıklara gitsem onu bulur muyum diye kendine sordu. Gerçekten üzgün olduğunu söylemesi gerekiyordu, içinden lanetler okudu, neden bu kadar takmıştı ki bunu?
Düşünceler eşliğinde uykuya yenik düşen gözleri kapandı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.
🌊🌊🌊🌊
Cas sakin bir şekilde yeni bir sabaha gözlerini açtı, kabussuz gelecelere alışıyordu ve bu durumdan oldukça hoşnuttu.
Bugün biraz daha geç kalkmıştı, saat 10:08'i gösteriyordu. Lavaboya girdi, çıktığındaysa üzerini değiştirip yatağını topladı. Ardından aşağı inmeye koyuldu.
Aşağı indiğinde babasına seslendi, onu bulamayınca mutfağa girdi ve buz dolabına iliştirilmiş notu farketti.
Üzerinde "Ben işe gidiyorum, dolapta sandviç ile portakal suyu var." yazıyordu. Cas o anda babasının bugün işe başlayacağını hatırlatmıştı. Dün ona söylemişti ama Cas başka şeyler düşünmekten (dün gördüğü garip oğlan Dean'i düşünüyordu.) unutuvermişti işte.
Chuck bir çocuk doktoruydu, Havai'deki küçük hastahanede işe başlamadan önce Boston'daki özel bir hastahanede çalışıyordu.
Cas dolaptaki sandviç ve portakal suyunu çıkarıp yemeye koyuldu. Yemeğini çabucak bitirip etrafı toparladı.
Bir an önce kayalıklara gitmek istiyordu, içindeki ses onu orada bulabileceğini söylüyordu. Ama önce nasıl düzgünce özür dileyebileceğini düşünmesi gerekiyordu.
Aklına bir fikir gelmişti, ona bir şey ikram edebilirdi. Evet bu fikri oldukça uygun bulmuştu.
Etrafa biraz göz gezdirdikten sonra tezgahın üzerinde duran elmalı turtayı fark etti. Babası her zaman güzel turta yapardı, eh Cas de ondan bir şeyler kapmıştı. İki dilim turta kesip plastik bir kaba koydu ve iki adet çatal alarak hepsini küçük, bez bir torbaya yerleştirdi.
Evden apar topar çıktı ve kayalıklara doğru hızla yürüdü. Oraya vardığında dikkatlice birinin üzerine çıktı çünkü kayalar fazla kaygandı.
Cas, "Hey Dean! Buralarda mısın bilmiyorum ama içimden bir ses yakınımda olduğunu söylüyor! Ben sadece senden özür dilemek istiyorum, tabii konuşmak istemezsen anlarım!" diyerek okyanusa doğru bağırdı ve bir süre bekledi.
Ardından kayaların arkasından beliren bir baş gördü ve ister istemez yüzünde bir gülümseme oluştu. Gelmişti.
Dean ona doğru yaklaştı ve "Seni şapşal neden seninle konuşmayayım?" diye cevapladı onu.
Cas, "Dün için üzgünüm, sanırım sana biraz kaba davrandım." diyerek başını önüne eğdi.
"Hadi ama! Cidden bunu mu taktın yani? Ayrıca ben ona alınmadım bile." dedi Dean ve ona gülümsedi.
Cas de gülümsemesine karşılık verdi ve "Buna sevindim. Ah! Az kalsın unutuyordum, sever misin bilmiyorum ama sana elmalı turta getirdim." dedi.
Dean turta lafını duyduğunda Cas bir an için gözlerinin parladığına yemin edebilirdi.
Dean "Sevmek ne kelime, bayılırım!"diye sevinçle cevapladı onu.
Cas ona "O zaman yanıma gel de birlikte yiyelim." dediğinde Dean'in yüzündeki gülümseme soldu.
"İşte bunu yapabileceğimi hiç sanmıyorum." dedi Dean.
Cas, "Ne oldu Dean? Vücudunu görmemden mi utanıyorsun? Eğer öyleyse hiç problem değil ben gidebilirim ve se-" dediğinde Dean sözlerinden bir kısmını yarıda kesti;
"Ah hayır Cas! Bu öyle değil, yani senden utanmıyorum sadece benden korkacaksın, bunu istemiyorum." dedi Dean huzursuz bir ses tonuyla.
Cas, "Senden neden korkayım ki, vampire dönüşüp üstüme atlayacak değilsin ya?" diyerek alayla sordu.
Dean de, "Gerçekten çok mu merak ediyorsun? Pekala, yanına geleceğim ama sakın bayılma hiç seni ayıltmakla uğraşamam." dedi ve ellerinden güç alarak kayaya çıkmaya başladı.
Dean kayaya tutunarak kendini kaldırdıkça ortaya parlak, güzel, uzun ve yeşilin birçok tonunu barındıran büyüleyici bir kuyruk çıktı.
Cas az kalsın bayılacaktı. Tam anlamıyla nutku tutulmuştu ve konuşamıyordu. Hayal gördüğünü bile düşündü.
Dean, Cas'in yüzüne bakmadan "Hadi kaçacaksan kaç, yüzündeki o korku dolu ifadeyi görmek istemiyorum." diye söylendi.
Cas biraz sonra kendini toparladı ve tek söylediği şey "Dostum! Vay canına!" diye bağırmak oldu.
Dean'in tek verebildiği tepki ise sadece "Ne?" olmuştu.
🌊🌊🌊🌊
Evet bölüm diğer bölümlere oranla biraz daha kısa oldu biliyorum ama artık olaylara girmeye başlıyoruz.
Umarım hoşunuza gider. Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen. Ve fikirlerinizi duymak benim için çok önemli yani yorum yaptığınız zaman o kadar mutlu oluyorum ki iyi anlamda veya eleştirel farketmez, sadece görüşlerinizi bildirin. Hepinizi seviyorum, okuduğunuz için teşekkür ederim küçük istiridyelerim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ocean Brought Me To You 🌊 // Destiel AU
FanfictionBazen aşk okyanusun en derinlerinden çıkar gelir~ 🌊 İlk Türkçe Merman!Dean ve Human!Cas kurgusu.