İhtirasın Gölgesi

618 13 0
                                    

   Giriş

    Bilincim yerine gelirken, ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Bedenimin belli kısımları aşina olduğum bir sızıyla kasılıyordu. Nefes alırken zorlanıyordum.Kalp atışlarımın mekanik sesi arasında Begüm'ün sesini duyunca kendimi gözlerimi açmaya zorladım. Onun endişelenmesini istemiyordum.Bulanık görüntü gittikçe netleşirken Begüm'ün sarı saçları ve endişe dolu kahverengi gözlerini gördüm. Narin parmakları elimin üzerine kapandığında vücudumda kendini belli eden sızı ve öfke, yerini sakinliğe bıraktı.

"Hayatım," Kırılgan sesi kulaklarıma dolarken, dudaklarım istemsizce yukarı dogru kıvrıldı. "İyi misin?"

  Boğazımdaki kuruluk dışında kendimi iyi hissediyordum ama verilen serumlar beni sersemletmişti. O dövüşü kazanmak için tüm gücümü ortaya atmama rağmen o lanet olası Buğra beni yere sermişti. Begüm'ün ne kadar endişelendiğini yüzünden okuyabiliyordum. onu bu halde görmek istemiyorum. Beni uyarmıştı.

  Çiğli'nin yukarısında kalan eski bir fabrikanın temelinde yaptığımız bu maç, benim için çok önemliydi. Halil ağabeynin en büyük yatırımlarından biriydi ve ben onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Begüm'ün parmaklarından yayılan hafif baskıyı hissetmesem, şimdilik bir kenara bıraktığım öfkem tekrar gün yüzüne çıkabilirdi.

  "Tan nerede?" derken sesimi bulmaya çalışıyordum. Etrafıma bakındım.Soğuk Hastane odasında, sıcak yatağımda uzanıyordum.

  "Memur beyle konuşuyordu en son." dedi umursamaz bir tavırla. Gözlerimi çevirdim ve odanın açık kapısından içeri girmekte olan dostuma baktım. Elini sinirle siyah saçlarının arasından geçirdi ve sarsak adımlarla bize yaklaştı. Direkt bana dönerken, elini uzattı.

"Polisler ifadeni almak istiyor ne söyleyeceksin şimdi onlara?"dedi.

  Zor çıkan sesimle "Bana bırak, ifademi alabileceklerini söyle." diye homurdandım. Tan ve Begüm'ün çıkmasıyla iki sivil polis memurunun girmesi bir oldu. Memurlardan biri genç, uzun, ve yapılı diğeri ise tam aksine kısa ve göbekliydi.

  Uzun olan kalın bir ses tonuyla "Geçmiş olsun Berke bey, ben polis memuru Atakan Sever." dedi ve sakin tavırla pantolunun arka cebinden polis kimligini çıkarıp görebileceğim bir şekilde yattığım yatağa yaklaştı."Buraya ifadenizi almak için geldik. Bu hale nasıl geldiğinizi hatırlıyor musunuz?" dedi. Gayet anlayışlı birine benziyordu.

  Buna benzer bir olayı, bu işlere ilk başladığım zamanlarda yaşamıştım. O yüzden söyleyeceğim yalan hazırdı. Konuşmak için derin bir nefes aldım. "Dersten çıkıp eve yürümeye başladım. Bir ara sokakta tanımadığım iki adam yolumu kesti ve bütün paramı vermemi istedi." dedim. "Direndiğimde ise beklemeden bana vurmaya başladılar."

  "Yaşlarını tahmin edebilir misiniz?" diyerek sözümü böldü göbekli olan adam.

  Kafamı salladım ve rolümü başarıyla sergilemeye devam ettim. "En fazla 30 yaşlarındaydılar."

  "Eğer görünüşlerini hatırlıyorsanız, robot resmi çizmesi için bir memur arkadaşı çağıracağız." Tabii ki onlara yalandan bir robot resmi çizdirmeyecektim. O yüzden hatırlamaya çalışır gibi kaşlarımı çattım. "Hatırlıyor musunuz?" diye ekledi.

  "Ne yazık ki hayır."...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İhtirasın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin