Okulun ilk günü daima heycan vericidir.Kapının önünde durup derin bir nefes alıp iç geçirirsin,hemen ardırdan içeri girersin.Tabii benim ki gibi öküz arkadaşların varsa bunu yapamazsın.Okul sahasına girer girmez okulun en popüler grubuna dönüşeceğimiz,bizi böyle gören kimsenin aklına gelmezdi.Gülüşüp birbirinin sırtına atlayan,kahkahalarıyla etrafa neşe saçan üç arkadaştık sadece.
---Açık kumral saçlarım,buz mavisi gözlerim,uzun bacaklarım ve erkeklerin bana hayran bırakan fiziğim ile Yunan mitolojisindeki tanrılara benzediğimi çok duyuyorum.Hatta bir kaç kez Zeus'un kızı olup olmadığımı bile sordular.(yazar notu: çok kalkmış canısı az indir onu). Biraz da bizden bahsediyim;
Sophie,benim zıttım gibidir.Siyah saçları ve derin siyah gözleri,hafif minyon boyu ve tüm güzelliğiyle Afrodit'in kızına benzetiliyor.Ve ikimiz kesinlikle bu okulun en güzel kızlarıyız.
Eric, okulun futbol takımında,oyun kurucu.Sarı saçlarıyla ve mavi gözleriyle onu gören herhangi bir kızın şeker komasına sokabilecek kadar tatlı.
Ben size bunları anlatırken sınıfa girdik.Çantamı bıraktım ve müdür yardımcısının dolap anahtarlarını ve ders programını vermek için gelmesini bekledim.
Eric ile Sophie'ye baktığımda birbirlerine heycanlı bir sekilde bir seyler anlattığını gördüm.Sophie'nin Eric'i sevdiğini biliyodum.
Ve birden kapı açıldı,ah sevgili yeni bir öğrencimiz var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Fırtına
RomanceElisa, okulunun en popüler kızıydı. Okulundaki herkes onu tanıyor ve seviyordu. Sakin bir hayatı vardı ve istediği herkesi/herşeyi elde edebilirdi. Ta ki okuluna yeni bir çocuk gelene kadar... En yakın arkadaşının kuzeni olan Dean, Elisa'nın hayatın...