Dönemin otobüsleri ağır ağır gidiyordu... Aslında yaşadığım şehir ile Şanlıurfa arasında çok fazla bir
mesafe de yoktu (Yaşadıkları şehrin saklı tutulmasını istedikleri için burada detay vermiyorum.)
Beş-altı saatlik bir yolculuğun ardından Şanlıurfa'ya varmıştık... Sömestır dönemiydi ve ortalığı kar
götürüyordu.
Karakeçi köyüne varabilmemiz zor gözüküyordu ve o geceyi Şanlıurfa'daki öğretmen evinde
geçirmemiz gerekecekti.
Merkezdeki öğretmen evine geçtik... Saat 2-3 sularıydı sabah erkenden yola çıkacağımız için
uyumaya başlamıştık.
Bizden başka kalan öğretmen ya da öğretmen yakını da yoktu... Aslında içerisi biraz terk edilmiş
gibiydi.
Sabah olmuştu , kahvaltı yapmak için kafeteryaya indik.
O sırada orta yaşlı bir esnaf vardı... Macun , kağıt helva gibi şeyler satıyordu.
"Hoşgeldiniz Şanlıurfa'ya" dedi.
"Hoşbulduk" dedim.
"Maşallah , çok gençsiniz... Talebe misiniz muallim mi ?" dedi.
"Öğretmenim bey amca." dedim.
Hangi okulda çalışacağımı sordu.
"Karakeçi köyü N***C***A*** Orta okulu" dedim
Yüzü düşmüştü.
"O köye daha önce gittin mi ?" diye sordu.
"Hayır bu ilk gidişim olacak" dedim...
"O köye gidişin olursa dönüşün olmaz evladım... O köyün bütün yolları yine o köye çıkar.O köyün halkı
kafirdir kafir... Gitme o köye , gerekirse bırak mesleğini ama gitme o köye" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cin Çıkmazı
HorrorAşağıdaki hikaye Öğretmen Fuat Erdağ ve eşi Füsun Erdağ'ın başından geçen olayları konu alacaktır. Kişilerin izni sonucu buraya ve belli sosyal ortamlarda yazıya geçilmesi için izin alınmıştır. "De ki ; Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden Allah'...