(20)

1.8K 140 58
                                    

''Aşkım gel burada da bir fotoğrafımız olsun lütfen.''

Chan senin her gördüğün yerde fotoğraf çektirme isteğinden yorulsada şikayetçi değildi.

"Bebeğim sence de yetmez mi bu kadar?"

"Yetmez Chan. Burada senle yapmadığım tüm şeyleri yapmaya çalışıyorum. O yüzden susar mısın lütfen?"

Bu tatlı sitemkar hallerin hoşuna gitmişti. Ona düşkün oluşun, kendi çabanla bir şeyler yapma isteğin, eski pişmanlıkları telafi etmeye çalışman sevdiğin adam için paha biçilemez bir duyguydu.

"Ama hayatım akşam uçağımız var ve biz daha odadan eşyalarımızı bile toplamadık. Geç kalıcaz."

Elindeki telefonu cebine koyup konuştun.

"Kalalım ne var? En kötü bir gece daha aynı odada kalırız."

Chan elini beline koyup seni kendine çekti.

"Bu iki gece önceki gibi bir gece olacaksa bence hiçte kötü değil. Geç kalabiliriz."

Anlatmaya çalıştığını anlayınca utanmamak elinde değildi.

"Chan bir fotoğraf daha?"

Sokağın ortasında güzel bir gülümseme sunmuştu sana. O anki duruşunuz ne kadar büyüleyici ise artık yoldan geçen fotoğrafçı sizden habersiz fotoğrafınızı çekmişti. Daha sonrada fotoğraf çıktığı gibi size vermişti. Bu gerçekten yaşadığınız aşkın ilk anısı olmuştu.

  Apar topar otele dönüp eşyalarınızı toparlamıştınız. Kore'ye dönme vakti iyice yaklaşmıştı. Otel havalimanına oldukça uzak olunca sizde yol boyu eğlenmiştiniz. Taksinin arka koltuğuna kurulmuştunuz bir kere. O sırtını koltuğa sen ise ona yaslamıştın. Chan telefonundan zamanında sana yazdığı şarkıları dinletirken sen de bugün çekilen fotoğraflarına bakıyordun. Mutluydunuz. Belki hiç olmadığınız ve olamayacağınız kadar. Aşk her zorluğu aşardı inanmıştınız artık sizi hiç bir güç ayıramazdı. Hele de şuan Chan senin kokunu uzun uzun çekebilirken. Bu duyguyu çok beklemişti. Ve şimdi sahipti. Sana ve sana dair her şeye.  Sende ona sahiptin. Hala kendini affetmekte zorlansan da bir yanın değdiğini düşünüyordu. Çünkü sizi öldürmeyen şey daha da güçlü yapmıştı.

Uçakları oldum olası çok sevmiştin. Cam kenarında müzik dinlemeyi ayaklarının altında kalan koskoca bir kara parçasını izlemeyi. Hele de şimdiki gibi akşam ise. Ve tesadüf yine bir cam kenarına denk gelmiştin. Chan ise hemen solundaki koltukta yanı başındaydı. Kısa süre sonra uçak havalanmış ve sen dalgın dalgın yeri izliyordun. Duyduğun ses ile kendine gelmiştin.

"Sevgilim iyi misin? Niye daldın öyle."

"Hiç. Aklımda bir şey vardı da."

Bir kaç saniye sana aşka bakan gözlere baktın. Ve sebepsizce gözlerin dolmuştu. Chan belli belirsiz bir endişe göstermişti.

"Sen iyi değilsin. Ne oldu sana?"

"Chan sana bir şey söylemek istiyorum."

"Söyle bir tanem."

"Ben seni gerçekten seviyorum. Bunu bildiğini buna inandığını biliyorum. Ama kendimi affedemiyorum."

"Niye sen ne yaptın ki? Aaa bak ben unutmuşum bile."

Şirin bir şekilde gülünce sende gülümsedin. O adam senin ilk ve tek mucizendi. Siz böyle bakışırken Chan boynunda takılı olan uzun zinciri çıkarttı. Ucunda iki alyans ve bir de yüzük takılıydı. Gördüklerinle oldukça şaşırmıştın. Hala saklıyor oluşu iyice duygusal bir ortam yaratmıştı. Ucundaki o farklı yüzüğü zincirden çıkarıp avcunun içine aldı ve diğer iki alyansı tekrar boynuna astı. Yumruk halindeki elini avucunun içine koyarak konuştu.

"Hayatımda yaptığım hiç bir şeyden pişman olmadım. İçimden geldiği gibi davranmalarımdan yada tıpkı şimdiki gibi kurduğum doğaçlama cümlelerden. Çektiğim acılardan bile pişman olmadım. Ve sana bir sır vereyim mi? Sana üçüncü defa evlenme teklifi etmekten de pişman değilim."

Az önce dolan gözlerin yerini ağlamaya bırakmıştı.

"Evlen benimle. Gel nefes ol bana. Boğulursam sen çek çıkar söz ben senin boğulmana bile izin vermeyeceğim. Şimdi tekrar soruyorum gerekirse tekrar sorarım. Benimle evlenir misin?"

Yavaşca kafanı aşağı yukarı salladın. Gülümsedin. Gülümsedi. Yine de sordu.

"Evet mi dedin? Duyamadım."

"Evet,evet,evet senle olan her şeye evet sevgilim. Sana evet sana dair her şeye evet."

Chan parlayan gözlerle avcunu açtı ve yüzüğü senin parmağına taktı. Ardından bir mutluluk anonsu duyuldu uçakta. Kaptan Park Chanyeol tarafından.

"Evleniyoruz millet."

Koca bir alkış kopmuş önünüzde arkanızda oturanlar tebrik etmişlerdi.
Bir süre sonra yorgunluğun vermiş olduğu halsizlik ile başını sevdiğin adamın omzuna koydun. Chanyeol rahat edebilmen için oturduğu yerde sana biraz daha yaklaşmıştı. O an kulağına fısıldadı.

"Karım,dünyam,her şeyim..."

Bu kelimelerden sonra iyice sokuldun omzun sahibine. Günün finali ellerinizin kenetlenmesi ile olmuştu. O da oturduğu yerde uyuyakalınca ikiniz içinde ufak bir mola vaktiydi.

İ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İ

yi gecelerrrrr millet. Ben yine gecenin bir körü bildirimlerinize parazit gibi Dalıyorum maalesef. Affedin. Ama anca vaktim oldu. Bugün derslerimin erken bitesi tuttu bende içimdeki en minnoş duyguları yansıtıp yazmaya çalıştım. Umarım amacıma ulaşmışımdır.Siz nasıl buldunuz bu bölümü? Sizden ricam iyi kötü düşüncelerinizi saygı çerçevesinde belirtebilmeniz. Bu hikaye final olana kadar bu düşüncelerinizi dikkate alacağım. Ve bazı kararlarımı da bu fikirleriniz karşısında şekillendireceğim. Bu kararda final bölümde yazar notunda yer alacak. Dedikten sonraaaa diğer bölüme spoi olacak soruyu soruyorum. Sizce bu evlilik meselesini aileler nasıl karşılayacak? Hele de bir olmanızı istemeyen bir anne faktörü varken. :/

HafızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin