SUHO,D.O,BAEKHYUN

337 23 9
                                    

#EDRİEN
Tenefüs zili çalmıştı. Ben yanımdaki ultra yakışıklı meteordan dersimizin beden eğitimi olduğunu anladım. Şanslıymışız ki okula serbest gelmiştik. Meteorları takip ederek, büyük bir spor salonuna geldik. Burası cidden çok büyüktü. Voleybol sahası,futbol sahası,basketbol sahası,hentbol sahası,jimnastik alanı ve birçok spor için ayrılmış yerler vardı. Biz çantamızı kenara atıp,yere oturduk ve konuşmaya başladık. Ultra yakışıklı meteorlar ise bizim yanımıza çantalarını attılar. Yanımıza oturdular. Biz onlara bir süre baktık. Sonra içeri bir..bir... yakışıklı çocuk girdi ve bize sıraya girmemizi söyledi. Sıraya girdik,hepimizin gözü o yakışıklı çocuğa takılmıştı. Ağzında sakız, boynunda bir düdük asılıydı,üstünde mavi tül bir tişört vardı,altınada siyah bir eşofman giymişti. Çok havalı görünüyordu,ah hem de yakışıklı. (Al beni al, deli oğlan) (yazar kafayı yedi)
"Selam gençler ;)"
diyerek bize göz kırptı. Biz ona karşılık olarak 32 diş gülümsedik. Herkes bize bakıyordu. Güzele bakmak sevaptır sonuçta baksınlar ama sadece bana bakarlarsa sevap ol-ah Else aklımı okumuş ve beni susturmak için vurmuş olmalıydı.
"Evet,öyle oldu salak" by Else.
"Bundan sonra egonu yere bırakıpta konuşursun artık."
"Evet,gençler önce başkan ve yardımcı mı seçsek? Ne dersiniz?"
"EVET!!!!"
sanırım herkes bu beden hocasına yavşıyor. Yanımdaki idiotların anırmaları eşliğinde yerimden sıçradım ve yeri öptüm. Bu sefer ise Else ve Seylah'ın gülüşmelerini duyuyordum ve birden bu gülüşmelerin arasına yakışıklı hocamızın ve diğer herkesin gülüşmeleri eklendi. Kafamı yerden kaldırdığımda yanımda oturan ultra yakışıklı meteorun muhteşem kahve gözleri ile gözlerim birbirine odaklandı. Çevremdeki herşeyin enerjisini hissediyordum. Etrafımdaki herşey yavaşlamaya başladı sanki herşeyin enerjisini içime çekiyor gibiydi ama sadece o yavaşlamamıştı. Gözlerimin tek tek her renge dönüştüğünü hissediyordum. Sarı,yeşil,mavi,kahverengi,siyah,turuncu... Else ve Seylah'ın bana şaşkınlıkla baktığını hissettim. Gözleriminin sonunda kan kırmızısı olduğunu ve daha fazla değişmediğini hissettim. Gözlerim sadece birini kontrol altına alırken renk değiştirirdi ama şimdi, durduk yere renk değiştiriyorlardı. Bu... Bu cidden çok tuhaftı. Hiçbirşey düşünmüyordum, kafam tamamen boşalmıştı. Birden kendimi karanlık bir odada görmeye başladım. Yere düşmüş,ellerimden destek alarak duruyordum. Önümde küçük bir çeşme vardı. Ucundan damla damla kan akıyordu. Karşımda 2 tane vampir dişi gördüm. Bana doğru geliyorlardı. Musluk birden tamamen açıldı ve dolu dolu kanlar akmaya başladı. Çok hızlıydı sanki topladığım tüm enerjiyi o almıştı ve ben yavaşça güçsüz düşüyordum. Sahne hızla değişti. Şimdi ise karşımda bir şimşek bana doğru hızla geliyordu. Hızkuca kalbimin hizasında vücuduma girdi. Ben büyük bir çığlık atarak hızlıca arkaya doğru uçtum. Şimdi spor salonundaydım. Sıra durduğumuz yerin önündeki duvara sırtımı çarpmıştım. Bu duvar düştüğüm yerin çok uzağındaydı. Ben ordan buraya şimşek tarafından fırlatılmış ve sırtımı hızla duvara çarpmıştım. Herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu. Else ve Seylah şaşkınlıkla bir bana bir yanımda oturan ultra yakışıklı meteora bakıyorlardı. Hızlıca bana doğru koştular. Ben ayağa kalktım ve bana bunları yaşatan çocuğun gözlerine bakmayarak spor salonun kapısına doğru ilerledim.
"Be... Ben bir hemşireye görüneyim."
Else
"Bi... Bizde bir ona bakalım."
Diyerek arkamdan geldi. Seylah ise kahve gözlü çocuğa
'çıkışa gel lan'
Bakışlarından bir tane fırlatıp peşimden geldi. Ben çok zor ilerliyordum. Kalbime çok kötü bir ağrı girmişti.
"Siz 3'ünüz! Hemen buraya gelin!"
Ben arkama döndüm ve evet bunu beden hocası söylemişti. Biz yavaşça ona doğru ilerledik. (Yakışıklıyı kırmak olmaz ;) )
Else ve Seylah hızlıca sıraya girdiler bense tam sıraya girecekken bir el beni geri çekti. Kalbim, kalbim cidden çok kötü ağrıyordu bu yüzden artık bu ağrıya dayanamayacağımı anlamıştım, kendimi bıraktım ve yere çuvallandım. Bu sefer yerde tam anlamıyla yatıyordum. Yüzümü öğrencilerin durduğu sıraya doğru çevirmiş,elimi kalbime götürmüş, inleyerek yerde yatıyordum. Bu sefer yine mecburen kahve gözlü çocuğa bakıyordum. İfadesizce bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamadım ama gözünden bir damla yaş damladı. Gözleri telaşlanmış bir ifade aldı. Bana doğru yürümeye başladı. Baş ucuma geldi ve beni kucağına aldı. İki elimi kalbime götürdüm. Cidden çok ağrıyordu. Yerimde duramıyordum. Spor salonundan çıktık. Beni okulun bahçesine çıkarttı ve bir banka koydu.
"Birşey ister misin?"
"Ah-ha--a-yır."
"Beden öğretmeni, senden nefret etmiş gibi görünüyor. Ama konumuz bu değil. Bu beden öğretmeni konusunda dikkat etmelisin. Seni buraya uyarmak için geldim."
Kalbimin ağrısı sanki dinmiş gibiydi,ellerimi yavaşça kalbimden indirdim.
"Neyden bahsediyorsun. Hoca, benden nefret etmiş gibi mi görünüyor? Peki o zaman neden bize göz kırptı?"
"Ahhh."
Diyerek yanıma oturdu. Kafasına bana çevirdi bu sefer gözlerimiz yine birbirine odaklandı. Ben yine aynı şeyleri yaşamaktan korktu- istemediğim için gözlerimi hızla kaçırdım.
"Çok masumsun. Sen sadece bu hocaya çok yaklaşma sana zarar verebilir."
"72 metre uçup duvara sırtımı hızla çarpıp,kalbime ağrılar girmesi gibi mi?"
"Ha? Hayır. Daha da kötü şeyler yapabilir. Ondan uzak dur sadece bir uyarı yoksa..."
"Yoksa?"
"Ne kadar korkusuzsun."
"Öyleyim, çünkü korkulacak hiçbirşey yok, kimse bana birşey yapamaz."
"Öyle mi? Dene ve gör o halde."
Diyerek kalktı ve uzaklaşmaya başladı.
"Yah! Nereye gidiyorsun! YAH!!!"
Arkasına döndü.
"Ne istiyorsun?"
"Bana neden atar yapıyorsun?!!"
"Ben sana atar yapmıyorum."
"O zaman buraya gel. Daha fazla bu konuda konuşmak istiyorum."
"Bu hayatta ne istersen olmuyor. Mian."
"Yah bana benim taklitlerimle gelme!"
Hiç dinlemeden arkasına döndü ve gözlerimin önünden yavaşça kayboldu. O ne demek istedi öyle. Beden öğretmeni bana ne yapabilir ki. Ah bu lanet olası ultra yakışıklı meteor kafamda binlerce soru işareti bıraktı ve benim taklitlerimi yaparak gözümün önünden defoldu. Zil çaldı ve herkes dışarı çıkmaya başladı. Ben ise spor salonuna doğru ilerledim. Tam içeri girecekken o çocuğu gördüm. (Yazmaya üşendim anlayın artık) Onunla beraber aynı anda içeriye girdik. Else ve Seylah yanlarında oturan 2 çocuk ile konuşuyorlardı. Onlarda cidden çok yakışıklılardı. Biz bunları bu şekilde görünce ağzımızı kocaman açtık. Bu 2 yaratık ve 2 mal bize gülerek baktılar. Seylah bir süre sonra
'Siz hayırdır?'
Bakışları atmaya başladı. Biz ikimiz aynı anda birbirimize baktık ve gülmeye başladık. Bir süre sonra bizde Else ve Seylah'lara katıldık. Benim yanımda oturan çocuğun adının SUHO olduğunu, Else'nin yanında oturan çocuğun adının D.O olduğunu ve Seylah'ın yanında oturan çocuğun adının da BAEKHYUN olduğunu öğrendim. Onlarla ciddi anlamda çok eğlendik. Ama yinede aklımda o soru işaretleri vardı...

DÜŞMANIMLA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin