YMS;9

6.1K 252 59
                                    

Düşüncelerim , aklım ve kalbim kadar karışıktı. Hem aklımı hem kalbimi karıştırmayı nasıl başarıyordu bu adam? Omzuma uyuyakalmış adama baktım. Çok.. Çok yakışıklıydı. Kendine ait farklı bi sempatisi vardı. O kadar farklıydı ki. Hem yakın , hem soğuk olmayı nasıl başarabiliyordu? Benimle isteyerek evlendiğini ima edip , beni zor da olsa ikna edip Türkiye'ye dönmeye ikna etmişti. Ama uçağa bindiğimiz an nasıl da değişmişti. Farklı biri olmuştu. Buz gibi davranan , beni görmezden gelen hatta beni öldürmek isteyen benden nefret eden birine dönmüştü. Kaç saattir bunu sorguluyorum. Neden ? Neden bu tavır. Kırgın olduğu için mi? Tabiki de hayır. Menfaatleri için beni ikna etti. Eminim eğer beni geri dönmeye ikna etmeseydi , ailesi onu mirastan men edecekti. Tabi ya , herşey bunun içindi. Düğün tarihinin erkene alındığını ve haftasonu evleneceğimizi söylemişti. Şurda bekarlığa veda etmeme 1 hafta kalmıştı. Ve benim hayatımı alt üst ediyorlardı. Fikrim bile alınmamıştı. Davetiyeleri bastırmışlar , özel dikim bi gelinliği annem hazırlamıştı. Hiç bahsetmemiştim dimi? Annem ünlü bi modacı. Benim gelinliğimi ise kendi elleriyle dikiyormuş. Düşünceler beni boğarken bu evlilik oyunundan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Gözlerim beni uykuya hapsederken beynim düşüncelerden sıyrılıyordu.

**
"Çağla uyan , geldik. Çağla sana diyorum , kızım uyansana. ÇAĞLAA"

"Ne hayvan gibi kulağımın dibinde bağrıyorsun be! Düzgünce seslensen uyanmicak mıyım sanki?" diye Çağtay'a çemkirdim. Sabır dilenircesine havaya baktı ve boynunu bir sağa bir sola kütletti. Korkmalımıyım? Kesinlikle evet. Sinirden kararmış gözlerini gözlerime dikti ve burnundan soluyarak konuşmaya başladı.

"Şu etrafına bi bak bizden başka kim kalmış? İki saattir seni uyandırmaya çalışıyorum , kış uykusuna yatmış ayılar gibisin kızım."

Söylediklerine omuz silktim oturduğum yerden kalktım. Çantamı omzuma takıp havalı havalı yürüyordum ki önümdeki basamağı görmemle yere yapışmam bir oldu. KİM KOYDU BU BASAMAĞI BURAYAAA! diye haykırmak istedim. Kulağıma gelen sinir bozucu kahkaha beni çileden çıkarken omzumun üstünden boyu mankenlere taş çıkaracak adama ölümcül bakışlarımı yolladım.

En sert ses tonumla "Gülme " dedim. Yanıma gelip elini uzattı. Elini tutmalı mıyım tabiki evet diyen iç sesime en okkalı tekmemden yollayıp kendi çabalarımla ayağa kalktım. Sana ihtiyacım yok bakışlarımı 8. Dünya harikası olan adama gönderip yürümeye devam ettim. Uçaktan iner inmez üstüme atlayan iki tane hayvan yüzünden tekrar yere düştüm.

Hak mı reva mı bu bana?

"Sen nasıl bizi bırakıp yabancı memleketlere gidersin?"

"Sen kimsin de bize veda etmeden çeker gidersin?"

"Seninle eve gidince görüşücez" vs cümleleri kuran ve aynı anda konuşan şu salaklar yüzünden nefes alamıyordum. İkisi de tüm ağırlığını üstüme vermiş ve boynuma sarılıp beni öldürmeyi planlıyorlardı sanırım.

"Kız.. Kızlar. Ne - nefes al- ala-mıyorum." sonunda konuşabilmiştim.

"Ne diyorsun kızım açıkça söylesene" diye çemkiren Alya'ya gözlerimi devirdim. Neyse ki Bade beni anlamıştı.

"Kızın üstünden kalkarsak konuşabilir sanırım Alya?" dedi Bade. Kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım.

"Ha doğru . Ayy iyi misin Çağla , ben hiç düşünmedim beni taşıyabilir misin diye üstüne atladım hemen." diye telaşla kalktı üstümden . Bu kızlar niye bu kadar salaktı?

Öksürerek nefes almaya çalıştım , sırtıma dokunan el bana destek vermek ister gibiydi. Kim olduğuna baktığımda elini ittirdim ve kızların yardımıyla ayağa kalktım. Elin sahibini tahmin etmek zor olmasa gerek? Doğru tahmin. Çağtay.

SAYIN ÖĞRETMENİM ; YİNE Mİ SEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin