Yazana kadar -hem okul hem utanç açısından- bokum çıktı açıkçası. O yüzden hadi ayı gibi yorum yapın<31
"Yoongi, ben buna hâlâ inanamıyorum." diye söylendiğinde ağzından bir kıkırtı kaçtı büyük olanın. Elini gözünün önüne çıkarmış kaşları çatık ve iri gözleri parlayarak yüzüklerine bakan nişanlısını fazla şirin bulmuştu.
Küçüğünün yanına yaklaşıp yanaklarını sıkıştıracak şekilde yüzünü kavradı ve kendine çevirdi dikkatini. Büzüşen pembelikleri o kadar öpülesi duruyordu ki konuşmaya başlamadan önce daha dolgun olan alt dudağını emdi yavaşça. Tadını çok seviyordu...
"İnan bebeğim, okulun bitince yeminlerimizi edeceğiz ve her şey bitmiş -daha doğrusu yeniden başlamış olacak." Jungkook ise hala dudaklarının etkisindeydi büyüğünün, onu defalarca öpmesine rağmen bu kadar etkilenmesi saçma geliyordu her seferinde. Yoongi yanaklarını fazla sıkı tuttuğundan burnu kapanmış ve dudaklarını aralamak zorunda kalmıştı.
"Jungkook?" Öptü Yoongi hala tutarken yanaklarını.
"Hm?" Tekrar öptü en sevdiği aromasından.
"Sen neden bu kadar güzelsin bana? Hm?" İri gözlerini sevinçle daha çok aralarken dudaklarına Yoongi'yi mest eden bir tebessüm yayıldı tekrar. Yoongi'ye bundan bahsedemese de şu iltifatları beklediğinden daha çok hoşuna gidiyordu, kimin gitmezdi ki? Hiçbir zaman iltifat almayı sevmeyen biri olduğundan olmalı, kabul edemiyordu.
Yavaşça üzerine eğildi Yoongi, sevgilisini yeşil çimenlere yatırırken. Gözlerinin önüne gelen ve rahatsız ettiğinden Jungkook'un sürekli göz kırpmasını sağlayan kahkülleri arkasına atıp okşadı saçlarını. Dokunuşları sadece saçlarına değil, kalbine ve ruhuna da dokunuyordu aynı zamanda.
"Hayranım Jeon, her şeyine ve özgüvensiz olman beni çok sinirlendiriyor." Muzip bir gülümseme yerleştirdi bu sefer ince çizgilere, ardından dudaklarından kısa bir öpücük çalıp devam etti, "Cezalandırsam mı? Suga, kızgın."
"Ceza istemiyorum, sev beni sadece. Uzun zaman oldu Yoongi, çok uzun zaman... Seni özledim." Ensesinden tutup dudaklarını bastırırken bembeyaz teninde yaramazca geziniyordu boşta kalan eliyle. Ayrılıp alınlarını yasladı büyük olan.
"Etrafta küçük Yoongi ve Jungkook'ların koşuşturduğu zamana geçmek istiyorum ben artık." Dediğinin ardından tekrar dudaklarına kapandığında acı vermeyen bir şaplak yemişti kafasına. Gülümsedi, küçüğünün her seferinde ona kıyamaması çok şirin geliyordu.
"Aptal, sanki doğurabileceğiz."
"Aaa neden olmasın? Kurgularda oluyordu..." Tekrar bir şaplak.
"Sen onları mı okuyorsun, terbiyesiz?" Söyleyeceklerinden sonra tekrar bir şaplak yiyeceğinden tekrar öptü sevgilisini, ardından devam etti, "Bildiğine göre sen de okuyorsun sevgilim, ha?" Beklediği gibi olmuş ve çatık biçimli kaşlar ve kafasına yediği elle karşılık almıştı fakat dudaklarını bırakacak kadar da acımasız olamıyordu işte. Hem kendine, hem maviliye karşı...
"Cidden Yoongi, bizden bir parça olmayacak mı dünyada?" İşte bu Yoongi'nin başından beri düşündüğü bir problemdi ama Jungkook'u bunun için bırakacak değildi ve bu yüzden de sorun etmeyi bırakmıştı kafasında. Jungkook ise gereğinden fazla sorun ediyormuş gibi duruyordu. Kaşları çatılı bir şekilde büyüğünün ensesindeki saçlarla hafif hafif oynarken derin düşüncelere dalmıştı küçük olan. Gelecekte gerçek bir aile olup, iyi bir baba olmak çok isterdi fakat hepsi şu an imkansız gibi gelmişti gözüne.
"Evlatlık edinebiliriz Jungkook. Aile olmak imkansız değil." Mavili aklını okumuşçasına konuşurken elini biraz daha yukarı çıkarıp saçlarının içine daldırdı parmaklarını bu sefer. Bu yaptıkları Yoongi'yi mayıştırmaya yetmişti ama şimdi, uyuyamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blogger//YoonKook Texting ✓
Fanfic11/06/2017 Blogger & Kookie 'Yazarın bütün tecrübesizliğini içinde bulundurur:(