(12)

2.8K 211 139
                                    

Yine aynı uçurumdaydınız. Bu sefer başkaydı ama. Chan senden önce gelmiş çoktan kayalıklardaki yerini almıştı. Sen ise sadece arkasından sessiz sedasız onu izliyordun. Bir ses... Bir mırıldanma duydun. Chanyeol a doğru bir kaç adım atınca şarkı söylediğini duydun.

Eğer sen

Eğer sen

Çok geç değilse eğer

Dönemez miyiz o günlere yeniden?

Daha fazla dayanamayarak seslendin. Ama o seni duymamış gibi devam etti şarkı mırıldanmaya. Yaklaşıp yanına oturdun. Seni fark etmemişti. Hala şarkıyı söylemeye devam ediyordu. Bir anda sinirle yerinden fırladı. Elinde bir kurumuş gül vardı. Bu gül ona aldığın tek hediyeydi. Mırıldandığı şeyler cümlelere dönüşmüştü.

"Hakettim mi bu kadarını? Böylesine severken hemde. Söylediğim onca yalan onu geri kazanmak içindi halbuki. Sanki o kadar hatayı ben yapmışım gibi."

Sende ayağa kalkıp sözünü kestin.

"Chan ben burdayım. Ben şuan senin yanındayım."

Ama o sana aldırmadan devam etti kurduğu cümlelere.

"En acısı da ne biliyor musun? Ben seni gerçekten kaybettim."

Elinin tersiyle yanağındaki damladan kurtulup tekrar denize döndü.

"Asla biz olamayacağız sevgilim."

Öne doğru bir adım atmıştı.  düşeceğinden korkarak çığlık atmıştın. Sana dönüp burukça gülümsedi.

"Korkma. Sen beni zaten hiç sevmedin. Ölsemde üzülmezsin."

En son gördüğün şey boşluktu. Chan olmayan bir uçurum. Neydi az önce olanlar? Gerçekten atmış mıydı kendini? Tam bakmak için adım atmıştın ki....

Nefes nefese sıçradın yataktan. Rüya mıydı olanlar yoksa en son yaşadığın şey mi? Bir rüya sana göre bu kadar gerçekçi olamazdı. Telefona sarılıp Chanyeol u aradın. Telefon açılınca hemen konuşmaya başladın.

"Chan tanrı aşkına iyi misin? Bana bir şey söyle tek bir kelime lütfen. Sadece sesini duymak istiyorum."

"Şey... Chan uyuyor şuan. Önemli bir şey ise uyandırayım."

"Sen kimsin? Chan nerede? O iyi mi? Ona bir şey mi oldu?"

"Ben Baek. Olanlardan haberim var. Merak etme gayet iyi. Benim evimde biraz içip sızdı sadece."

"Lütfen uyanıp kendine gelince benimle iletişime geçsin. Söylerseniz sevinirim."

Telefonu kapatıp tekrar yatağa attın kendini. Her şeyin bir rüya olduğuna ikna olmuş ve rahatlamıştın. Sen eskiden yaptığın yaptıklarını kafanda çevirip çevirip kendine dert ederken çoktan uykuya geri bırakmıştın kendini.

Sabahın ilk ışıkları ile gözlerini açmak isterken telefonunun ısrarla çalan sesi ile gözlerini açmıştın. Arayan Chanyeol idi. Telefonu sakin bir ses ile cevapladın.

"Günaydın."

"Boşver günaydın faslını şimdi. Beni aramışsın. Çok endişeliymiş sesin. Bir sorun mu var? Gelmemi ister misin?"

"Evet bir sorun var. Gel lütfen."

Demek istediklerin bu olmasa da bir anda deyivermiştin. Apar topar uyku sersemi halinden kurtulup bahçeye indin. Kısa sürede Chan da gelmişti zaten. Seni bahçede görünce koşarak yanına gelip sarılmıştı sana. Saçlarını okşamıştı. Kalp atışını değiştirmişti yaptıkları. Sarıldığında hissettiğin o kokusu... Gözlerini kapatıp sadece anın tadını çıkarmak istemiştin. Ama sarılmanızın bitmesi bunu mümkün kılmamıştı.

"İyi misin? Çok korktum sana bir şey oldu diye. Neler kurdum haberin var mı senin?" Fazlasıyla endişelenmişti senin için. İşte düşüncesiyle kalbini çarptıran başka bir şey...

"Chan ben san bir şey soracağım? Sana hiç hediye aldım mı?"

"Evet.. Bir kere almıştın."

"Bir kırmızı gül müydü peki o?"

"E..evet." Chanyeol şok içinde senden devamını duymak için bekliyordu.

"Chan ben denemek istiyorum. Seninle, en baştan, hiç bir şey olmamış gibi."

Karşındaki adam sana karmaşık bir duygu ile bakıyordu. Ani değişim onu oldukça şaşırtmıştı. Aynı zamanda da mutlu etmişti.

"Nerden çıktı bu? Yani ben şaşırdım sadece."

"Seni rüyamda gördüm gece. O yüzden aradım. Chan bilmiyorum. Ama bir gariplik var. Ben seni kaybetmekten korktum. Rüya ile gerçekliği ayıramadığım o kısacık zamanda hissettiğim şeyleri anlatamıyorum. Nefesim kesilmiş dünya durmuştu."

Bir anda gözleri parlamıştı sözlerini ithaf ettiğin adamın. Yüzüne en içten gülümsemesini yerleştirip ellerini tutmuştu.

"Ben senden hiç vazgeçmedim ki. Ben seni hep bekledim."

Bir anda ürkekçe ellerini çekmişti.

"Peki ya... Suho..."

"Chan! Hatırlamıyorum! Onun neye benzediğini bile bilmiyorum. Gerçekten aşık mıydım bilmiyorum. Lütfen unut olanları."

"Peki o zaman bir teklifim var. Eğer benim istediğim gibi biterse hikayenin sonu herşeyi unuturum."

Soru soran gözlerle bakmıştın ona.

"Ben seni iyi tanıyorum. Bakışından gülüşünden tanıyorum. Seni Suho ile karşılaştıracağım. Gerçek aşk ise içindeki zaten hiç bir şey engel olamaz. Bende bunu senin bakışından anlarım. Şayet değilse ellerini tutup seni ondan uzaklaştırırım."

Bir an için kendinden emin olamamıştın. Yine de bu ikinize verebileceğin ilk şanstı.

"Tamam anlaştık."

Selam... Gecikme için üzgünüm. Ciddi bir ders temposu içerisindeyim. Kusura bakmayın. Affedin beni olur mu?🙏 Şimdi tahminleri alayım.💭 Acaba Suho ile karşılaştığında kalbin Chan için olan atımlarını unutur mu?😐

HafızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin