3.Bölüm- Osman Fahişeoğlu (Part 1)

372 172 58
                                    


Sakına tüm bölüm sanmayın! (Part 1)

Keyifli okumalar, en azından diğer bölümden daha erken attım😊😊

Ve evet belim kopmadı, çatlayın.

Neyse...

Ben kaçar🙋

Yoğun sigara kokusu etrafı öyle bir sarmış ki nefes almaya bile mecalim yok.

Boğazım öyle bir yanıyor ki öksürmemek için kendimi zor tutuyorum.

En sonunda bedenimle olan mücadelemi kaybedip, öksürmeye başlıyorum.

Bakışlarımı tekrar sahneye çevirdiğimde yine maviler ele geçiriyor beni,

Anlamıyorum neden bir insan gözünü kırpmaz ki?

Ağzını yavaşça hareket ettiriyor tahminimce şarkı söylemeye başladı.

Peki ben neden şarkının sesini duyamıyorum?

Eli gitarda öyle ustaca hareket ediyor ki yanımdaki kızların iç geçirdiğine yemin edebilirim

Diyorum da sanki kendim onlardan farksızmışım gibi konuşuyorum.

Öyle bir kayboluyorumki mavilerde buranın çıkışı olmadığına eminim.

Kalbim öyle hızlı atıyor ki sanki yerinden fırlicak ve ayrı bir varlık olarak devam edicekmiş gibi,

Kendi kendime dua ediyorum. 'Allahım lütfen duymasın'

Kalbim sanki bunu duyup, bana inat yapıyormuş gibi daha hızlı atmaya başlıyor.

Artık sinirlenmeye başlıyorum. Kalbimin üstüne vurup sadece onun duyacağı bir sesle eğilip, fısıldıyorum.

"Dur artık biri duyucak" diyorum.

Durmuyor, sözümü dinlemiyor. Aksine daha da hızlı atmaya başlıyor.

Ölecekmişim gibi hissediyorum daha hızlı vurmaya başlıyorum. O da zıt olarak daha hızlı atıyor. Etrafıma bakındığım da insanların alkışlama seslerini duyuyorum ama yine de tam duyduğum söylenemez.

Gözümü sahneye çeviriyorum ve o sahneden inmeye başlıyor. İlk basamağa basıyor bununla birlikte kalbim ölüme bir adım yaklaşmış oluyor. İkinci basamağa basıyor kalbim ölüme ikinci adımını da atıyor sonra da üçüncü basamağa basıyor kalbim de üçüncü adımını atmış oluyor.

Ardından yürümeye başlıyor o yürüdükçe hem ölüme yaklaşıyor hem de her adımında kalbime hançer batırılıyormuş gibi hissediyorum.

Yürüyor, yürüyor, yürüyor...

O yürüdükçe kalbim tıpkı onun adımları gibi hızlanıyor.
Tam yanımdan geçecek'ken duraksıyor.

Gözlerimi kısıp içimden şunları geçiriyorum. 'Allahım lütfen duymamış olsun, yalvarırım' o da sanki beni duymuş gibi yüzünü bile dönmeden yürümeye devam ediyor.

İçimden derin bir 'oh' çekiyorum.

"Demek ki kalbim Kasklı çocuğun duyabileceği kadar hızlı atmıyormuş" diyorum, kendimi avuturcasına ve ardından cümleyi değiştirip,

"Demek atışları duyamayacak kadar sağırmışsın Kasklı çocuk" diyorum.

Ben aklımda ki soru işaretlerine cevap bulmaya hazırlanırken kolumdan hayvan gibi dürtülmemle, bu düşüncelerimin suya düşmüş olduğunun kanıtına vardım.

Düşüncelerim sorularıma "Bu beynin lanet olası derece de zorluğu var, hadi Osman gidelim" deyip, beynimi terketmeleri an meselesi olurken ben, beni dürten gerizekâlıya yani Emele dönüp beynimdekileri dışarıya vurdum.

"Hadi Osman gidelim" bir dakika ya ben Emele Osman mı dedim?

"Ne osmanı? Ne hadisi? Kızım ne diyorsun sen?" Emel bana anlamayan bakışlarını atarken sözüme devam ettim.

"Artık gizleme bizden Osman, geçen nüfüs cüzdanını yere düşürmüşsün-"

"Kızım ne diy-" baş parmağımı kaldırarak onun dudaklarına koydum ve susmasını sağladım. Devam ederek

" Ştt sakın inkar etme senin kimlik adın Emel Osman Bin Abdulrezzak Fahişeoğlu,
Sen o soğuk geceedeee, Fahişeoğlu Malikânesin de doğmuş bir bebektin ama baban Bay Fahişeoğlu seni istemedi" bunu söyledikten sonra sanki Türk flimlerindeki gibi elimin tersini anlıma koyup,

"Bu yüzden seni sokağa attılar, ve şuan ki ailen seni aldı. Olay bu" bu sefer kızların tepkisini ölçmek için onlara baktığım da bana dana doğuran kirpi görmüş gibi bakıyorlardı. (Size sorum bu bakışı ben de bilmiyorum. Bilen varsa bana okuduktan sonra anlatsın)

"Lan kızım Fahişeoğluymuş o ne biçim soyad? Bir de Malikâneleri varmış, Benim soyadım Fahişeoğlu olsa Malikâne yerine kodeste yatarım. Tutuklarlar beni fahişe sanıpta" Aslında haklıydı, ama hep kezbanın suçu

'Her şeyi benim üzerime at zaten Salak'

'Ne kanka ya? kaç yıllık hatrımız var ha sen, ha ben'

'Ha sen ha ben olmamız için ayrı kişiler olmamız gerek ama biz aynı kişiyiz hep unutuyorsun be Ahenk'

O da haklıydı aslında.

Hep şu kasklı çocuk bozdu kafamı aha şimdi de ona attım suçu neyse, ben cevap vermeyeli kaç dakika oldu? dört falan mı?

"He, öyle hadi gidelim vallaha Betüş Sultan o her zaman elinde olan terliği münasip bir yerimden sokar ağzımdan geri çıkarır. Mazallah" sonra hep beraber 'Mazallah' deyip kulaklarımızı tuttuk ve kafalarımıza vurduk. Bu kızlar cidden salak ya

Kafaden çıkıp caddenin sonuna doğru geldiğimizde ayağım taşa takılıp yüz üstü yere düştüm. Beyza yanıma gelip,

"Emel koş, kız elden gitti.
Tebrik ederim Ahenkciğim çok tutkulu öpüştünüz" dedi. Yeri göstererek, Beyza söylenirken Emel yanımıza gelmiş ve beni kaldırmanın yollarını arıyordu en sonunda yüzümü buruşturarak yerden doğruldum ve ayağı kalktım, kalkar kalkmaz sokağın başından bir kahkaha sesi duydum. Kafamı o tarafa çevirdiğim de ise karşımda bir Gri Yelloz görmeyi beklemiyordum. Ama zaten hep beklemediğimiz şeyler başımıza gelir öyle değil mi? yanıma doğru yürüdü ve peçeteyi yüzüme fırlattı.

Ne yaptı bu şimdi?

"Ay canım üstün pislenmiştir, temizle belki bir çocuk tavlarsın" Ne diyordu bu? Salak şey, varya ben bunun saçını başını yolarım Gri gri kalır elimde, bak sen üstüme temizlesem çocuk tavlarmışım da, sen kendine bak be zilli. ben tam ağzımı açacaktım ki beni susturan o kalın ses oldu.

"Hey. Gri Kâbus."


Nasıl bitirdim. Acaba o kalın ses kim?

780 kelimelik ama (Part 1)

Bu arada Whatsapp grubumuz vardır. Katılmak isteyen özelden mesaj atabilir.

Ha bu arada, (Part 2) nin gelmesi için...

35 Vote ve 20 yorum, hadi görelim.

Öptüm, bb

BELİRSİZ#Wattys2017#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin