[i will escape with her, show her all my skin]

368 17 24
                                    

"Jacelyn Walters&Cordelia Nathenson"

+ + + + +

Burun deliklerini dolduran kokular onu sarhoş ediyor gibi hissediyordu. Nar çiçeği renginin gözleri aldığı elbisesiyle kendisini kokulara kaptırdığı çiçeklerine aşık kadın, dudaklarındaki gülümsemeye engel olamıyordu.

Pileli eteği diz altı olsa da elbisesinin güzel modeli, muazzam fiziğine oturuyordu ve eteğini oldukça güzel gösteriyordu. Üst kısmı oturan elbisenin askılı boynunu sararak açıkta kalan sırtına uçlarını sarkıtıyordu. Sarı kahve tutamların karıştığı kadının başındaki şapka ise nar çiçeği rengine uyum sağlayan saman rengindeydi.

Gülümsüyordu çiçeklere aşık kadın, elinde tuttuğu makası ile nazikçe dalları buduyordu, eteğini hafifçe kaldıran esintinin bacaklarını kavurduğunu hissederken, evinin arka bahçesinde geçirdiği saatler için çok mutluydu. Naif ellerinde şekillerini kazanan dalların ucundaki renkli taç yapraklar ise, bu aşktan paylarına düşeni alırken adeta bir güneş gibi açıyorlardı. Kokularını kadına saçarken polenlerini çevrelerine dağıtıyorlardı ve Cordelia Nathenson çiçeklerin her şeyine sevgi besleyen bir kadındı.

Derince aldığı nefes, burnunun deliklerine ilişen kokunun yoğunluğunu arttırdı. Bu onun başını döndürmüş ve mutluluğunun aklından başını almasına yetecek kadar çoğalmasını sağladı. Şapkasının yüzüne düşürdüğü gölgesi altında gözlerini kapatırken, parlatıcının hafifçe sürüldüğü dudaklarındaki görülmeye değer tebessüm, genişledi.

Doğruldu ve kafasını kaldırarak tepede bütün ışığını dünyaya gönderen güneşe yüzünü döndü. Işıkların tenine hücum ettiğini hissediyordu. Her bir ışık demeti, derisindeki hücrelere nüfuz ediyor ve derisinin altına dahi işlerken içinin her daim kalbine hükmetmesini istediği bir huzurla dolduğunu hissedebiliyordu.

Elinde tuttuğu makası düşürmek üzereyken, aniden parmakları üzerine kapanan parmaklar bunu engelledi.

Bir anda yerinde zıplayarak aldığı nefes, tebessümün korkunun varlığıyla silindiği dudaklarının arasından kaçıverdi. Gözlerini irice açıp o masmavi gözleriyle elini tutan kişiye bakmak için kafasını çevirdi Cordelia.

Gözaltlarının gölgelerle dolduğu, kendisiyle aynı tondaki mavileri paylaşan kuzguni siyah saçlarıyla yüz hatlarının çevrelendiği kadın, ışıldayan duyguların doldurduğu bakışlarıyla onu karşıladı. Gülüyordu Jacelyn, dolgun ve her zamankinin aksine kendi rengindeki dudakları büyük bir gülümseyişi ağırlıyordu.

Kendisine bakarken diğer kolunu nar çiçeği elbisesinin tamamiyle sardığı beline doladı. Jacelyn'nin burnunun ucu, Cordelia'nın heyecandan sızlayan burnuna değdiğinde Cordelia'nın bedenini saran ürperti içindeki mutluluğu katlamıştı. Aynı zamanda karnına krampların girmesini sağlamıştı.

Aralarındaki mesafe, nefeslerini dudakları üzerinde hissetmek için yeterince kısa bir mesafeydi.

"Korkuttuysam özür dilerim, güzelim."

Jacelyn, sevgilisine her daim böyle seslenirdi. Dudaklarından dökülen bu kelimeyi başka birine daha söylediğini duyamazdınız çünkü Cordelia Jacelyn için paha biçilemez bir değere sahipti. Kalbinin en güzel ve Cordelia'nın sevgisiyle büyüttüğü çiçeklerinin köşesini ayırdığı sevgilisine ışıltılı gözleriyle bakıyorken, Cordelia kıkırdadı. Muazzam sesinin canlandırdığı bu kıkırtılar, Jacelyn'nin kalbinde hazır bekleyen heyecanı körüklemek için yeterdi, hatta artardı bile.

Cordelia kafasını eğerek bir kez daha kıkırdadığında rüzgarın etkisiyle Jacelyn'nin yüzüne saçılan saçları arasından alnını onun yanağına yasladı. Jacelyn saçlarından yayılan kokular ile büyüleniyorken yanağında hissettiği baskı ile bir an için bayılacağını düşündü. Geçirdikleri saniyeler, gerçekten görebilecekleri bir rüyadan daha güzel ve özeldi.

Cordelia'nın elindeki makası alarak çimlerin arasına attığında dudaklarını araladı. Kafasını hafifçe sola yatırırken kendisine utangaç şekilde bakan Cordelia'nın gözlerine sabitledi aşkla bakan gözlerini.

"Hayır, korkutmadın." diye fısıldadı Cordelia ve ellerini Jacelyn'nin yanaklarına yerleştirdi. "Sadece birazcık beklenmedik oldu diyelim."

Jacelyn sırıtarak ona bakmayı sürdürüyorken yanaklarını saran ellerin sıcaklığı içerisinde kaybolabileceğini hissetti. Burnunu bir kez daha Cordelia'nın burnuna sürttüğünde gözlerini kapattı. "Seni özledim, güzelim..." boynuna doğru fısıldayarak söylediği sözler karşısında Cordelia kaşlarını hafifçe kaldırdı.

Başparmağıyla Jacelyn'nin elmacık kemiğini okşuyorken Jacelyn'nin uzun zamandır sadece ailesinin triplerini çekmemek adına nasıl üç dört ülke arasında mekik dokuduğunu anımsadı. Her ne kadar anlayışla karşılıyor olsa da aynı durumun Jacelyn'in için geçerli olduğunu söylemek zordu. Geçirdiği sinir krizlerinin sonunda Cordelia eklem yerlerini sararken bir yandan onu sakinleştiriyor, en sonunda ise Jacelyn kucağında uyuyakalıyordu.

Cordelia ona yüzüne eğilirken dudağının kenarına Jacelyn'nin hasretinden yandığı öpücüğünü kondurdu. "Ben de seni özledim hayatım..." etkileyici fısıltısıyla karşılık verirken elleri arasındaki narin yüze baktı.

İkisi de birbirine bakarken düşünceleri beyinlerinin kıvrımlarında damarlarını döven heyecandan paylarını alarak dolanıyordu, ikisi de bu anın içerisinde kilitlenip sonsuza dek bunun tadını çıkarmak istiyordu. Dış dünyadan soyutlandıkları anın içerisinde düşüncelerinin sesleri belki bunu bozuyor gibi gelebilirdi ancak ikisi de o an bakışmalarındaki anlamların büyüsünün etkisiyle kendilerini kaptırmışlardı. Bacaklarına değen çiçeklerin kaşındırıcılığının ve esen rüzgarın tatlı dokunuşlarının farkında değillerdi.

Jacelyn ona yaklaştı ve dudaklarını şeftali kokusunun buram buram hissedildiği o dolgun dudaklara sürttü. Bu sürtünme ikisinin kalbinde heyecanlarını doruğa çıkaran kıvılcımı çakarken Jacelyn, Cordelia'nın beline doladığı kollarını sıkılaştırdı. Bedenleri birbirine tamamiyle yaslıyken, ikisi de kalbinin atışlarını kulaklarında duyuyordu.

Dudakları bu sürtünmenin ardından gelen aşırı heyecanla ürperip titredi. Jacelyn bunun ardından gözlerini kapattı ve Cordelia'nın şeftalinin tadını ağzına yayan dudaklarına bıraktı kendisini.

Şefkat ve sevgiyle öpüşmeye başladılar, birbirine değen ve hızlanan nefeslerinin ritmini çarpışlarıyla belli eden kalplerinin sesleri, kulaklarını uğuldatıyorken dudakları ahenk içerisinde hareket etti. Büyüsünün çevrelerini sarıp dış dünyayı görünmez yapan anlar içerisinde doyasıya dudaklarının tatlarını alıyorlar ve birbirlerine öpücükler bırakıyorlardı.

Nefesleri kesilene kadar öpüştüler. Heyecana kapılarak Cordelia'yı daha çok kendisine bastıran Jacelyn dudaklarını çekti ve çiçeklerinin kokusuyla karışmış eşsiz parfümün kokusunu içine çektiği boynuna bir öpücük kondurdu.

İkisi de özlemlerini öpücüklerinde saklı duygularla gideriyordu.

+ + + + +

fuckingmischief ile günlerce geçirdiğimi feelsin sonucunda böylesine bir drabble ortaya çıktı, açıkçası yazarken bir ara ben de bayılacak oldum ama sonunda bitirdim ve yayınladım. Kısa oldu ama bence kitaptaki en fluff ve duygu yüklü drabble da bu oldu bence.

Ve bunların hepsinin sorumlusu ise fuckingmischief. Her şeyi o başlattı. Bana o son resmi atmamalıydın adamım. Şimdi git köşede kalp krizini geçir.

smoke and mirrors [one-shots]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin