YMS; 2

9.6K 349 34
                                    

Multi; Çağla - Çağtay

Alarmın sesiyle huysuzca yerimde kıpırdandım. Pazartesilerden nefret ettiğimi daha kaç kez dile getirmeliyim. Yavaşça yerimden kalkıp alarmı susturdum. Aynanın karşısına geçtim. Canavara benziyor olmam normal miydi? Tabiki de evet. Hemen bayoya girip rutin işlerimi halletim. Dolabımı açıp okul eteğimi ve gömleğimi giydim. Spor ayakkabılarımın bacıklarını bağladım. Aynanın önüne geçip saçlarımı taradım ve salık bıraktım. Makyaj yapmayı pek sevmezdim ama bugün içimden makyaj yapmak gelmişti. Rimelimi sürdüm , dudağıma da hafif bir parlatıcı. Gözlerim biraz daha ortaya çıksın diye siyah bir göz kalemi. Tamamdım şimdi , son bir bakış attım kendime ve çantamı alarak mutfağa indim. Hazırlanan tostumdan 3-4 ısırık aldım ve vişne suyumu içtim. Annem ve babam daha uyuyor olmalılar. Kapıyı yavaşça örtüp arabaya bindim. Ehliyetimi geçen sene almıştım. Babamın erken doğum günü hediyesi ise bu güzel bebekti. Kendi kendime gülümsedim ve direksiyona geçtim. Rastgele bir kanal açtım radyodan ve çalan şarkıyı dinlemeye başladım.

Sezen Aksu - İhanetten geri kalan

Şarkının sözleri çok güzeldi. İster istemez aklım geçmişe gitti. Serkan. Oysa ne kadar da sevmiştim. Kendimi çok kaptırmışım ona. Aşkını gerçek sanmışım.

*Flashback*

Yavaşça Serkan'ın evinin kapısını açtım. Sevgilime günaydın süprizi yapacaktım. Ne kadar özlemişim onu. İlk sevgilim Serkan olmuştu benim. 17 yaşında olmamıza rağmen ikimizde evlenmeyi düşünüyorduk birbirimizle. Onu uyurken izlemeyi çok severdim. Şimdi de aynısını yapacaktım. Sessiz adımlarla odasına doğru yaklaşırken duyduğum seslerle istemsizce olduğum yerde kaldım ve konuşmaları dinlemeye başladım.

"Sevgilim Çağla'dan ne zaman ayrılacaksın? Benim olduğunu herkesin bilmesini istiyorum." dedi bir kız sesi. Bu kız.. Sema. En yakın arkadaşım dediğim kız. En çok güvendiğim iki insandan böyle bir darbe yemek çok canımı yakmıştı.

"Bebeğim biliyorsun sen benim hayatımın tek aşkısın , merak etme en kısa zamanda ondan kurtulucam" Serkanın bu dediğinden sonra dayanamayıp birden odaya girdim. Gördüğüm manzara midemi bulandırırken , ikiside şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Serkan hemen ayağa kalktı yanıma gelmeye çalıştı . Attığım tokatla o ikisini de orda bırakıp evden çıkmıştım. O günden sonra Serkan en az 1500 defa arayıp mesaj atmıştı ama hiç birini önemsememiştim. Hemen okulumu değiştirip babamın sahibi olduğu koleje geçmiştim.

*Günümüz*

Farkında olmadan okula gelmiştim bile. Arabayı her zaman park ettiğim yere park edecektim ki daha önce bu garaj da görmediğim bir araba gördüm ve işin gıcık tarafı ise benim yerime park etmişti. Gözlerimi devirip hemen yanında boş olan yere arabayı park edip yavaş adımlarla sınıfa çıktım. Bade ve Alya'yı görünce ikisine de kocaman sarıldım. Onlar benim bu okula geldiğim andan itibaren yanımda bana destek olan en mükemmel iki insandı.

Sımsıcak bir gülümsemeyle "Napıyorsunuz bakalım güzeller" dedim .

"Başımın ağrısıyla uğraşıyorum. Sana demiştim dün bu kadar çok içmeyelim diye." dedi Alya. Bu kızı çok seviyordum çok sempatikti.

Gülerek "İçmeseydin kızım bak ben turp gibiyim" dedim. Bade ikimize bakıp sırıtmaya başladı. Alya'yla anlamamış gözlerle ona bakıyorduk.

Sırıtarak "Okulumuza iki tane yeni öğretmen gelmiş." dedi.

"İyi de bundan bizene" dedim.

"İkisi de bizim derslerimize girecekmiş ve ayrıca yeni mezun olmuşlar yani en fazla 22-23 yaşlarındalardır. Ve ikiside çok yakışıklı" dedi gülmeye devam ederken.

"Kızlar , kızlar. Erkeklerden nefret ediyorum. Özellikle de o buz kütlesi Çağtay'la olanlardan sonra." Kızlara dün gece yaşanan tüm herşeyi anlatmıştım ve ağızları bir karış açık şekilde beni dinlemişlerdi. Daha sonra ise bir sürü saçma hayaller kurmuşlardı. Yok olanları babama söyleyip onunla evlenmeliymişim , birlikte çocuklarımız olmalıymış ve bunun gibi bir sürü saçmalık. Sınıfa yeni gelen öğretmenle düşüncelerimden sıyrıldım. Sanırım yeni gelen öğretmenlerden biri buydu. Gerçekten denildiği kadar yakışıklı ve genç bir fizik öğretmeniydi. "Günaydın arkadaşalar , oturabilirsiniz. Öncelikle ben yeni fizik öğretmeniniz. Bundan sonra beraber olucaz. Adım Ediz Altınsoy. 22 yaşındayım. Bu sene mezun oldum ve ilk öğrencilerim sizlersiniz" aynı sırada gözlerini sınıfta gezdiriyordu. Bana bakarken bi süre gözleri bende takılı kaldı , bozuntuya vermeden kendini topladı ve sıradan isimlerimizi öğrenmeye başladı. Sıra bana gelince ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.

"İsmim Çağla Alademir. 19 yaşındayım." dedim ve yerime oturacaktım ki sorduğu soru buna engel oldu.

"Haldun Alademir'in kızısın değil mi?"

"Evet." dedim kısa ve net şekilde yerime oturdum. Bütün ders Bade'nin yeni hocamıza yalakalık yapmasıyla geçmişti. Tabi bunu yaparken sevgilisinin olmadığını öğrenmeyi de ihmal etmemişti.

5. dersin sonunda yemek yemek için kantine doğru ilerliyorduk. O sırada önümden Çağtay geçti. Sanırım delirmeye başlıyordum. Kendi kendime güldüm , Çağtay'ın burda ne işi olabilir Çağla ? Kendine gel. Hızlıca yemeğimizi yiyip sınıfa çıktık. Bu saate kadar herşey gayet normal geçmişti. Ta ki öğretmenler zili çalıp içeri gelen kişiyi görene kadar. Umarım bu bir şakadır. Bunun yeni matematik öğretmenim olma ihtimali yüzde kaçtı ya? İstemsizce dudaklarımdan

"Yine mi sen?" kelimeleri dökülü verdi. Tüm gözler üstüme çevrilmişti , tabi onun yeşil gözleri de. Çatık kaşlarla bana bakıyordu. Yavaş adımlarla masaya elindeki kitapları bıraktı ve sakince bana döndü.

"Terbiyeni takın , ben senin öğretmeninim." dedi. Hah yüzsüz. Ne hakla böyle konuşabilirdu bu hemde benim okulumda ? Sakin bir şekilde derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.

"Sayın Öğretmenim ; Yine mi sen?" dedim. Bundan memnun olmamışcasına başını iki yana salladı ve

"Sen değil siz olacak. Şimdi herkes oturabilir sen bütün ders ayakta kalacaksın." Sınıftaki kıkırdamaları duyunca ölümcül bakışlarımı sınıfa attım. Bade ve Alya ne olduğunu anlamamışcasına bana bakıyorlardı. Telefonumu alıp onlara mesaj yazarken telefonum birden elimden çekildi.

"Ders sonunda alırsın." dedi.

"Ama bu kadarı da fazla" dedim telefonumu elinden çekiştirirken.

"Şimdi al bu telefonu da sessiz bir şekilde otur yerinde daha fazla canımı sıkma benim , eğer kendini kapının önünde bulmak istiyorsan orası ayrı tabi." dedi ve göz kırptı. Ukala insan. Hatta hayvan. Telefonumu aldığım gibi kızlara bu öküzün benim öküz olduğunu yazdım. Ah benim öküz nedir Çağla? Kendine gel. Bu adamın seninle hiç bir alakası yok.

"Arkadaşlar ben yeni matematik öğretmeniniz. Bu sene sizinle ben ilgileneceğim ayrıca sınıf öğretmeniniz de benim. Bu yüzden bol bol karşılaşıcaz. Benimle iyi geçinmeye bakın , yoksa bu sizin zararınıza olur."

Son cümleyi bana bakarak söylemişti. Ona gözlerimi devirdim. Bu adamdan çekeceğim vardı benim. Kızların hayran dolu bakışları eşliğinde ders bitmişti. Bu derste öğrendiğim tek şey soyadının Kızılkan , yaşının 23 olduğu ve ayrıca da sevgilisinin olmadığı. Tabi ne kadarı doğru bilmiyorum. Daha geçen gün benimle.. Ah neler düşünüyordum böyle . O gün yaşadıklarımız tamamiyle hatırlamadığım şeylerdi. Bunu kafama takmayacaktım. Tek üzüldüğüm şey ilkimin gerçekten sevdiğim adam olmasıydı.

Son saatte gelmiştik ve yine bu gereksiz adamlaydık. Onun sesini duymaya bile tahamülüm yokken haftanın 5 günü görmek zorunda mıydım? Kullaklıklarımı takıp , başımı sıraya gömdüm. Son ses açtığım şarkıya kaptırmıştım ki kendimi birden dürtülmemle kafamı kaldırdım. Kızgın gözlerle bana bakan Çağtay'ı görünce biraz korkadım desem yalan olurdu. Kullaklıkları kulağımdan çıkarıp yavaşça bana yaklaştı.

"Bu yaptığın saygısızlığın bir bedeli olacak biliyorsun değil mi bücür?"

SAYIN ÖĞRETMENİM ; YİNE Mİ SEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin