3-''Savaş''

23 3 1
                                    

Üzerimde Nil'den aldığım hırka, solumda boş bakışlarla araba kullanan Uzay ve arkamda sesini kısmaya tenezzül etmediği telefonuyla oturan Nesli varken belki de kendimi iyi hissetmem gerekirdi. Sonuçta en yakın arkadaşlarım yanımdaydı ve pencereyi parçalarcasına düşen yağmur damlaları altında hiç de kötü sayılmayacak bir arabadaydım. Eve gidiyordum, her günkü gibi tabi birkaç ufak değişiklikle:


Öncelikle artık haftada 4 kez gitmek zorunda olduğum bir takımım yoktu. Antrenmanı ekmek istediğinde Cansu'yu zorla getirmek zorunda değildim. Ertan Girişim gibi sonradan görme bir insana selam vermek zorunda da değildim. Tabi Nermin hocanın 'sen kaptansın' la başlayan davranışlarıma dikkat etmem konusundaki nasihatleri de artık yoktu. Tabi bütün bu eksi görünümlü artıların yanında yaklaşık 4 yıldır top sürdüğüm takımımdan olmuştum. Girişim Spor Kulübü yaşadığımız yer olan Pusu'nun en iyi kulüpleri arasındaydı ve ben sırf orada oynayabileyim diye çok çalışmıştım. Girişim bana babam gibi biri olma konusunda yardımcı oluyordu çünkü basketbol konusunda ilerliyordum.


Kafam cama yaslı vaziyette gözümden bir damla daha süzüldüğünde benim için durma vaktiydi, haksızlığa uğradığımı düşünüyordum ve haklılığımı kanıtlamanın tek yolu bana göre intikamdı. Henüz bir planım yoktu ama Ertan Girişim'den de sevgili (!) koçumuzdan da intikamım fena olacaktı. Aptalca bir bahaneyle bana yol vermeleri ellerimin sinirden titremesine neden oluyor ve kafamdaki soruyu cevaplayamıyordum:


'Neden?'


Bir de arabayı üzerime süren bir adam vardı. Kim bilir onun derdi neydi de yolu üzerindeki koskoca beni görmemeyi tercih etmişti.


''Çıldırıyorum, evet bu sefer kesin yüzde yüz bir biçimde çıldırıyorum.''


Her zamanki çıldırıyorum seansına başlayan Neslihan beni olmasa da Uzay'ı keyiflendirmiş olacak ki dikiz aynasından Nesli'ye bakarak sessiz sessiz gülüyordu.


''Hayırdır yine neye çıldırıyorsun? Yine mi kilo aldın?''


Evet belki beni neşelendirmezdi ama Nes'i daha da çıldırtacağı kesindi. Hassas nokta 1:


Kilo


''Gerizekalı hadi diyelim ben kilo aldım sen de zayıfladın. Bütün kaybın beyninden!''

Uzay buna karşılık pis pis güldüğünde yanağının tek tarafında olan gamzesine baktım. Sahi diğer tarafında niye yoktu?

''En azından kaybedecek bir beynim var öyle değil mi Nesli?''

Evet ortalık kızışıyordu, dudaklarımın kendiliğinden kıvrıldığını hissedebiliyordum. Moral bozukluğunun benim için çaresi bu ikisiydi işte. Kendimi bildim bileli tanıdığım bu iki insan: Uzay ve Nesli. Aslında eskiden moralimi düzeltebilen tek kişi babamdı. Çok eskiden...

''Şimdi de sinir krizi geçireceğim ama uğraşma benle Uzay.''

Uzay yine güldü. ''Hadi ama Neslihan, eğleniyoruz şurada değil mi Peri?''

İçimden evet dedim ben de çok eğleniyorum çünkü kulüpten atıldım ve çok mutluyum (!)

''Ya evet.''

Gülümsemeye çalıştım ama eminim ki başarısızdım. Nesli, sonunda söylemeye karar vermiş olacak ki önce kendi sorununu ardından benim için sorun olacak şeyi anlattı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PERİ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin