bu dört beyaz duvar arasında,
yalın ve ıssız hapishane içerisinde,
aşk büyüdü,
renk getirdi,
hayat getirdi.bir ihtimal o hayatta olmasa bile.
bana elinden gelenin en iyisini yapmaktan yorulduğunu söyledi. onu göremiyor olsam da, duyabiliyorum.
jax ve zoma ona yardım ettiler ve düzgün bir şekilde iletişim kurdular. çünkü jeongguk da tıpkı jax ve zoma gibi bir hayaletti.
ben ise sadece düşünüyordum. ona söyleyeceğim şeyleri ve vereceği cevapları. bunu düşünmek oldukça kafa karıştırıcıydı.
hakkında hiçbir şey bilmiyordum. yine de onu dünya üzerindeki her şeyden daha fazla seviyordum. fakat o ise benim hakkımda çok şey biliyordu.
ikimizin de aklı yerinde değildi.
deliydik.
insan dışı varlıklardık.
vahşiydik.
aşıktık.jeongguk bir ölü.
ve onu, ben öldürdüm.