"Şuradalar, hemen bakma." Başımı kaldırıp baktığımda karnıma dirsek attı. "Sana hemen bakma diyorsam hemen bakaman içindir Eva." Homurdandım. "Üzgünüm. Heycanlandım." Kıkırdadı. Yarım saattir Chris'e ve konuştuğu kıza bakıyordum. Noora telefonundan gelen bildirim üzerine gözlerini benden ayırıp telefona sabitledi.
"William mesaj atmış, yanına gitmeliyim." Ayağa kalktığında tedirgince ona döndüm. "Gitmek zorunda mısın?" Gülümsedi. "Yanına uğrarım. Söz veriyorum." Başımla onayladım ve gidişini izledim. Telefonuma döndüm. Boş boş ona bakamazdım. Hatta onlara.
Telefonla ilgilenirken yanıma bir ağırlık çöktüğünde gözlerimi telefondan ayırmadan mırıldandım.
"Bir şey mi unuttun?" Kulaklarıma Noora'nın gülüşüyle alakasız bir kahkaha çalındığında kaşlarımı çattım.
"Unutamayacağım kadar güzelsin."
Güldüm.
"Güzel numara. Daha önce kaç kişi üzerinde işe yaradı?"
"İlk olmak ister misin?"
"Toz olmak ister misin?" Gülümsedi.
"Her şeyin yolunda olup olmadığına bakmak istemiştim. İyiyiz, değil mi?"
Hiçbir şey yolunda değildi.
Kafam karışıktı.
Kafamı karıştırıyordu.
Bunu nasıl yapabiliyordu?"Bir sorun olsa söylerdim." Kaşlarını çattı.
"Hayır, söylemezdin." Derin bir nefes verdim ve ona döndüm.
"Hayır, söylemezdim."Bıkkınca bana baktı.
"Söylemezsen çözemeyiz Eva."
"Güzel, çünkü hiçbir şeyi çözmek istemiyorum." Kaşlarını iyice çattı.
"Ne demek istiyorsun?" Derin bir nefes verdim. Bu doğru değildi. Her şey çözülsün istiyordum. Kendimden ve ondan emin olmak istiyordum ama olamıyordum.
"Sana güvenmiyorum Chris, güvenmek istemiyorum. Beni üzersin, biliyorum."
Duraksadı.
Bakışlarını yere çevirdi ve başını sallayıp güldü."Üzerim." Güldüm.
"Üzdüğün ilk kişi olmam."
"Buna üzüldüğüm ilk kişi olursun." Yutkundum.
"Bunu yapamazsın." Devam ettim. "İstediğini yapıp ardından öylece gidebileceğin biri değilim. Bunu izlemem." Gözlerimin içine baktı.
"Gideceğimi söyleyen kim?"
"Gittiklerin." Güldü.
"Dil konusunda başarılı değilim."
"Öyle durmuyorsun." İmâmı anlayınca güldü ve kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Gideceksin değil mi Eva?" Tanrım, sonunda biri mutlaka gidecekti. Giden o olursa toparlanmam zaman alırdı.
O kadar zamanım olduğundan bile emin değildim.
Sonunda gülümsedim ve ona baktım.
"Sana hep gelirim."
"Gitmeyeceğini söylemiştin. Gitmeyen biri gelmez."
Yalan söylememiş olmayı dilerdim.
"Biliyorum." Masanın altından destek olmak istercesine elimi sıktı.
Bunun sonu beni korkutuyordu. Onun kürkçü dükkanı mı olacaktım? Göz göre göre başkalarına gidişini izleyecektim.
"Bende bir söz vermeni istiyorum. Chris."
Bir şey demedi.
Bir şey yapmadı.
Eli hala elimdeydi.
Ne çekti, ne de tekrar sıktı.
Başını sallamadı.
Ne reddetti ne de onayladı."Başkalarına gitme, olur mu?" Gözlerimi gözlerine diktiğimde kararmış irislerini gördüm.
Kararlı duruyordu.
"Bunun sözünü istemen bile saçma." Güldüm.
"Kendinden emin olamıyorsun." Şaşırmış bir halde bana baktı. Yine de ciddi duruşundan taviz vermemeye çalışıyordu.
"Sen kendinden emin değilken benim olmamı bekleyemezsin." Telefonu cebime attım ve çantayı elimde aldım. Tekrar konuştum.
"Yolunu bilmediğim birine gidemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Come Back. | Chris + Eva.
FanfictionMurphy yasası der ki: Ne zaman bir şeyden vazgeçerseniz, o şey size geri gelir.