... ''Peri!!'' Adımlarım boş okul koridorunda yankılanırken acelesiz arkama döndüğümde mahcup olmasını istiyordum. Madem canımı yakmış, kalbimi kırmıştı en azından farkında olmalıydı. Yüzümün her zamankinin aksine düşük olduğunu biliyordum ve göğsümde hissettiğim baskı ne olursa olsun azalmıyordu. Kırık sesimle ''Ne istiyorsun?'' diye sorduğumda dağınık sarı saçlarından elini geçirdiğinde kolundaki dövmeye gözüm takılsa da siyah ayakkabılarına bakmamak için üstün çaba sarf ediyordum. Beni kıran oyken neden utanan bendim ki? Aramızdaki boy farkı yüzünden ona aşağıdan bakmam bile saçma bir şekilde kalbimi kırarken kolumu tuttu. ''Nereye gidiyordun?'' Yeşil ve mavinin eşsiz karışımı olan gözlerinde hala kaybolmak istediğim için kendimden bir kez daha nefret ettiğimde kolumu çekmeye çalıştım. ''Seni ilgilendirmeyen birine!!'' Bir adım gerilemeye çalışan cılız bedenim onun kaslı kollarının kurbanı olarak beni çekmesiyle burunlarımız çarpışmıştı. Kolumu sıkan eli kuvvetini daha da arttırdığından dudaklarımdan dökülen inleme burnundan soluyan Savaş'ı daha da kızdırmıştı. ''Peri,'' dedi dişlerinin arasından.. Ben bir de bundan özür bekliyordum değil mi? ''Seninle ilgili her detay beni ilgilendirir.!!!'' Sözleri iki gün önce beni havaya uçurmaya yetecekken buruk bir ifadeyle gülümsedim. ''Bırak Savaş.'' Cevap vermeden diğer elini belime getirdiğinde vakit kaybetmeden bedenlerimizi bir kez daha birbirine çarpmasını sağlamıştı. Belki yine kalbimi kıracaktı belki gözyaşlarım onun yüzünden tekrar akacaktı. Ben ona kırgın değildim ki! Ben ona paramparçaydım.