Ordaki çalılara doğru koşmaya yeltendim ama eşimi yolda yalnız bırakamazdım...
Kim var ulan orda diye bağırdım... Ses seda yoktu , kaçma sesi dahi gelmemişti ve gülüşmeler devam
ediyordu.
Füsun korkmuştu , elleri ayakları titriyordu.
Onu bir süre kucağımda ileri bir noktaya taşıdım... Çantadan bir penye çıkarıp alının sardım...
Daha sonra köyün girişine kadar konuşmadık... Sanırım ikimiz de korkmuştuk...
(Füsun hanım burada olanlar anlatılırken doktorların gözetiminde ayrı bir odada tutulmuştur.)
Köye girmiştik. Füsun halen kendinde değil gibiydi. Açıkçası az önce yaşanan taş atma olayı beni de
bayağı etkilemişti.
Köye giriş yaptık... Bütün dikkatimi köydeki evlere , sokaklara , meydanlara veriyordum.
Kalabalık sayılacak bir köy değildi..55-60 tane hane vardı.Bu hanelerin bir kısmı da anlatılan olaylar
yüzünden köyden göç etmişti zaten.
Köy meydanına gittik , daha öğlen olmamıştı...
"Daha iyi misin" diye Füsun'a sordum...
Cevap vermiyordu. Etrafa korkarak bakıyordu sadece. Alnından damlayan kan yerdeki karları
kırmızı hale getirmişti.
Köyde küçük bir muhtarlık vardı , köy kahvesinin yanında.
Zaten o dönemlerde köy kahveleri muhtarın emrinde olur , bir bakıma onun ofisi gibi olurdu.
Füsun ve ben oturup muhtarın gelmesini bekledik...
Aradan 1 saat geçmeden de muhtar S*** B*** (Rahmetli muhtar , ismi saklı tutulması istendi)
yanımıza gelmişti.
Güler yüzlü bir şekilde karşılanmıştık... Bize kalacağımız evin köyün en güzel konaklarından birisi
olduğunu. Okula bu sene katalitik soba , geniş sıralar gibi şeyler aldıklarını anlatıyordu... Merak edip
sordum.
"Buraya gelirken heralde kötü bir şakaya kurban gittik" diye
"Hayırdır öğretmen bey ne oldu ?" dedi.
Eşimin alnını gösterip
"Farketmediniz mi ? Bu yara köye 3-4 km uzaklıktaki patika yolda oldu... Çalılardan bir yerden taş
atıldı." dedim.
Muhtarın yüzü asılmıştı... "Demeyin yaa" diyerek ayağa kalktı.
"Hayırdır muhtar bey" diye sordum.
Füsun'a dönüp
"Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz" dedi.
Füsun ayağa kalktı , tam gidecekken
"Hayır , Füsun hanım burda kalsın.O da burada konuşulacakları duysun istiyorum." dedim.
Kötü şeylerin anlatılacağını bile bile hasta olan eşimi niye yanıma çağırdım inanın bir fikrim yok.
"Siz bilirsiniz" dedi muhtar...
"Bak öğretmen bey , bu köyle ilgili çok hikaye duymuşsunuzdur... Bu köye Karakeçi'li olandan başka
kimse gelmez , kimse uğramaz , bizim için de o köyün insanı kafirdir Allah onlara cezalarını veriyor
derler" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cin Çıkmazı
TerrorAşağıdaki hikaye Öğretmen Fuat Erdağ ve eşi Füsun Erdağ'ın başından geçen olayları konu alacaktır. Kişilerin izni sonucu buraya ve belli sosyal ortamlarda yazıya geçilmesi için izin alınmıştır. "De ki ; Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden Allah'...