13

1.1K 71 15
                                    

(Jisoo)

Uyandığımda kıçımı yataktan kaldıramayacak kadar halsizdim. Bende kaldırmamaya karar verdim. Ama duyduğum ses yüzünden hemen ayaklandım.

Jungkook çığlık çığlığa benden yardım istiyordu. Bahçede olduğunu ve birinin onu dövdüğünü söylüyordu.

Koşarak salona indiğimde karşımda kapının önünde dikilen büyük bir kalabalık ile bir duvara yaşlanmış işsiz gibi sırıtan Yoongiyi görmemle hemen dışarı fırlayıp jungkooku dövmekle meşgul olan jungkooka doğru koştum.

O da psikopat gibi gülüyordu. Kimse düzgün davranamaz mı bu evde.

Jungkookun başını kucağıma aldığım sırada arkama dönüp Roseyi sürükleyen sugaya öldürücü bakışlarımı attım.

Sonra önüme dönüp hala gerizekalı gibi gülen jongkooka bir fiske atıp yanaklarına vurdum.

Sonra da saçını okşamaya başladım.

Bir yandan da sakin ol diyordum.

Bir süre sonra horlayarak uyuduğunu fark ettim.

Sonra arkamı döndüm ve artık önü bomboş olan kapıya baktım.

İçeri girip Taehyung dan yardım istediğimde beni dinlemediğini fark edip onun yanında oturan jimine yöneldim.

Onun da tae den bir farkı yoktu. Kızlar da ortada yok. Malum çok önemli (!) İşleri var.

Meh diyip onu odamıza sürüklemeye başladım.

(Rose)

Sugaya ciddi misin gözüyle bakıyordum.

"Benim de annem bir peri (!)"

Sg: "Nerden bildin."

Yuhh!

"Az yavaş gel lan kalbime iniyodu. Demek sen kardeşimsin annemiz de bi peri. Babamız ne karanlık kurt mu?"

Dedim alayla.

Ama o elini like atar gibi yaptığında (👍) (Türkçemin bittiği yer.) Ciddi olduğunu anladım.

"Neyse şimdi gelip bana Jimin aslında senin kardeşin deme de."

Gülmeye başladım.

O ise elini kıpırdatmadan duruyordu.

Sövede bilirsiniz övede bilirsiniz sevedebilirsiniz. (Bu cümle 3 aydır falan aklımda neden bilmiyom)

Hmm... neyse Birdaha ki bölümde görüşürüz.





































Şaka şaka burda kesermiyim. Keserim aslında...

Neyse.

Sonra ona endişeli bir şekilde baktım.

O ise Gülümsedi ve elini dislike atarmış gibi yaptı. (Kalbi Ağızına gelenler?)

"Lan kalbime iniyordu. Ben senin Sug-"

Sg: "Yoongi."

"Yoongi a-"

Yg: "hyung. Hmm ya da oppa de?"

"Hayır hyung dicem ben sadece jimine oppa derim. Aslında demem."

Yg: "geçen gün bana oppa~ oppaaa~ diye aegyo yapan nenem değildi Rose. Hem o veletle yaşatsınız aranızda 5 gün falan var. Da neyse."

Ben: "oh shut up Su- Yoongi... Hyung." (Kes sesini su- Yoongi... hyung.)

Öküzün trene baktığı gibi bana bakıyordu.

Ben: "anlamazsın yaşın küçük."

Deyip gittim. Ego kasıyom da.

Heartbeat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin