tjuefire•24

1.7K 62 30
                                    

Bahçeye çıkmış Chris'e bakıyordum. Gözlerimi çimenlerde, banklarda ve arabaların oralarda gezdirirken önüme biri çıktı.

"Selam." Kaşlarımı çatarak ona döndüm. Tanıdığım biri değildi. Gülümsemeye çalıştım. "Merhaba."

"Bak ben-" birden durdu ve güldü. "Gerçekten giriş nasıl yapılır bilmiyorum, karşında dilim tutuldu." Kaşlarımı daha da fazla çatarken bir şey dememi bekler gibi bir hali vardı. Kısa bir süre sonra bozulmuş bir şekilde gülümsedi. "Pekala, ikinci sınıfım ve- senin üçüncü sınıf olduğunu biliyorum. Uzun zamandır ilgimi çekiyorsun." Çocuğu inceledim. Kaslı sayılmazdı ama sıska olduğunu da pek söyleyemezdim. Sarı saçları ve kahverengi gözleri vardı. Daha fazla bakmadım çünkü yaşanan an, buna izin vermeyecek kadar çabuk geçiyordu. Yüz ifadem onu ürkütmüş olacak ki, gülme ihtiyacı duydu.

"Sadece... bir ara bir şeyler yapmak ister misin diye soracaktım. Bilirsin- kahve içmek gibi."

Kaşlarım havaya kalktı. Gerçekten beklediğim bir şey değildi, son zamanlarda kelimenin tam anlamıyla radarımdaki tek kişi Chris'di ve bırakın bana bakan kişileri fark etmeyi, kendi duygularımı fark etmem bile bunca zaman sürmüştü.

Bir elin belime yerleşmesiyle irkildim. Henüz karşımdaki çocuğa bir şey diyememiştim ki başımı kaldırdım ve Chris'in gülümseyen yüzüyle karşılaştım.

İşler gerçekten garipleşiyordu.

Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve çocuğa döndü. "Eva, beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" Gözlerim ikisi arasında mekik dokurken Chris'in çenesini sıktığını fark ettim.

Çocuk elini uzattı. "Ben Mathias." Chris gülerek başını salladı ama Marhias'ın uzattığı eli sıkmadı. "Bölmedim, değil mi Mathias?" Başını iki yana salladı. "Hayır. Sadece... bir ders için yardım istiyordum." Chris gülümsemeye devam etti. "Öyle mi? Eva'yı almam gerek. Sorun olmaz herhalde. Sonra konuşursunuz." Mathias anlayışla başını salladı ve Chris belimdeki eliyle beni yönlendirerek arka tarafa doğru yürümeye başladı. Kaşlarımı iyice çattım.

Tanrım, konuşma fırsatım bile olmadı.

"Söylesene, o neydi öyle?" Omuz silktim. "İkinci sınıfmış. Ders çalıştırmamı istedi."

Harika, şimdi de yalan söylüyoruz.

"Sana olan bakışlarından hoşlanmadım." Göz devirdim. "Sadece ikinci sınıf Chris." Homurdandı. "Umrumda değil, kimse benim olana öyle bakamaz."

Durdum. Birkaç adım atmıştı ki o da durdu.

"Ben senin malın değilim Chris. Bana sahip olamazsın." Birden, sanki içinde yanan büyük bir alev varmış ve sönmüş gibi oldu. Gözlerindeki duraksamayı fark ettim.

"Öyle demek istemedim." Aradaki mesafeyi kapamak adına birkaç adım attı. "Yemin ederim Eva. Sadece... Tanrım, yanına kimse yaklaşsın istemiyorum." Ellerini saçlarımda gezdirdi. "Kaybetmekten korkuyorum, anlıyor musun? Ne Tobias ne de başkası." Göz devirdim. "Mathias,Chirs. Tobias değil." Homurdandı. "Herneyse." Ardından gözlerimin içine bakarak devam etti. "Bağlandığım birini kaybetmekten ölesiye korkuyorum." Başımı göğsüne yasladım. "Sana söz verdim. Böyle bir şey olmayacak." Uzandı ve saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu. Birden geri çekildim.

"Pekala. Baştan alalım mı?" Güldü ve başını salladı. Öksürdüm ve ciddileşip ona baktım.

"Chris, ben de her yerde sana bakıyordum. Akşam bir parti varmış, Vilde bahsetti. Gidip gitmeyeceğimizi sordu." Çok hızlı konuştuğumu fark edince birden durdum. O ise sırıtarak bana bakıyordu.

"Ne?" dedim gülerek. Sırıtmaya devam etti. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Hızlı konuştuğunda çok nefes kesici oluyorsun." Koluna vurdum. "Yalan söyleme." Gülmeye devam ettim.

"Ne diyorsun, gidiyor muyuz?" Başını salladı. "Elbette, yani sen istiyorsan." Kıkırdadım. "Güzel." ve ardından, tekrar aradaki mesafeyi kapayıp elini tuttum.

Tuttuğum elini kaldırdı ve elimi öptü. Ardından üzerimden geçirip kolunu omzuma atmış oldu.

"Daha dersin var mı?"

"Hayır."

"Güzel. Seni eve bırakayım da akşama hazırlan. Olur mu?" Güldüm. "Tamam." Başını eğip dudaklarımın arasına hızlıca bir öpücük kondurdu ve arabasına doğru ilerlemeye başladık.

Yemin ederim o an, hiçbir şeyi düşünmedim. Ne bize dönen gözleri, ne Mathias'ı, ne az önce ettiğimiz ufak kavgayı. Hiçbirini.

O zaman için, gerektiğini bilemedim.
Sadece çocuk gibi hissettim. Ne anı, ne zamanı farkında değildim.

•••
Merhabalar her zamanki klasik reklam köşemize hoşgeldiniz. Eğer Harry Potter seviyorsanız ve Çapulcularla ilgileniyorsanız profilimdeki İnstagram adlı hikayeye göz atabilirsiniz. Teşekkürler ve iyi günler

*bu ne ciddiyet böyle*

Come Back. | Chris + Eva.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin