İZİN GÜNÜ

50 7 7
                                    

#ELSE
Edrien'in yaşadığı o tuhaf olaydan sonra hepimizin kafasında soru işaretleri oluşmuştu. Biraz dinlenmenin iyi olacağına karar verdikten sonra yataklarımıza geçerek uykuya daldık hepimiz. Öğlen saat 13.00 gibi kalkıp yatağımın yanındaki sehpadan su dolu şişemi alıp kafama diktim. Perdeyi açıp içeriye Güneş ışığı girmesini sağlarken neden erkenden kaldırılmadığımızı düşündüm. Buraya geldiğimiz günden beri erkenden kaldırılıp kahvaltıya ve okula gitmemiz sağlanıyordu. Aklıma bugün tüm vampirlerin serbest bırakıldığı birkaç gün boyunca burda kimsenin olmayacağı aklıma geldi. Belki hala birileri vardır diye aşşağıya indim. Bu konu hakkında biraz bilgi sahibi olmam gerektiğini düşündüm. Merdivenlerden inerken sadece ayakkabımın merdivene her deydiğinde oluşan ses yankılanıyordu. Hiçkimse yoktu. Kuş veya sinek sesi bile duymuyordum.
Toplantı salonunda daima bir büyüğün olduğunu bildiğimden dolayı ilk olarak toplantı salonuna doğru yürüdüm. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde kapının yağlanmamasından dolayı çıkan o tiz ses yankılandı bu büyük ve kimsenin olmadığı odada. Çıt sesinin bile çıkmaması ve karanlık olması beni biraz korkutmuştu. Karşıma aniden bir şey çıksa bir A Normal olarak yapabilceğim hiçbir şey yoktu gerçekten. Elimden geldiğince sakin olup içeriye doğru yürüdüm. Masanın başına geldiğimde durup etrafı inceledim. Kimsenin olmadığını doğruladıktan sonra arkamı dönüp gidecekken adım sesleri duydum.
Kafamı tekrar ileriye doğru çevirdiğimde kimseyi göremedim. Korku filminde gibi hissediyordum. Akıl okuma gücümü kullanıp içeride birisinin olup olmadığını kontrol ettim. Ve birtek kahkaha sesi duydum. Burda her kim varsa çok mutlu gibiydi. Aklını okuduğumu bilmiyordu bu yüzden burada olduğunu bildiğim kimseyi sesli olarak ifade edemezdim.
"Kimse var mı?"
Diye sordum. Hiç cevabın gelmeyeceğini bilsem de. Sesim kocaman ve gayet sessiz olan odada yankılandı. Boynumda bir nefes hissettim. Yavaş yavaş alınıyordu ve bu beni gerçekten rahatsız etmişti. Arkamı hızla döndüm. Burda olupta benim görmediğim kimse oldukça eğleniyor gibiydi. Bir kahkaha patlattı içinden
'Yavaş ol, ilk öpücüğünü nede olsa alacağım ama aldığım zaman beni görmen gerek prenses'
Neler olduğunu gerçekten anlamıyordum. Karşımdaydı ve ona oldukça yakındım ama onu görmüyordum. Bir adım atıp ona dokunabileceğimi düşündüm. Hızla bir adım attım ileriye.
'Bu hiç hoş değildi. Dizim acıyor.'
Tahmin ettiğim gibi karşımdaydı ve görünmezdi ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ben de kapıyı açıp çıktım toplantı salonundan. Yavaş adımlarla neler olduğunu düşünerek odamıza çıktım.
