⚪Bölüm 1⚪

198 30 85
                                    

Bir son var içimde, başlamadan sonlanan.

Bir ağrı çöreklenirken başıma kulaklarıma patlama sesi doldu . Bir patlama sesi daha işittiğimde irkildim. Tam anlamıyla kendime geldiğimde seslerin havai fişeğe ait olduğunu anladım. Yatağımda doğrulup hava fişek seslerinin kulağıma misafir olmalarına izin verdim. Lanet olsun! Nasıl uyuya kaldım? Bugün yılbaşıydı. Arkadaşlarıma bu gece için söz vermiştim. Söylenmeyi bir kenara atıp gardırobumdan elime geçirdiğim siyah takımı yatağa koydum. Banyoya gidip duşumu aldıktan sonra kıyafetlerimi giyip kasvetli odama son kez bakıp kapıyı ardımdan kapadım.

Telefonumun ekran kilidini açtığımda gözüm ekrandaki 12 cevapsız aramaya kaydı. Saatin 00.40 olduğunu da fark ettikten sonra yaklaşık bir buçuk saat geçikmiştim. Beni öldürmeseler iyiydi.
Seri adımlarla cafeye vardım. Ortamın gotikliği göz alıcıydı. Bizimkileri bulmak için etrafa göz attığımda bana bakan sinirli gözleri fark etmemle yanlarına vardım.

"Selam millet!" Diyerek kendime sandalye çektim.

"Beyefendiye bakın ya. Şu rahat tavırlara. Gelde sinir olma!"

"Ne yapayım Selin? Olan olmuş. Uyuya kalmışım."

Herkes bir anda oflayıp önüne dönünce ben de bir sigara yaktım. Bu sırada Ali, garsondan içecek istiyordu.

"Bruce, gözlerin kızarmış, " dedi Ceyda.

"Ah evet, bir süredir gördüğüm rüyalardan dolayı uyku sorunları yaşıyorum."

"Ne tür rüyalar bunlar?"

"Garip rüyalar."

Ceydanın sorusunu geçiştirmiştim.
Aslında gördüğüm rüyalar garipliğinde üstündeydi sanki geçmişte yaşadığım olayları tekrar tekrar yaşıyordum ama bir izleyici olarak rüyada olduğumun bilincinde olsamda hiçbir şeye müdahale edemiyordum. Gözlerimin önüne bir set çekilmişti aniden. Hızlı hızlı fotoğraf karaleri geçerken o fotoğraflardan gelen sesler doldurdu kulağımı. Mehmet abinin cansız bedeni yatıyordu karede ve silah sesleri...

" Bruce. Bruce!"

Düşüncelere yelken açtığım sırada
Ali'nin sesi ile dikkatimi ona verdim.

"Efendim Ali?"

"Aşık mısın be oğlum? Bu ne dalgınlık?"
Hemen eline koz geçen Ceyda illa bulaşacaktı bana.

"Aa, Bruce aşık olmuş. Kimmiş bu şansız kız?

" Bugün yine çok komiksin Ceyda. "
Ceyda kızıl saçlarını savururken görüş açıma elinde kolaları ile bize doğru gelen garson girdi. Garson servisini yaparken bir anda üzerime kolayı döktü. Üst üste özür dilemelerinin ardından başımı kaldırıp garson kıza baktım kızın yüzü tanıdık gelmişti fakat nereden gördüğümü çıkartamadım sorun olmadığını dile getirdim ve Selin'den ıslak mendil aldım.

Bir süre muhabbet ettikten sonra cafenin ön taraflarından bağrışma sesleri gelmeye başladı. Ali ile gözlerimiz kesiştiğinde masadan hemen kalkıp sesin geldiği yere gittik.
Kafenin sahibi Mehmet abi biri ile kavgaya tutuşmuştu. Hemen araya girip ayırdık. Mehmet abiyi sakinleştirdikten sonra diğer iri yapılı adama kafeden çıkması için rica ettik. Ricamız işe yarar mıydı? Orası meçhul.
Ali mehmet abinin yanında oturup sakin olmasını söylerken bende su getirmeye gittim bir bardak su ile geri dönerken
diğer adamın dev cüssesi ile kapıda öylece durduğunu fark ettim. Müşteri gelse kapıdan geçemezdi.
Bu durumdan huylanmıştım. Arkamı dönüp masaya yol aldığım sırada silahın patlama sesi ile gözlerim irileşti. Tam karşımda! Mehmet abinin yere serili bedeni yatıyordu. Seri bir şekilde ardıma baktığımda az önce iri cüsseli adamın hızlıca kaçtığını gördüm. Adamı takip edemezdim çünkü Mehmet abi vurulmuştu.
Hemen Ali'nin yanına koşup bir şeyi olup olmadığını kontrol ettim.
Ve gözüm görmek istemediği o kareye odaklanmıştı. Mehmet abi cansız bir şekilde yatıyordu
Silah sesi kulaklarımda bir çınlama izi bırakmıştı. Aliye dönüp baktığımda bana seslendiğini fark ettim.
Ama söylediklerini anlamıyordum
Derin bir nefes alıp odaklanmaya çalıştım
Söylediği şeyi anlamıştım.
''Bruce adam kaçtı! ''
Kafamı çevirip çıkışa doğru baktım. Görüş açımdan uzaklaşmıştı bile
Katil kaçmıştı. Kulaklarıma bu kez çığlık sesi misafir oldu. Aşinası olduğum bu ses Selin'e aitti. İçimdeki korku artarken Ceyda Ali'nin bacağındaki kanı gösterdi.

"Ben bu adamı yakalarsam.... "
"Bruce kes şunu da gel yardım et," diye bağırdı Ceyda.
Ali ayağa kalkmaya çalıştı ama dengesini kaybetti.
Ceyda Ali'yi sarıp koltuğa uzanmasına yardımcı oldu.
Hemen telefonu çıkarıp ambulansı aradım. Ali'nin pantolonunu sıyırıp baktığımda kurşunun bacağını sıyırdığını gördüm.
Çok geçmeden polis ve ambulans görevlileri geldi. Ali ve Mehmet abiyi ambulans ile götürürken bizim ifademizi aldılar. Yaklaşık bir saat sonra karakoldan ayrılıp hastaneye gitmek için taksiye bindik.
Düşünce bulutumdan aforoz edilmiş gibiydim.
Hiçbirşey düşünemiyordum. Selin ise ağlamaya devam ediyordu.
''Selin yapma böyle hastaneye vardığımızda Ali seni böyle görürse
nasıl güçlü kalsın? Sen güçlü ol ki oda senden güç alsın. ''
Selin hiçbirşey söylemeden gözyaşlarını sildi. İlk Ceyda'nın ifadesi alındığından erkenden hastaneye gitmişti.
Hastaneye vardığımız gibi acil bölümüne gittik. Ama Aliyi orda bulamadık. Telefonu çıkarıp Ceyda'yı aradım.

"Selin endişelenme, tedavisi yapılmış ve bir odaya almışlar. Az önce Ceyda ile konuştum. Sakinleş biraz."

Ali'nin yanına çıktığımızda Ceyda uyuyakalmıştı.

"Oğlum lan ne korkuttun bizi Bir şeyin var mı? "

"İyiyim, yakalandı mı o şerefsiz?"

Selin hemen Ali'nin yanına kıvrıldı.

"Henüz bir şey yok. Haber bekliyoruz. Şu Selin'e kız. Yolda salya sümük ağladı."

"Fındığım," diyerek sarıldı Ali Selin'e.
İkisinin romantik sahnesine karşı yüzümü buruşturdum. Yapımın dışında şeylerdi. Kendimi bir kıza fındığım derken düşünemiyordum. Fındığım ne!

Güneş doğmak üzereyken Ali'nin aileside gelmişti.
Ali'nin annesi Ayça Hanım hemen odaya girip Ali'yi gördü.
Babası da dışarda olayı bizden dinledi.
Ceyda ve Selin'i dinlenmesi için ikna etmiştim. Onlar evlerine döndü Ali de uyumuştu. Ali'nin baş ucundaki koltuğa oturup düşünmeye başladım.
Nasıl olacakları görmüştüm?
Tanrı bana müdahale etmem için bir fırsatmı vermişti?
Geleceği mi görmüştüm?
Bundan birine bahsedebilir miydim?
Hem bahsetsem ne olacaktı?
Bana inanırlarsa deney faresi.
İnanmazlarsa deli yapacaklardı.
Belki de gerçekten delirmiştim.
Düşüncelerimden sıyrılıp kulaklığımı taktım ve bir şarkı açtım.
Düet yaparmışcasına içimden şarkıyı mırıldanıyordum.
Gözlerim ağırlaşmıştı ve ben taşıyamıyordum.
Uykuya dalmak üzeriyken omzuma dokunan el ile irkildim.
Elin sahibi Ali'nin babası Mert abiydi.
''Çok yorgun görünüyorsun eve gidip dinlen biraz.''
''Hayır abi ben iyiyim.''
İyiyim desem de gözlerim beni ele veriyor olacak ki dinlenmemi söyledi.

''Kendini yıpratmanın anlamı yok evlat, git dinlen ben Ali'ye bakarım. ''

Söyleyecek söz yoktu. Bir taksi çağırıp evime gittim.
Fazlaca yorgundum. Kıyafetlerime bulaşan kanı fark edip kirlilerin içine attım. Rahatlatıcı bir duşun ardından dolabımdan rahat bir şey çıkarıp giydim. Laptopu alıp yatağa uzandım.
Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya platformunda 2 tag altındaki tüm paylaşımlara baktım.
#ZAMANDA YOLCULUK
#GELECEĞİ GÖRMEK
Hepsi bana bilim kurgu filminden alıntı gibi gelmişti. Anomin bir hesap ile bloğumda tag açtım.
#ZAMANBÜKÜCÜ
Laptop ile birlikte gözlerimide serbest bırakmıştım.
Yeni günde güzel şeyler olması umuduyla.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZAMAN BÜKÜCÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin