sesi çok yumuşak ve tatlı, tıpkı bal gibi.
geceleri sesinin güzel tınısıyla beni uykuya çekiyor.
ayrıca şimdiye kadar tanıdığım insanların hepsinden daha akıllı.
daha eğlenceli.
daha güzel."sınavına yetişemeyeceksin, aptal. kalk hemen!"
yine o güzel sesiyle gözlerimi açıyorum.
"eğer hemen şimdi kalkmazsan beni bir daha göremezsin!"
yüzüm asılıyor. bana neden böyle bir şey söylüyor ki? zaten içimden gitmek bilmeyen kaybetme korkusuyla her an yüzyüzeyken.
kalkmam gerekiyor. evet, sınavıma yetişemeyeceğim. sadece ingilizceden geçip geçemeyeceğimi öğrenmek için sabahın 6.30'unda kalkmamı bekliyorlar.
üniversite öğrencisi olmak ve hayatını yalnızca önüne konan bir kağıt parçasının belirleyecek olması berbat bir şey. ama bir şeyler üzerinde çalışmanın benim için en iyisi olduğunu biliyorum.
bunu kendim için yapıyorum, sadece kendim ve o'nun için, ailem beni bırakıp gittiğinden beri.
kendim ve jeongguk için.
birlikteyiz ve yalnızız.
farklı varlıklarız ve farklı hayatlarımız var.
ama yine de biz bir şekilde birbirimize bağlıyız.dürüst olmak gerekirse bu apartman pek de iyi sayılmaz. duş başlığında arıza var, zemin çok fazla kıkırdıyor, ön kapının kilidi berbat ve ev sahibi bazı sebeplerden dolayı benden nefret ediyor.
ama burada yaşamaya devam ediyorum. onun için.
bir...
hayalet için?
🌙
sınavı geçtim. yakın olduğum sınıf arkadaşlarımla bunu kutladık. sonra eve geri döndüm, jeongguk'u bir an önce görebilmek için sabırsızlanıyordum.
"geldim!! beni özledin, değil mi?"
yüzüme büyük bir tebessüm yayılırken, ona seslendim.
cevap yok.
tuhaf.
normalde sorularımı anında yanıtlardı.
kötü hissetmeye başlamıştım.
odayı ürkütücü bir soğukluğun kapladığını hissediyordum.
neredeydi?!
- j-jeongguk?
sessizlik.
odada duyulan tek şey, yalnızca benim hızlanan kalp atışlarımdı. ve bir de, kulaklarımda yankılanan panik zilleri ve eski döşeme tahtayı gıcırdatan adımlarım.
dehşet vericiydi bu.
jeongguk evde yoktu. kaybolmuştu, polisi aramaya gittim.
bunun yol açacağı şeyleri bile düşünmeden.
"***, acil durumunuz ned-"
telefondan gelen mekanik sesi duydum.
"JEONGGUK NEREDE???!!??!? YARDIM EDİN BANA!!! YARDIM EDİN!!!!"
ardından telefonu hemen kapattım ve etrafı darmadağın edip deli gibi ağlamaya başladım.
nerede olabilirdi?!
çok geçmeden polis geldi ve beni aşina olmadığım bir yere getirdiler.
neden buradaydım??
🌙
"adınız nedir?"
"kim taehyung."
"yaşınız?"
"22."
"neden burada olduğunuzu biliyor mus-"
"jeongguk nerede?? neden beni hala burada tutuyorsunuz???"
"senin bir süredir jeongguk hakkında paniklendiğini ve endişeli olduğunu biliyoruz. bu kişinin kim olduğunu öğrenmemize izin verecek misin?"
alayla güldüm.
"siz doktorlar, iğrençsiniz!! benden sadece bilim için yararlanmak, bilgi almak istiyorsunuz!!!"
"biz sadece senin için ne iyi olacaksa onu istiyoruz, taehyung."
"hayır! HAYIR! HAYIR HAYIR HAYIR!!"
beni kollarımdan sürükleyip mide bulandırıcı beyaz odaya geri götürdüler ve uzaklaştılar.
yalnızdım.
böylelikle jeongguk bana ulaşamadı.
akıl hastanesinde olan bana.