İçerisi çok sıcak olmuştu içeriye giren Güneş ışığından dolayı ama Edrien ve Seylah hala uyanmamıştı. Aklıma bu özel ve tuhaf gün hakkında bir ley öğrenemediğim geldi. Olan olaydan dolayı başım dağılmıştı, düşünememiştim. Ben de Edrien ve Seylah ile birlikte bu gün hakkında bir şeyler öğrenebileceğimi düşündüm. Ama hızlı olup onları uyandırmam gerekiyordu. Bende Edrien'in üstüne zıplayıp, ayağımla da Seylah'ın yüzüyle oynamaya başladım. İkiside önce inledi ama sonra uyumaya devam ettiler. Ben ayağımla Seylah'ın suratını iyice incelemeye başladım.
"HM. HMmmm. Ah!"
Diyip gözlerini açtı ve çığlık atıp yatağında sıçradı. Şaşkınlıkla etrafına bakındı. O sırada Seylah'ın çığlığını duyan Edrien de sırtından kırbaçlanıp şaha kalkan at gibi yataktan kalktı. Bende onun üstünde olduğum için aniden yere düştüm.
Edrien eline yastığını alıp Seylah'a attı.
"Ne böğürüyon gerizekalı?! Bırakta uyuyalım biraz!"
Kafasına yastığı yiyen Seylah yatağa tekrar devrildi. Hızla oturur pozisyona geldi.
"Orangutan beyinli!! Gözünü açtığın anda dibinde ten rengi değişik bir şey görürsen sen ne yapardın?!"
"NE GÖRDÜN BE?!"
Aniden ikisinin de gözleri bacaklarının üstüne oturup onları şaşkınca izleyen bana döndü. Ben ne yaptığımın farkına varıp ağzımı kapattım ve bir şey bilmiyormuş gibi bakmaya başladım.
"Yoksa gördüğüm ten rengi şey Else'nin ayağı mıydı?"
"Benimde üstümdeki o ağır şey Else miydi?"
Yutkunup, gülümsedim.
"NE YAPIYORSUN GERİZEKALI"
"NE YAPIYORSUN GERİZEKALI"
İkisi birden çığlık atarak üstüme atladı. Onlardan hızla sıyrılıp ayağa kalktım.
"Hızla kalkmanız gerekiyodu. Yapmamız gerekenler var!" Dedim. Onların durup ne olduğunu sormalarını bekledim.
İkisi birden sustu. Odaya bir sessizlik çöktü. Ne yapmamız gerektiğini düşündüklerini sanmıştım. Ama onlar aynı anda birbirine dönüp
"BİZENEĞĞĞ!"
diyip ayaklarımndan tutup beni kendilerine çektiler. Bir süre boğuştuktan sonra yorulup kalktılar ve yataklarına geçtiler. Edrien yastığını alıp tekrar yattı. Seylah da yastığı kucağına alıp sarıldı.
"Ne oldu?"
Onlara ilk olarak toplantı salonunda yaşadığım olayı anlattım.
"Ohaaa. A Normal mi gördün?"
"A Normal olduğunu sanmıyorum Edri. A Normal olsaydı beni tanır ve karşıma görünmez olarak çıkmazdı."
Edrien bu söylediklerimi duyunca hayalleri suya düşmüş bir tavşan gibi bakıp, kafasını yere eğdi.
"Ne yapacağız peki?"
"Bence senin de düşünmen gerekiyor Sey. Her şeyi ben düşünemem ya."
"Benceee..."
diyerek düşünme havalarına giren Seylah'ı görünce Ediren ile birlikte oldukça şaşırmıştık. Çünkü Seylah genelde düşünmezdi. İkimiz de susup Seylah'a döndük. Seylah bir şey bulmuş gibi parmaklarını şıklattı ve göz kırptı.
"Görünmez olan o adamı bulmalıyız"
Gerçekten Seylah'a düşünme işlerini vermemiz gerekir. Hayal kırıklığına uğramadım açıkçası. Kafamı öne çevirip Edrien'in yüz ifadesini görmek istedim. Donakalmış, Seylah'a bakıyordu. Ve hiçbir şey düşünmüyordu. Az sonra katliam çıkacak gibi görünüyor- Dememe kalmadan Edrien sinirle yastığını

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÜŞMANIMLA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin