"beni özledin mi?"
sesinin tonundaki ukalalığı duyabiliyordum. hâlâ canımı yakıyordu.
neden gitmişti?
"sadece bazı boktan şeyler ile ilgilenmek zorundaydım."
ah.
benden başka ilgilenmesi gereken şeyler de vardı, öyle mi?
bu çocuk ne diyor?
samimiyetten yoksun, sesi donuk geliyordu.
gözlerindeki ışıltı kaybolmuş.
o artık bir hayaletti. ilk bakışta içindeki yaşamın çoktan gittiğini söyleyebilirdim.
hayalet.
şaşırtıcı bir şekilde, onu görecek olduğum için çok da heyecanlı değildim.
ona artık eskisi kadar düşkün değilim diyemem ama kendimi bir daha asla onunla görüşmeyeceğime ikna etmiştim. o da böyle düşünüyordu. ama burada olduğumu biliyordu, öyleyse neden yanıma geldi?
"bunun için sonra teşekkür edersin."
ne?
bu çocuk ne yapıyor?
neler söylüyor böyle?"öğreneceksin, aşkı."
aşk.
ancak birini sevdiğin zaman böyle konuşabilirsin, değil mi?
beni seviyor.
ve ben de onu seviyorum.
bir hayaleti,
hayalet çocuğu.