~Bölüm 13~

58 7 0
                                    

Soo-Yun'un dudagima kondurdugu o küçük buse ile bütün yapbozlar yerini bulmuş,eski Hwe-Young olmuş ve sevdiğim adamı hatirlamistim.Ama bunu Soo-Yun'a daha söyleyemeden acalesi olduğu için hemen arkasını dönüp gitmisti.Koşuyordu ve giderek aramizdaki mesafe aciliyorudu.Ona söyleyemememi firsat bulup Soo-Yun'a sürpriz yapmaya karar verdim.3 yada 4 gün sonra döneceklerdi.Bende ona döndüğü aksam sürpriz yapacaktım.Çok heyecanliydim.Döneceği günü iple çekiyordum. Döneceğini biliyordum çünkü bana söz vermişti. Ama yinede endişeliydim.Ona birşey olmaması için dua ediyordum.Onun yanındayken su gibi akan 1 dakika o yokken 1 yıl gibi geçiyordu.
-3 gün sonra-
Sabah uyandığım gibi hazırlanıp birşeyler yedim ve hızlıca işlerimi bitirip mutfağa geçtim. Bugün Soo-Yun gelecekti ve ona mükemmel bir sofra hazırlayıp herşeyi hatırladığımı
soyleyecektim. Akşam saatlerine doğru sofrayı tamamen hazırladım ve biraz makyaj yapıp güzelce giyindim. Artık tek yapmam gereken Soo-Yun'un gelmesini beklemekti. 30-35 dakika sonra bir helikopterin geldiğini gördüm ve hemen Doktor Song'un yanına koştum. Doktor Song'a heyecanla "Soo-Yun'u görünce onu mutfakta beklediğimi söyler misin?"dedim. Gülümsedi ve tamam anlamında el işareti yaptı. Hızlıca mutfağa gittim ve beklemeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra arkamdan ayak sesleri duyunca heyecanla hızlı bir şekilde arkamı döndüm ve başka bir asker gördüm. Biraz hayal kırıklıyla "Aa sen miydin? Soo-Yun'u bekliyordum da. O nerede? Geliyor mu?"diye sordum. Hiç cevap vermeden bana doğru yaklaştı ve gözleri dolu bir şekilde "Üzgünüm"dedi cebinden çıkardığı zarfı bana uzatırken. Zarfı alınca hızlıca odadan çıktı. Zarfın arkasında Soo-Yun'dan Yıldız Güzeli Hwe-Young'a yazıyordu. Sandalyeye yavaşça oturdum ve zarfı açmaya başladım. Merakla ve endişeyle okumaya başladım. Mektupta "Üzgünüm sevgilim ama bu mektubu okuyorsan sözümü tutamamışım demektir. Yani yanına geri dönememişim demektir."yazıyordu. Daha devamını okumadan hızlıca kalktım ve dışarı çıktım. Bana mektubu veren askerin yanına hızlıca gittim. Gözümden akan yaşı sildim ve titrek sesimle "Neler oluyor? SOO-YUN NEREDE?"dedim. Son cümleyi bağırarak söylemiştim. Asker ciddi bir tavırla olmaya çalışarak "Üzgünüm ama Komutan Soo-Yun'u görev sırasında kaybettik. Başımız sağolsun."dedi ve ilerlemeye başladı. Kısık bir sesle "Söz vermişti"dedim ve daha siddetli ağlamaya başladım. Olduğum yerde dizlerimin üzerine oturdum ve ağlamaya devam ettim. Hem ağlıyor, hem yere yumruk atıyor, hem de "Söz vermistin, beni asla birakmayacaktin, yalan söyledin. Sana ikinci bir şans vermemeliydim."diye bağırıyordum. Bir türlü beni bıraktığına inanamıyordum...

İkinci Şans (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin