29-

9.1K 543 92
                                    

Bu bölümün hedefi +68, ama okuyan kişi sayısı dört katı oluyor. Neyse.(:
Keyifli okumalaar.(;
_

Uyandığımda yatakdaydık. İç çamaşırlarımla duruyordum ve o da yanımda tişörtsüz bir şekilde yatıyordu. Pantolonu hala altındaydı. Yani neyseki fazla ileriye gitmemiştik.

Onunla birlikte olsam pişman olmazdım. Hele böyle bir yerde hiç olmazdım ama ayrıydık. Ne kadar günün her saati beraber olsakta aslında ayrıydık.
Yeniden beraber olunca, onunla olmak isterdim. Ama şuan olmazdı.

Ve ondan o iki kelimeyi duymadıkça, onunla yatmayı düşünmüyordum.

Kolunu belime atmış Yiğit'e arkam dönüktü. Diğer kolunuda başımın altından geçirmiş, uyuya kalmıştı. Kalmıştık.
Onunla uyumayı özlemiştim. Ve nedense bu hep yarı çıplakken oluyordu.

Belimdeki kolunu çekerken, yattığım yerde oturur pozisyona geldim. Cam manzaradan görebildiğim kadarıyla güneş doğmaya başlamış, etraf mükemmel bir hal almaya başlamıştı.

Oturduğum yerden kalkarken cama doğru yürüdüm. Manzara beni karşılıyordu, güneşle birleşince daha müthiş bir görüntü elde ediyordu. Güneşin doğuşunu ve batışını izlemeyi seviyordum. 

Camın önüne geldiğimde etrafı ve sessizliği dinledim. Buraya geldiğimden beri ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissediyordum. Üç dört saat sonra yine eski hayatımızda dönücek ve yine hareket halinde olup bıksamda buraya gelmeyi sürdürmek istiyordum.

Yiğit'te bunu isterdi. Tek başıma olmak değil, onunla olmak bambaşka bir şeydi.

Belimde hissettiğim güçlü kollar ve omzumda varlığıyla ürperdiğim dudaklar beni mutlu ediyorken, gülümsedim.

Manzaraya olan tüm ilgim Yiğit'tin varlığıyla gitmişti resmen, dikkatimi dağıtmayı fazlasıyla başarıyor ve seviyordu.

"Affetmeyecek misin?" Diye sordu,
"Olan herşeyden sonra." Diyede eklediğinde, bu durumu anlamaya çalıştım.

Evet hala beraber değildik ama beraber gibiydik. Bu halimizi ne kadar sevsemde boşa sürdürüyordum. Affetme zamanım, yeniden bir olma zamanımız gelmiş geçiyordu bile.

Artık onu affedecektim.

Tam arkamı dönecek ve onu öpeceğim sırada, ormanda bir şey dikkatimi çekti.
Binlerce sabit ağacın arasında, koşan bir insan. Bir adam. Dümdüz tünellerin olduğu duvara doğru koşuyordu. Yüzünü seçemiyordum ama siyah saçlıydı.

"-Yiğit." Dedim hala koşan adama gözlerimi dikmişken.

"Hıı." Diye umursamaz bir cevap verdi hala dudakları boynumda ve omzumda gezinirken.

"-Bi adam." Diye konuştuğumda aniden kafasını kaldırdı.

"-Tünellerin olduğu duvara doğru koşuyor." Diye de eklediğimde, kollarını belimden çekmişti.

Cam duvara doğru iyice yaklaştığında, adamı görmüş iyice incelemek için gözlerini kısarak bakmaya başlamıştı.

Aniden kısılan gözleri, iyice açıldığında sinirlenmiş gibi bir hali vardı. Bana döndüğünde, hiç bir şey demeden yerdeki tişörtüne doğru ilerdi.

ASİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin