Sessizliğin ağır bastığı ortamda doktor usulca yanıma oturdu.
Hafif kısık ve buruk sesiyle başladı sözlerine;
Michael, yaşadıklarını deden anlattı, bunlar kolay atlatılabilecek bir şey değil. Seni anlıyoruz. Bu yaşta olmaması gereken olmasını istemediğimiz durumlar dedi.
Deyim yerindeyse lafı geveliyordu ağzında...Meğer kişilik bölünmesi hastalığım varmış.(Hastalık ile ilgili detay hikayenin sonunda verilmiştir)
Büyükbabam yaklaştı ve elinde telefonum vardı ve bana gösterdi;
Bu fotoğrafa bak, senden ve iki köpeğin yanında başka kimse yok dedi. Konuşmasının devamında ise, o iki köpeği barınaktan sen almıştın ve kulübeye sen koymuştun dedi.Hala bir şey anlamamıştım daha çok anlamaya çalışmıyordum. Kişilik bölünmesi denen hastalık yaşanan acı, trajik olaylar , yalnızlıktan kaynaklanan bir hastalıkmış. Bu hastalık aslında olmayan birini kendi kafanda varmış gibi görmesi ve onunla yaşamasıymış. Yani aslında Sarah diye biri yokmuş.Onu ben kafamda kurmuşum. Hayatımda ki tek aşık olduğum kişi, yalnızlığımdan kurtulacağım kişi, beni bu karanlıktan kurtaracak kişi aslında yokmuş ben uydurmuşum kafamda...
Beni kurtaracak olan tek kişiyi de kaybettim. Aslında kaybetmek sayılmaz bu, çünkü o hiç olmamıştı.Olmayan birini nasıl kaybedeyim? Yaşamak artık iyice ağır gelmeye başlamıştı. Nefes almak çok zor geliyordu.Ben kendimi asla mutluluk kelimesi ile aynı cümlede kullanamayacağım sanırım.
Her acıyı kaldıran ben, mutluluğun uğramadığı yine ben...
Tamam bak mutluluk istemiyorum, ama acı da istemiyorum. Mutlu olmayayım ama acı da yaşamayayım artık. Kaldıramıyorum, yoruldum. Tükeniyorum diyecem artık bittim tükenemiyorum bile.Hiç olmayan biri için bu kadar üzülmeye değer mi? O hiç olmayan biri umudumdu.O hiç olmayan birine aşık olmuştum ben. O hiç olmayan biri benim insan olduğumu hatırlatmıştı. O hiç olmayan biri yaşamayı öğretmişti...
Ama şimdi her şey anlam kazanmaya başladı; Sarah'nın okulda kimseyle konuşmaması, benim gibi yalnız olması, ailesini kaybetmiş olması hatta tıpkı ben diyordum onun için oysa bilmiyordum onu kafamda kurduğumu...
Annem benim yerimde olsaydı acaba bunlara katlanabilir miydi? Yine de pes etme diyebilir miydi? Zaten anneme verdiğim söz için hala hayattayım.
Bilmiyorum anne, pes etmeyi istemiyorum ama karanlık içine çekiyor beni...Sanki evren vazgeçmem için elinden geleni yapıyormuş gibi.Sanki evrenin tüm sorunları bitmişe benimle uğraşıyormuş gibi.Ben öldükten sonra kiminle uğraşacaksın çok merak ediyorum...
Bu hayat benim için fazla karanlık. İnsan yığınının içinde yalnız kalmak nasıldır bizzat yaşadım. Herkes gülerken köşede sessizce oturmak tam gülmeye yeltenecekken aklına yaşadıklarının gelmesi nasıldır onu da yaşadım. Anne - Baba kokusu olmadan yaşamak nasıldır yaşadım ve hala yaşıyorum...
Onlar öldükten sonra anladım ki yeterince sarılamamışım onlara. Kokularını çekmemişim içime. Yeterince bakamamışsım gözlerinin içine. Onları bir saniye görmek için canımı verirdim. Kokularını kaybettim zamanla. Artık hissedemiyordum. Onlardan kalan bir kaç giysilerden kokularını içime çekmek istesem de yapadım. Zamanla onlar da kayboldu. Şimdi elimde onlara ait bir kaç cansız fotoğrafından ve anılardan başka bir şey yok.
Ölmek istiyorum ama sadece istemekle yetinebiliyorum.
Her aldığım nefes kalbime işliyor.
Kanıyorum, çürüyorum, hiç olmadığım kadar yorgunum.
Her şey bir an önce bitsin istiyorum, ama ben bitiyorum her geçen gün...
Victor Hugo'nun da dediği gibi;
En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar.'Kişilik bölünmesi, psikoloji alanında dissosiyatif kişilik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik hastalıkların temelinde stres, maddi ve manevi olgular, duygusal travmalar gibi etkenler yatmaktadır. Çaresiz bir duruma düşen kişiler, bir çıkış noktası bulmak için bunalımın içine girebiliyor ve kişilik sapmaları meydana gelebiliyor. Kişilik bölünmesi son yıllarda insanları etkileyen kişilik sorunları arasındadır. Kendini çevre, bellek, kimlik ve algı gibi duyumların dengesinin bozulmasıyla göstermektedir. Özellikle geçirilen travmalar rahatsızlığın oluşumunda etkilidir. Çocukluk döneminde yaşananlar da, kişilik bölünmesinin oluşmasını sağlamaktadır. Hastalarda bir kişilikten, diğer bir kişiliğe geçiş olarak nitelendirilen rahatsızlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asla Pes Etme !
Teen FictionAcı dolu bu hayatımda tutunduğum her dalı birer birer kaybediyorum ve her nefesimde biraz daha tükeniyorum. 17 yaşında yaşayabileceğim en ağır acıları yaşadım. Acılarım beni büyük bir adam edecek demişti annem oysa ben tükeniyorum yavaş yavaş... Ken...