(11)

2.8K 237 125
                                    

  "Sen ona da mı inandın gerçekten? Ben sana onu da anlatırım ama sen kaldırabilecek misin bilmiyorum. Bu hikayede suçlu sensin çünkü."  

"Ne saçmalıyorsun sen? O kadar yalanı ben mi söyledim?"

"Ben söyledim lanet olsun ben söyledim! Niye diye sordun mu peki hiç? Keyfimden sanki!"

"Niye? Anlat o zaman niye?!"

"Sevmedin beni çünkü! Zerre kadar sevmedin. Biz tanıştık ben seni bizim grupla tanıştırdım. Sen o buluşmada arkadaşıma aşık oldun. Sen Suho 'ya aşıktın. Gözün ondan başkasını hiç görmedi. Bana hep onu sordun. O da seni sevdiğim için seni reddetti. Zaten sana karşı boştu. Sonra sen bana yaklaşmaya başladın. Ben aşık olduğunu sanmıştım. Aradan beş ay geçti biz nişanlandık. Sonra ben senin asıl niyetini öğrendim. Suho ben varım diye senle arasına mesafe koyunca ona yakın olmak istemişsin. Sizi onla konuşurken duymuştum. "

Duyduklarınla şok geçirmiştin. Sen bu olamazdın. Bunu birine yapamazdın.

"Kafam karıştı iyice Chan. Annemin ne alakası var bu olayla?"

Chan oturduğu yerden kalkıp ortada dolanmaya başladı. Kuracağı cümleleri toparlayınca devam etti.

"İşte bu da ayrı bir hikaye sevgilim. Sen varlıklı bir ailenin kızısın. Bir şirketin vârisisin. Annen hep sana çok korumacı davrandı. Beni de hiç sevmedi. Boyun uzun saçın kıza tenin beyaz diye diye saçma sapan bahaneler bulurdu bana. Bir gün ağlayarak yanıma geldin. Anne sana Suho ile benim konuştuğumu aslında bilerek aramıza girdiğimi Suho'nun aslında sana aşık olduğunu söylemiş. Güya bizim konuşmalarımızı duymuş."

Sinirle yerinden kalkıp üstüne yürüdün.

"Bunu gerçekten yaptın mı aptal?!"

"Hayır. Sana deli gibi aşıktım. Senin aksine ben seni hiç incitmek istemedim. Ben seni kendimden sakındım."

"Peki fotoğraflar... Onları açıkla bana?"

"Sen fotoğraf tutmayı sevmezdin. Çünkü sen beni sevmezdin. Çektikten sonra bana atıp siliyormuşsun fotoğrafları. Kavga ettiğimizde söyledin. O nefretle baktığım fotoğraf... Ben sana hep sevgiyle baktım. Muhtemelen Suho ile konuşmanı duyduğum güne aittir."

Olduğun yere çöküp hatırlamadığın şeyleri sindirmeye çalışıyordun. Kafandaki parçalar tek tek yerine otururken tek bir boş yer vardı.

"Biz... Biz niye kavga ettik?"

"Ben yaptığın bu şeyi öğrendikten sonra bile senden ayrılamadım. Uzun bir süre beraber devam ettik. Sen de bu sürede sürekli yanıma geliyordun. Sen Suho yu görünce mutlu oluyordun. Bende seni mutlu görünce mutlu oluyordum. Ben buna rağmen senle olmaya devam ederken sen annenin saçma sapan yalanın inanıp yüzüğü attın. O gün söyledim sana bildiğimi. Üste çıkmaya çalışıp annenin söylediklerini tekrar tekrar yüzüme vurdun sende. O gün büyük bir kavgayla son kez ayrıldık. Çok kavga eder ayrılır barışırdık. Ama bu başkaydı. Zaten o gün de kaza geçirmişsin."

İki büklüm olmuş ağlıyordun. Suçluluk duygusunu çok derinde hissediyordun. Tek kelime daha edecek durumda değildin. Chan eğilip elini tuttu.

"Hadi gel gidelim. Kafanda çok soru var hala biliyorum Ama bugünlük bu kadar yeter. Az daha ağlarsan burada ben ölücem çünkü. Hala ağlamana dayanamıyorum da."

Eve dönüş yolu senin için hiç bitmemişti. Gözlerinde ağrısına daha fazla dayanamayarak kapanmıştı zaten. Chanyeol eve gelince seni kucaklayıp yatağına kadar götürmüştü. Bu gün senin için gerçeklerin ağırlığı altında ezilerek bitmişti.

-Bölüm Sonu-

Eee millet ne düşünüyorsunuz? O kadar kızdınız çocuğa ama masum çıktı. :/ Peki bundan sonra siz acaba işleri nasıl düzelteceksiniz bakalım.  Ama merak ediyorum acaba kendinde suç arayan varmıydı

HafızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin