2.bölüm

3.2K 359 174
                                    

-Gecelerim o sabah sona erdi

Min Yoongi toplantıya gelmedi.

Yayınevinin yanındaki fırıncının tentesine sığınmış, sağanak yağmurdan mümkün olduğunca korunmaya çalışırken Julian'dan benim için araba çağırtmasını istemiştim. Saat gece yarısını geçiyordu ve Bayan Orkide'nin uyumak için eve gelişimi beklediğini bildiğimden, bir an önce gitmek istiyordum.

Şimşek çakıp gökyüzü bir anlığına gündüz gibi aydınlandığında, olduğum yerde istemsizce titredim.

"Korktun mu yoksa?" diye sordu aniden, sağ tarafımdan bir ses. Burnunun ucuna dökülen siyah saçları ve dudaklarının arasında tuttuğu ince sigarasıyla öylece dikiliyor, benden tarafa bile bakmıyordu. Cevap vermek için ağzımı açtığım anda devam etti. "Şimşekten değil, yağmurdan bahsediyorum. Tentenin altında kedi gibi büzüşmüşsün, bir damlasına bile temas etmek istemiyor gibisin."

Bir elinde evrak çantası, öbüründe tekerlekli valizinin çekeceği vardı ve sorusuna cevap beklermiş gibi durmadığından "Nereye gideceksiniz?" diye sordum. Büyük ihtimalle evini terk etmek zorunda kalmıştı ve kalacak yeri de yok gibiydi.

Annem öldüğünden beri mahzenin arkasındaki gizli odada kimseyi ağırlamamıştık ama şimdi bunun zamanı gelmiş gibi görünüyordu.

"Westfield'da yanında bir süre saklanabileceğim birileri var. Moskova'ya gidinceye kadar bana yardımcı olacaklarını umuyorum." Sigarasını yere atıp kalın tabanlı botunun ucuyla ezdi.

Görünüşü kesinlikle çok farklıydı ve Rusya'ya gitmekten bahsediyordu. Acaba orada daha önce bir süre yaşamıştı ve tuhaf giyiminin sebebi de bu muydu?

Yolun başından yağmur sularını iki yana sıçratarak gelen arabayı gördüğümde, kendimi bile şaşırtacak şekilde "İsterseniz bu gece sizi misafir edebilirim." Dedim. "Hava yağmurlu ve sizi Westfield'a bırakacak birini bulmamız da oldukça zor."

İşte yüzünde yine toplantı boyunca beni rahatsız eden o gülüş belirmişti. Yusyuvarlak irisleri siyah tutamlarının arasından benimkilere baktı. "Bundan çok memnun olurum, sevgili Jungkook."

***

Yoongi'nin saklandığı odanın pencerelerine alelade ahşap parçaları çakılmıştı ve gece boyunca yağmur yağdığından, nemli tahtanın arasından içeri nadiren giren hava rutubetli odayı hiç de açmıyordu.

Ocağın önündeki ızgaraların karşısında diz çökmüş, sevgilisinden gelen mektupların kıvrılarak yanışını izlerken etrafını simsiyah dumana boğan sigarasını içiyordu. Hırçın sevgilisinin sandığının aksine, mektupların gelmesini sabırsızlıkla bekleyip, geldiğinde eli ayağına dolaşarak okuyordu. Hoseok'un da sabrının bir sınırı olduğunun farkındaydı ve her seferinde, ya bu onun son mektubuysa, diye düşünüyordu. Gelecek haftayı mektubunu bekleyerek geçirmek işkenceydi.

Ama her ne kadar, ondan gelen her şeyi sonsuza kadar saklamak istese de, onların bulunmasını göze alamazdı. Hakkında idam kararı çıkan bir yazarın Moskova'dan birileriyle mektuplaşması, zaten yakalanırsa çıkacağı mahkemenin karşısında şüpheli duruma düşmesine sebep olacaktı. Bu kişinin, bu adamın, sevgilisi olması da işleri sadece daha kötü yapardı.

Beni bulabilirsiniz, diye düşünüyordu bitirdiği sigarasını ocağa, mektupların üzerine atarken. Ama onu asla bulamayacaksınız.

***

Bayan Orkide, bana kapıyı endişeli ve uykusuz yüzüyle açtı. Üzerinde basma çiçekli bol bir gecelik vardı ve günlük işlerini yaparken topuz haline getirdiği saçları dağılmıştı.

Bury My Heart | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin