Yeni kurgumla size merhaba diyorum, öncelikle bu kurguyu dün gördüğüm rüyadan çıkardım öyle çok üstüne düşünmedim yani ama bence güzel oldu umarım beğenirsiniz.
✩✩✩✩
Prens elini zarifçe önündeki Prensese uzattı, Prenses birkaç saniyelik duraksamadan sonra prensin uzattığı eli tuttu ve onunla birlikte yürümeye başladı. İkisi de elleri birleşik bir şekilde sessizce bahçe boyunca yürüyorlardı.
"Prensesim," dedi Prens ve kızı kendine doğru çevirip gözlerine baktı. Prenses ne yapacağını bilmeyerek karşılık verdi Prense. "Prensim?" Prensin ağzının kenarı hafifçe yukarı kalktı ve güzel bir gülümseme bahşetti.
"Seni gökyüzündeki yıldızların geceyi sevdiği kadar çok seviyorum." Dedi. Prensesin kalbi o kadar hızlı atıyordu ki Prens duyacak diye ödü kopuyordu. "Seni ayın güneşi sevdiği kadar çok seviyorum." Dedi eski bir efsaneye değinerek. Prens yavaş hareketlerle Prensese yaklaştı ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Aşkları mühürlenmişti artık sonsuza kadar birbirlerinindiler.
Okuduğum kitabı sinirle kapatıp bir yere fırlattım. Ben kitabın sonuna kadar Prensin hizmetçi kızla olacağını düşünürken yazar yine bir hainlik yapmış ve beni şaşırtmıştı. Telefonumdan yükselen şarkıyla ufak bir küfür mırıldandım ve alarmı kapattım. Saatlerdir kitap okuyordum ve neredeyse vardiyamı kaçıracaktım. Üzerimdeki pijamaları çıkardıktan sonra koyu bir kot pantolon ve gri bir tişörtü üzerime geçirip saçlarımı yukarıdan topuz yaptım. Telefonumu ve cüzdanımı çantama attıktan sonra aynada son kez kendime baktım. Kahverengi belime uzanan saçlarım ve bembeyaz bir tenim vardı. Beni diğer kızlardan ayıran bir özelliğe sahip değildim, sıradandım işte.
Odadan çıktıktan sonra hızlı hızlı kapıya geldim ve ayakkabılarımı giyip çıktım. Ailem olmadığı için tek başıma küçük bir dairede yaşıyor ve geçinmek için küçük bir kafede geceleri çalışıyordum. Apartmandan çıktıktan sonra az ilerideki durağa giderek oturdum ve otobüsü beklemeye başladım. Çok sosyal bir insan değildim, genelde insanlarla uğraşmaktansa kitaplara sığınırdım. Birkaç tane arkadaşım olsa da hiçbiri yakınım değildi. Aradan on dakika geçmişti ki otobüs geldi ve bende kartı basarak binip en arkalardaki boş yerlerden birine oturdum. Kafe evime çok uzak olmadığından kısa sürede gelmiştik, otobüs durakta durduktan sonra hızlı adımlarla inerek karşı yola geçtim ve kafeye girdim. Güneş Kafe her zamanki gibi kendine has olarak kalabalıktı, müşterilerin çoğu daimi olduğundan birbirimizi tanıyorduk.
Bana selam veren birkaç kişiye selam verdikten sonra arka kısma geçtim hani şu kapısında 'personel harici giremez' yazan kapılar var ya işte oradan geçiliyordu. Eminim sizde o kısımda neler olduğunu merak ediyorsunuzdur. Gıcık bir insan olduğumdan size söylemeyeceğim geberin meraktan. Askılıkların olduğu kısma gidip önlüğüme aldım ve üzerime geçirerek arkadan bağladım. Mutfaktan geçerek kasanın oraya geldim ve Can'a selam verdim.
"Yine hangi karaktere sinirlendin de suratın asık?" dedi artık benim bu hallerime alışmıştı. "Neden erkekler hangi yüz yılda olurlarsa olsunlar çok seveni değil de daha güzel olanı tercih ederler ki?" dedim sinirle.
"Her erkek öyle değildir bazıları karşısındakinin dış kılıfından etkilenir bazılarıysa karakterinden." Dedi bilmiş bir şekilde. Gözlerimi devirdikten sonra hazırladığı siparişi alarak üzerinde yazan masaya götürdüm ve bıraktım. Ben böyleydim işte bir kitabı bitirdiğim zaman günlerce onun hakkında konuşur ve kafamı yorardım.
***
Saat 12 ye gelirken Kafedeki işim bitmiş ve durağa gelerek otobüs beklemeye başlamıştım bir yandan da okuduğum kitabı düşünüyordum. Prensin neden hizmetçi kızı görmediğini anlamıyordum mesela kız çirkin de değildi hâlbuki. Sadece soylu bir aileden gelmediği için ezilip duruyordu kızın o hallerini her okuduğumda kitaba girmek ve onların hepsini dövmek istiyordum. Diğer bir olaysa Prensin sürekli kızı küçük görmesi ve onun aşkıyla alay etmesiydi kızda atılma korkusuyla ses çıkaramıyordu tabii ki. Ah ben olacaktım o kızın yerinde Prense yapmadığımı bırakmazdım.
Aklıma gelen düşünceyle gülümsedim, keşke o kitapta olsaydım ve hizmetçi kıza yardım edebilseydim belki o zaman bu kadar mutsuz olmazdım.
Otobüs gelince düşüncelerimden sıyrıldım ve otobüse binerek cam kenarına geçtim. Kafamı cama dayayıp gözlerimi kapadım.
Genç kız başına geleceklerden habersiz hayallere dalmışken onun dileğini duymuştu bile peri. Madem istediği o kitapta olmaktı, istediğini yaşayacaktı. Peri sinsice gülümsedi ve elini şaklattı, işte o dakikadan sonra genç kızın hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dileğim Gerçek Oldu!
Teen FictionAnsızın düştü kitabın dünyasına Gece, bir yandan en büyük hayalini yaşarken bir yandan da yaşayacağı zorluklardan korkuyordu. Adı üstünde Gece'ydi o, içinde yıldızları ve ayı barındıran sonsuz karanlıktı. Girdiği dünya tek tek yıldızlarını koparaca...