Herkesin yürüyüş yaptığı, şen şakrak kahkahaları arasında çocuklarını oynattığı, benim yaşımdaki bir çoğu gencin oynadığı basketbol topu sesleri, çimlerin üzerinde oturduğumu hayal ederken sakinleşmeye çalışıyordum. Fakat böyle olacak bişey değildi. Bırakamıyordum bu illeti. Sessiz adımlarla balkona ilerleyip kapıyı açtım. Dışarı çıkıp sigaramı elime aldım. Ellerim soğuktan mı titriyordu yoksa şuan geçirdiğim sigara krizinden mi bilemiyordum. Tek bildiğim şey annem bu şeyi öğrenirse mahvolurdu. Sigaram biter bitmez kendimi banyoya atmıştım. Vücudumda yine anlamsız şekilde oluşan bu morluklara anlam veremiyordum. Herhangi bir şekilde bir yere de çarpmamıştım ki çarpsam bastırınca ağrırdı. Ağrı olmadan oluşuyordu. Küvetin dolduğunu görünce içine girip gözlerimi kapadım. Beş dakika gibi kısa bir süre sonra dudağımın üstünde hissettiğim akıntıyla gözlerimi açtım. Küvete baktığımda suyun içinde hafif hafif kırmızılık vardı. Elimin anlamsızca burnuma götürdüm. Elimle hafifçe dokunup geri çektim. Parmak uçlarımda gördüğüm şey umarım herhangi klasik bir baş dönmeme aittir diye düşünerek suyu temizledikten sonra saçlarımı yıkayıp çıktım. Üzerime giydiğim pijamalarıma aynadan bakıp gülümsedim. Aynaya bakarken yatağımın üzerinde ışığı yanan telefonum dikkatimi çekti. Hızla oraya ilerleyip telefonumu elime aldım. Yine arayan gizli numaraydı. Sıkıntılı bir nefes verip meşgule attım. Penceremi kapatıp perdemi çektim. Yatağıma girip gözlerimi kapadım.
***
Üstüme giydiğim beyaz kazak ve siyah pantolonla bence gayet hoş görünüyordum. Dizlerimdeki botum ve siyah okul çantamla hazırdım. Banyoda unuttuğum sigara paketimi alıp çantamın önüne attım. Evden çıkıp durağa doğru ilerlemeye başladım. Otobüs beklerken çalan telefonum yüzünden otobüsü kaçırmıştım. Mükemmel bir şekilde başladığım o ikinci dönem daha nasıl muhteşem olacaktı (!) merak ediyordum. O sırada telefonumu açıp heyecanla bana günaydın diyen Eceye gülümsedim. Bu kız kadar enerjik olmak istiyordum.
"Günaydın,"
"Umarım kalkmışsındır!"
"Kalktım ve az önce senin yüzünden otobüs kaçırdım," Gülüşü kulaklarıma geldiğinde dayanamayıp bende güldüm. Biraz daha sohbet ettikten sonra okulda görüşmek üzere anlaşarak telefonu kapadık. Ben telefonla konuşurken otobüs de gelmişti. Otobüse binmiş ve okula çoktan gelmiştim. Otobüsten iner inmez Ece üstüme atlamış ve çığlık atarak kulağıma sıçmış bulunmaktadır arkadaşlar.
"Ece bu yılbaşı sapığı daha çok aramaya başladı,"
Ece bana bakarken gülmeye başladı.
"Sen ciddi misin? Yılbaşı sapığı hala arıyor mu? Ben unutmuştum bile,"
Kafamı iki yana sallayıp bende güldüm.
"Öyle değil işte. Adam artık gece yarısı arıyor. Hayır, artık yılbaşında içmeyeceğim ya! Bu ne arkadaş! Dalga geçelim eğlenelim dedik, demez olaydık,"
Ece gülerek beni izlerken okulun arka tarafına gelmiştik bile. Sigaramı çıkarıp yakarken Ecenin bir anne tarzındaki onaylamayan bakışlarına gülerek kafamı iki yana salladım.
"Hayır, başlama yine," Gülerek üzerime gelmeye başladı.
"Başlayacağım, başlayacağım!"
Arkamı dönüp gülerek Ardanın yanına ilerledim.
"Günaydın kıvırcık!"
Arda elindeki sigarayı yere atıp güldü.
"Günaydın şüşkolar!"
Ben Ardanın karnına yumruk atarken Ece göbeğim yok adlı konuşmasını yapıyor bir yandan da vücuduna bakıyordu. Ecenin kafasına vurup,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
ChickLit"Onun her gülüşüyle aydınlanan dünyam, onun tek bir göz yaşıyla cehennem oldu be," Deli gibi sevdiği onun için canını verebilecek biri vardı aslında hayatında. Ama o bilmiyordu. Her gününü onu izleyerek geçiren Miraç, bir gün yanımda olacak umuduyla...