Eric, Sophie ve ben kantinde oturmuş konuşuyorduk. Bilirsiniz işte kim ne giymiş, kimler kavga etmiş falan işte. Laf arasında yeni gelen yakışıklı geçmiyor değildi hani :D Adının Dean olduğunu öğrenmiştim ve onu konseye getirmek istiyordum. Hemen harekete geçtim.
-Hey çocuklar şu yeni çocuk,Dean. Fransızca dersinde aynı sınıftayız ve ben bu sene ders dinleyebileceğimi sanmıyorum! Belkide ondan bana fransızca öğretmesini isteyebilirim? Bilirsiniz, çocuk yakışıklı ve benim de bu sene ders dinleyemeyeceğim belli! Deyip göz kırparken kendimi çok havalı buluyordum. Oysa arkamdan gelen kahkaha ile arkama dönüp baktığımda sırf yanaklarıma bakarak Kırmızının 50 tonu adlı bir kitap yazabilirdiniz.
- Ah kuzen! Kızların tatlı olduğunu söylediğini biliyorum ama bu kadarını beklemiyordum! Ayrıca hani zor beğeniyorlardı? Dedi Dean.
- Ahaha sakın kızlarımı benden çalmaya çalışma kuzen! Sonra bozuşuruz bak!
Tabii ki bunu söyleyen Eric ten başkası değildi.
- Uzaylı gibi bakmayı kes bebeğim! Dean benim kuzenim. Annesini ve babasını sonunda ikna etti ve beraber ayrı eve çıkmak için buraya geldi. Beraber eve çıkıyoruz kızlar!
Diye devam ettiren Eric in sözünü Dean tamamladı:
-ve siz de bizimle geliyorsunuz!
-Sophie?
-Ya şey bilmiyorum biz hep ayrı eve çıkmak istiyorduk aslında iyi olurdu, ne kadar eğlenceli olacağını düşünsene!
-aslında olabilir yaniii şey bilmiyorum ama Büyük babama sormam gerekiyor.
-Ah hadi ama Elisa 17 yaşındasın hala her şey için ailenden izin alma!
-Abartma Eric ayrı eve çıkmaktan bahsediyoruz.
- haha dalga geçiyorum. Ben evi ayarladım mobilya falan herşey tamam. Yarın da temizlik yaptıracağım. Tabii gelip yardım etmek istemezseniz? :D
-ya Eric saçmalama temizlik falan yapmam ben
-Off temizlik işi gene bize kaldı kuzen.
- Haha siz evi dahada berbat etmeyin biz yardıma geliriz :D
Diye atladı Sophie.
- Ev adresini mesaj atarım Elisa.
- Peki numaramı nereden bulmayı planlıyorsun Dean-cik
-Ben ne güne duruyorum? Kuzenime yardımcı olmak benim görevim :D
-Kızı rahat bırakın ço- ZİL ÇALDIĞĞĞ!
-Sakin ol Sophie. Biz bu derse girmeyeceğiz, siz gidin.
Ve biz Sophie ile yürümeye başladık. Çocukların bizi göremeyeceği biyerde olduğumuzdan emin olur olmaz göz göze geldik ve kahkahayı bastık, hemen ardından koşmaya başladık. Sınıfa girdiğimizde hoca daha girmemişti. Sıramıza oturduk ve konuşmaya başladık :
-Ayrı eve çıkacağımıza inanamıyorum ! Çok eğlenceli olacak Elisa!
- biliyorum!!! Hey para biriktirmeye başla çünkü araba alacağız!
- Ah! Aynı filmlerdeki gibi olacak! Köpek bile alabiliriz
-Sadece onu mini bardan uzak tutabilirsen!
BİR MİNİ BAR!
- Ah Soph, önümüzde harika bir eğlence var!
Derken hocamız içeri girdi ve sustuk. Ders edebiyattı ve kitap okuyacaktık.Tam kitaba dalmak üzereydim ki Sophie beni dürtmeye başladı. Hışımla arkama döndüm ve ona bu kadar önemli olan şeyin ne olduğunu sordum. 4 kelime. Sadece 4 adet sözcük. Ne kadar heyecanlandırabilir ki? Eğer kelimeler " Dean camdan sana bakıyor" ise sorunun cevabı baya çok olmalı çünkü cama dönmeye çalışırken sıradan düştüm ve başımı masaya çarptım. Toparlanıp camdan baktığımda 'sevgili' arkadaşımız Dean gülmekten yerlere düşmüştü. Ne yapıp kendimi bu rezil durumdan kurtarsam diye düşünürken Sophie araya girdi ve beni kurtardı.
-Aman Tanrım Elisa! Sana vini Uehera nın geldiğini kimseye belli etmemeni söylemiştim!
Diye bağırdı. Ama cümlesini bitiremeden kızlar çığlık atarak sınıftan çıktı ve bizde bundan faydalanıp kaçtık.
Sophie:
-Hadi gel hayatım kafana koymak için buz alalım ve ardından çocukları Vini Uehera hikayesine ikna etmeye çalışalım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Fırtına
RomanceElisa, okulunun en popüler kızıydı. Okulundaki herkes onu tanıyor ve seviyordu. Sakin bir hayatı vardı ve istediği herkesi/herşeyi elde edebilirdi. Ta ki okuluna yeni bir çocuk gelene kadar... En yakın arkadaşının kuzeni olan Dean, Elisa'nın hayatın...