(24)

775 59 22
                                    

'Bazı şeyleri kaybedince görmek gibi iğrenç bir huyum var. Bu konuda haklısın. Ama istersen...'' Sözlerine dudaklarına yaklaşarak devam etti. ''İstersen tekrar düşün. Sana kimi sevdiğini hatırlatacağım prenses.'' Ve dudaklarınız arasındaki mesafeyi kapatmıştı Suho. Sen mutfağa gelirken bunların olacağını tahmin etmemiştin ama Suho mutfağa gelirken Chanyeol un orada olacağını tahmin etmişti. Sen fark edemesen de Suho, öpüşmeniz dahil baştan sona her şeye tanık olan sevgilinin kapıda olduğunu farkındaydı.

/////

''Chan sana yemin ederim bilmiyordum mutfağa geldiğini. İnan düşündüğün gibi bir şey yok ortada. Bir izin ver açıklamama.''

Bundan bir iki saat önce mutfakta dudaklarına yapışan adamı senden ayırıp yumruğu geçiren sevgilini şuan hiç bir güç sakinleştiremezdi. Olaydan sonra Chanyeol şakacı bir dille ''İşimiz var arkadaşlar. Artık sevgilimle beni baş başa bırakın'' diyerek evdekileri kibarca kovmuştu. Onlar gider gitmez Chanyeol yatak odasına gitmiş seni de bir süre yanında istememişti. Sende istediği gibi yarım saat kadar onu tek bırakmıştın. Çünkü sevgilini tanıyordun. Eğer aksini yapsaydın ciddi bir kavga ederdiniz. Yarım saatin sonunda Chanyeol seni hala odaya almamakta kararlıydı. Sende tek çare kapı ardından dil dökmeye başlamıştın.

''Chan sana yemin ederim ben öpmedim. Beni zorla öptü. Ben sen sandım mutfağa geleni yoksa izin vermezdim. '' Karşıdan tepki gelmeyince derin bir nefes alıp devam ettin.

''Sevgilim, lütfen aç kapıyı bir anlatayım sana adam akıllı. Gerçekten bir suçum yok.'' Kulağını kapıya dayayıp adım sesi aradın odada. Kapıya yaklaşan bir adım sesi ama yoktu. Sende sırtını kapıya verip orada beklemeye başladın. Kısa süre sonra duyduğun kilit sesiyle yerinden kalkıp kapı koluna uzandın. Kapıyı senden önce Chanyeol açmıştı. Beklediğini aksine sinirli kırgın ya da üzgün değildi. Gayet sakin bir tavırla seni odaya çekti. İkinizde yatağın ucuna oturmuştunuz. Yine son bir gayret açıklama yapmak için kelimeleri sarf etmeye başlamıştın.

''Sevgilim bak gerçekten benim onla...''

Chan sözünü kesip cümleleri kendisi devralmıştı.

''Açıklamak yapmak zorunda değilsin. Her şeyi gördüm zaten.'' Chan konuşurken sana değil de öylece yere bakıyordu. 'Seni nasıl öptüğü gördüm. Nasıl boynunu kokladığını...'' Yine sinirlenip ellerini yumruk haline getirmişti.

''Ne söylersem söyleyeyim inanmayacaksın değil mi bana?'' Pes etmiş bir ton almıştı sesin. Şimdi sende sevgilin gibi sadece yere bakıyordun. Tepki vermeyince oturduğun yerden kalkmak için yeltendin. Ama Chan bileğini tutmuştu kal dercesine. Kafasını kaldırıp gözlerini gözlerine dikti. Yüzüne düşen bir kaç tutam saçını nazikçe kulağının arkasına koydu. Ellerini tuttu ve sessizliği bozdu.

''Suçsuz olduğunu farkındayım. Merak etme bu durum için sana hiç kızmıyorum. Ben asıl kendime kızıyorum. O mesajdan sonra eve almamam gerekirdi.''
Mesajı okumuş olmasından korkarak sordun. Ne yazdığını sen de bilmiyordun çünkü.

''Sana seslendim ama duymadın. Bende önemli bir durumdur belki diye baktım telefonuna. Mesaj ondan gelmiş.''

Oturduğun yerden hafifçe kalkarak iyice sevdiğin adamın yanına sokulup oturdun.

Sözlerini seni öperek kesmişti.

''Hayır sevgilim. Seninle ilgili bir şüphem yok. Ben sevgini hem biliyorum hem hissediyorum. Ben sadece bundan sonra ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Yakın arkadaşımın sevdiğim kızı, evlenmek üzere olduğum kızı zorla öpmesi kolay hazmedebileceğim bir durum değil açıkçası.''

Aklına gelen fikirle dudakların istemsiz olarak yukarı doğru kıvrılmıştı.

''Chan bak ne diyeceğim.'' Sana ne diyeceksin bakışı atan gözlerin sahibini meraktan bırakmadan devam ettin. ''Evlenelim biz.''

Sevgilin de sana uyup gülümsemişti. ''Bebeğim evleneceğiz ya zaten. Unuttun mu ben sana teklif ettim. Sen de kabul ettin.

''Hayır şapşal. Öyle değil. Hemen evlenelim. En kısa sürede.''

Mutluluk ve şaşkınlık karışımı suratı kesinlikle öpülmeye değerdi ama kendini tutup devam ettin.

''En kısa sürede evlenelim. Herkes kimin karısıyım görsün. Bir süre balayına gideriz. Belki İsveç hatta bakarsın New York... Bir süre bulamasınlar bizi. Sadece birbirimize zaman ayıralım. Herkesi her şeyi unutalım. Ne dersin?'' Heyecanla tamamladığın cümlelerden sonra Chanyeol seni kendine kemiklerini kırarcasına sarılmıştı.

''Chan biraz daha sıkarsan öleceğim ama.'' Numaradan öksürüp yavaşça sırtına vurdun. Sevgilin senden ayrılıp ikinizin de yüzünde gülümseme bırakacak o cümleyi kurmuştu.

'' Babam soyadı Park olan yeni insanlar bekliyor sevgilim. Ölmeden önce yapmamız gereken bir kaç çocuk var.''



Evet millet geldim🙃 Bu gece uyuyana kadar yarım saat ya da birer saat arayla bölümleri atıp finali görüyoruz. 👀Acaba bir çılgınlık yapıp finali yarına mı bıraksam? 🙄 Hafızanın vedasına yakın olmak beni bir miktar üzüyor arkadaşlar ama yapcak bir şey yok sonuçta her başlangıç bir sona kavuşmak zorunda ❤️❤️ sizler ne hissediyorsunuz bu konuda?

HafızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin