~7~

35 4 1
                                    




Başımdaki dayanılmaz ağrıyla gözlerimi kırpıştırıp
nerede olduğumu saptamaya çalışmıştım fakat göz bebeklerime kara çarşaflar örtülmüştü sanki. Elimle yanımdaki nevresimleri yokladım. Soğuktu.

Sonunda gözlerimi açabildiğimde ilk gördüğüm beyaz bir tavandı. Kafamı pencereden yana doğru çevirdiğimde üzerine siyah perdelerin örtülü olduğunu gördüm. Ense kökümdeki ağrı ile dudaklarımdan hafif bir mırıltı kaçtı. Neredeydim?

Koku algılarım yeni doğmuş bir bebeğinki kadar hassastı. Hem yeni yıkanmış çarşaf kokusu alıyordum hem de daha önce duyumsadığıma emin olduğum başka bir koku. Güven verici bir koku.

Artık yattığım yerden kalkmam kanısına varıp yavaşça doğruldum. Başımdaki ve ensemdeki ağrı yetmezmiş gibi tüm kaslarım ağrıyordu. Bazı görüntüler yavaş yavaş zihnime üşüşmeye başladı.

Bara giriyordum, Burak'la dans ediyordum, Çiğdem ve Kutay arka tarafa doğru gidiyorlardı ama devamı yoktu.

Yerde bara gelirken giydiğim elbisem duruyordu. Bir dakika, BİR DAKİKA! Şuan üzerimdeki siyah tişört kimin? Farklı bir varlık görmüşçesine gözlerim koca koca olmuş üstümdekine bakıyordum. Şoku atlatamamıştım ki tanıdığım sesin, ''Biraz daha bakmaya devam edersen tişört korkup kaçabilir.''

Duyduğum Kutay'ın sesiydi. Gözlerim tişörtten yavaş yavaş ayrılıp sesin geldiği yöne döndü. Önce siyah botlarını ardından uzun bacaklarını gördüm. Kemeri vardı ve başka bir şey yoktu. Resmen üzeri çıplaktı! Tişörtünü bana vermişti ve şu an çıplaktı! Dik dik bana bakıyordu. Gözlerim sanki mümkünmüş gibi biraz daha büyüdü.

Elbisem ve ayakkabım yerdeydi. Aklıma gelen saçma görüntülerle kafamı iki yana salladım. Kendimle çok büyük bir iç savaşa girecekmiş gibi hissediyorum ve bu iç savaşın sebebi şüphesiz Kutay'dı. Ne yapmaya çalıştığını, ne düşündüğünü hiçbir zaman zaten anlayamamıştım, bu olayda iyice tuz biber olmuştu.

Baygınken ne olduğunu kafamda hesaplamaya çalışıyordum. Belki üzerimi başka biri değiştirmişti ve başımda beni beklemişti. Bu ihtimal biraz gerçek dışıydı çünkü o beni beklemezdi. Belki de üzerimi o giydirmişti. Şaşkınlığın ve utancın etkisi üzerimde hüküm sürüyordu. Üzerimi başka birine ya da kızlara değiştirtecek kadar beni veya kendi cinsimi önemsemediğini düşünüyordum çünkü okuldaki dedikodulardan anladığım kadarıyla elinden bir sürü tek gecelik kız geçmişti.

İşte tam da bu sebeple benden de yararlanmamasının bir nedeni yoktu. Kızları sadece bir araç olarak görüyordu ve duyguları önemsemiyordu. Zihnime dolan gerçeklerle gözlerim doldu. Kırgınlık ve sinir doluydum.

Önümde gevşekçe oturan davar resmen beni kullanmıştı! Hadi ama, ben daha kimseyle öpüşmemişken bile ilkimi böyle mi kaybedecektim? Bir yandan sürekli kendime telkinler verip bir yanlış anlaşılma olduğunu umuyordum. Fakat gözyaşlarım beni dinlemeden akıyordu. Gözlerimden alev çıkacakmış gibi ona bakıyordum.

Kutay bana kaşlarını çatarak baktı. Anlamamıştı. Tabii neyi anlayacaktı ki? Elinden geçirdiği kimler kimler vardı?

Gözümden bir damla yaş süzüldü. Kendimi toparlayıp ona hesap sormam gerektiğinin farkına vardım. Kutay, ''Neden ağlıyorsun?'' dedi. Kaşları kavisle çatılmıştı.

Sesimin titremesine engel olamamıştım. ''Yoksa biz...''

''Biz ne?'' dedi. Hala anlayamamıştı. Bir damla daha gözümden aktı. Kendimi tutamıyordum, baş ağrım gittikçe artıyordu.

''Biz ne yaptık?'' dediğimle Kutay önce boş bakışlarını bana sundu daha sonra pis pis sırıtmaya başladı. Bu kadar alçak bir adamdı işte. Bir genç kızın hayallerini elinden aldıktan sonra karşına geçip gülebilecek kadar alçak bir adamdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PALİDEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin