Twenty Five (M)

4.3K 238 212
                                    

YA İNŞALLAH BEKLENTİLERİ KARŞILAR BİLMİYORUM

Medyada Yoongi kime bakıyor acaba? ( ͡° ͜ʖ ͡°)

Jungkook, yüzünü kaplayan o huzurlu gülümsemesiyle büyük evde Yoongi'yi aramaya başladı. Aslında sadece küçük bir oyun oynayıp Yoongi'nin sinirlerini bozmak istemişti fakat yine dayanamamıştı işte. Yoongi'yle olan şu üç aylık beraberliklerinde öpüşmekten ileri gitmemişlerdi. Jungkook başlarda haklı olarak korksa da üç aylık bir sürede sırf zevk için kim oyalanırdı ki? Fakat hala kalbinin köşelerinde bir yerde o korkuyu hissedebiliyordu. Bunun Yoongi'ye olan güveniyle alakası yoktu. İstemsizce oluyordu işte.

Evin neredeyse her odasına bakmıştı, kocaman ev, diye düşündü, bu neydi böyle zengin olduğunu kanıtlarmış gibi? Ona kalsa küçük şirin bir ev bile mutlu olmak için yeterdi, içinde mutlu bir aile varsa. Babası bu saray yavrusunu almakla hata etmişti, burada bir araya bile gelebiliyorlar mıydı ki? Yoongi burada kaybolmaktan çocukluğunu yaşayamamış olmalıydı.

"Yakaladım seni!" Arkasından açılan kapıyla yerinden sıçramış ve tanıdık kollar tarafından içeri çekilmesiyle içini garip bir his kaplamıştı. Bu sıcaklığa, huzur deniyordu sanırsa. Yoongi, onu kendine çevirip bir süre çekti kokusunu yeni uyanmış Jungkook'un. Uyku sersemiyken o kadar şirin duruyordu ki onu kendinde sonsuza kadar saklamak istemişti. Fakat bu ne yazık ki imkansızdı, tek seçenek geçici bir şeydi.

Kollarını küçüğünün belinden çekip yatağa uzandı ve telefonunu aldı. Jungkook onunla ilgilenmeyi kesip telefonla oynayacağını düşündüğünden yumruklarını sıkarak öfkeyle karşısındakini izlemeye başladı. Fakat onun telefonun kamerasını ona doğrultmasıyla bütün siniri uçup yerine şaşkınlık gelmişti. Bu haliyle mi videoya alacaktı onu. Çok çirkindi! Halbuki Yoongi'ye göre şu ana kadar gördüğü en güzel varlıktı, bunu bilmiyordu.

"Şimdi mi çekiyorsun? Çok çirkinim, Yoongi!" Elleriyle yüzünü kapatıp kameraya döndü sırtını. Yoongi, böyle düşünmesine çok kızmıştı içten içe, Jungkook gibi birinin özgüveninin olmaması haksızlıktı. Ellerini küçüğünün yüzüne çıkarıp onunkileri indirdi ve yüzünü dönmesini sağladı. Kamerayı biraz aşağı indirip güzel bir açı yakaladı.

"Jungkook, sen nefes alıp verdiğin her saniye güzelsin, güzel olacaksın." Elindeki kameraya aldanmadan yaklaştı gözlerini irileştirmiş çocuğa. Zaten amacı buydu, en güzel, özel anılarını ölümsüzleştirmek. Kendine özel hale getirip zor da olsa bununla özlem giderebilirdi, dudaklarının verdiği o muhteşem his ve tat konusunu ise muhteşem hayal gücüne ve hafızasına bırakıyordu. Jungkook'un bir şey demesine izin vermeden kamerayı havaya kaldırıp yan doğrulttu ve yaklaştı siyah saçlı gence.

Yüzünü onunkine yaklaştırırken elinin telefonunda değil de karşındakinin belinde dolanması gerekirdi fakat bu anı kaydetmek önemliydi. Dudaklarını bastırdı yavaşça pembe yumuşaklıklara. Karşısındakini kırılmaya el tutmuş bir porselenmişçesine yavaşça öpüyordu. Tadına varmak istiyordu Jungkook'un, dudaklarına hapsetmek istiyordu, burnuna hapsetmek istiyordi o çiçek kokusunu.

Alt dudağını kendininkinin arasına alırken emdi yavaşça, Jungkook ise aynısını onun üst dudağına uygularken elleri Yoongi'nin saçlarına dalmıştı. Birkaç saniye dudakları uyum içinde hareket ettikten sonra küçük olan istemese de ayırdı dudaklarını o sessizliği bozan garip sesle.

"Eğer bu videoyu başkasında bir göreyim, yemin ediy-" Sesini kesen tekrar Yoongi olmuştu. Kafasını hızlıca sallayıp bu sefer daha hızlı bastırdı dudaklarını Jungkook'unkine. Nefes almak amacıyla dudaklarını araladığında büyük olan daha da derinleştirdi öpüşmelerini. Yavaş yavaş kolunun ağrıdığını hissettiğinde dudaklarını ayırmadan videoyu kaydedip yere attı telefonu. Jungkook başka zaman olsa, "O telefon atılır mı, alamayanlar var be!" diye bağıracak olsa da şu anlık umursayacak durumda değildi.

Blogger//YoonKook Texting ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin