Jin
Ellerimi saçlarına getirip okşadım yumuşacıktı melek gibiydi sert bir rüzgar esti hava kararmaya başlamıştı bulurtar bi anda yağmur yağmaya başlamıştı gözleirmi kararan bulutlardan alıp ülküye çevirdim yağmur damlalarına rağmen uyuyordu
"ülkü hadi gidelim " dedim saçlarını okşayıp ses vermiyordu uyanöıyordu bile
"Ülkü ülkü" endişe ile yerimden kalktım hemen kucaklayıp yağan yağmura ve yerdeki çamurlara aldırmadan koşmaya başladım gözlerimden yaşlar birer birer akıyordu kapıyı açıp nazikçe yatırdım ve hemen yerime geçip sürmeye başladım bunun sebebi o lanet baş ağrılarıydı birşey olduğunu biliyordum ama sormamıştım keşke keşke zorlasaydım elimi sertçe.direksiyona vurdum göz yaşlarım hızlı hızlı akıyordu göz ucuyla ülküye baktım saçından akan damlalar koltuğa düşüyordu geçen bayıldığında götürdüğüm hastaneye götürdüm yine ve hızla inip kucağına aldım yağmur ikimizide sırılsıklam etmişti hastaneden içeri daldım herkes bana bakıyordu gözlerim kıpkırmızıydı sinirle bağırdım
"Ne bakıyorsunuz yardım edin" herkes endişeyle etrafa koşuşurken doktor geldi
"Ah ülkü hanım " dedi ülküyü sedyeye aldılar ve bir odaya girdiler biraz beklemeden sonra hızla doktor çıktı
"Ameliyathaneyi hazırlayın " diye bağırdı ve bana döndü
"Şimdi ülkü hanımı ameliyata alıcaz sakin olun " dedi tanrı aşkına nasıl sakin olayım
"Kurtar onu " dedim doktorun koluna yapışırken
"Dua edin " dedi ve hızla uzaklaştı yere çöküp ellerimi yere koydum gözlerim den yaşlar akıyordu durmadan o sırada ülküyü çıkarttılar üstünde ameliyat önlüği vardı güzel saçlarını kesmişlerdi yerden hızlıca kalkıp elini tuttum
"Burdayım sevgilim seni bekleyeceğim" diye fısıldadım anlına masum bir öpücük kondurdum göz yaşlarım yüzüne düşerken ellerim ellerinden kaydı ve hızlıca götürdüler onu arkalarından baktım elimi cebime attım ve üyeleri aradım yarım saat içinde hepsi gelmişti ülkünün annesi ve esra ağlaya ağlaya içeri girdiler sırtımı duvara yasladım önümden bir temizlikçi odaya girdi ülkünün saçlarını süpürüryordu hemen yerimden kalkıp içeri girdim
"Dur " dedim yerdeki saçları masadan aldığım peçetenin içine koyarken
"Onları öylece çöpe atamasınız " dedim ve dışarı çıkıp elimdeki saçları okşadım
"Beni yeniden bırakma lütfen " dedim
Suga yere çökmüş tavana bakıyordu gözleri küçük bir çocuğun en değerli oyuncağı elinden alınmış gibi bir hüzün vardı usul usul ağladını görebiliyordum elini yumruk yapıp yere vurdu ve ayağa kalktı
"Nasıl saklar bizden bunu nasıl" diye bağırıp dışarı çıktı duvarlar üstüme üstüme geliyordu kalkıp koridorda yürümeye başladım ameliyathaneden hemşireler ve görevliler usul usul çıktılar en sonda doktor çıktı başı öndeydi usulca bize yaklaştı ve
"Çok üzgünüm tümörler çok tehlikeli yerdeydiler ve çok büyüktüler bu ameliyatı kaldıramadı beyin ölümü gerçekleşti " dedi annesi bir feryat koparıp ağlarken ben sessizce durup olayı sindirmeye çalışıyordum doktor annesine yaklaşıp
"Organlarını bağışlamak istermisiniz " dedi annesi acı içinde göğsünü tutarak
"Bunu zaten oda çok isterdi " dedi doktor hızla uzaklaşırken ben hala olduğum yerde duruyordum koşarak ameliyathaneye girdim kimse yoktu
"Nerde o " diye bağırdm
"Morga aldılar " dedi ameliyathaneyi temizleyen görevli morga koşmaya başladım karşıdan gelen insanlara çarpıyordum aldırmadan koştum koştum ve içeri girdim görevli beni yanına getirip üstündeki bezi açtı saatler önce kucağımdaki melek şimdi gerçek bir melek olmuş uçup gitmişti yavaşça ellerini tuttum buz gibiydi gözleri mosmor olmuştu ve bir yaş damlası vardı
"Sevgilim " dedim boğazım düğümlenirken hıçkırılarla ağlayarak
"Çok üşümüşsün " dedim hıçkırarak
"O güzel pembe yanakların neden şimdi bembeyaz ha " dedim elini daha çok kavrayıp
"kalk gidiyoruz" dedim
"Hayallerimiz ne olacak hani o piknik yerinde bir evimiz olacaktı neden gittin böyle " ellerimi soğuk yüzüne getirdim
"Bulutlar bile ağlıyor sevgilim her yer karardı benim hayatımda karardı güneşim soldu sevgilim güneşim bir daha doğmamak üzere battı" dedim içimi kaplayan ürperti ile titredim
"Çok soğuk sen soğuğu sevmezsin " dedim ve göz yaşlarımı tekrardan bıraktım
"Kalk artık kaalk " diye bağırdım
"Kalk yalvarırım " eline kapandım hıçkırıklarım morgun soğuk duvarına çarpıo yankılanırken omzumdaki el ile başımı kaldırdım suga gözlerini ülküye dikmiş bakıyordu
"Hyung dışarı çıkarmısın " dedi yerden yavaşça kalktım çok zor geliyordu ondan ayrılmak dayanılmaz bir acı vardı yüreğimde son kez güzel yüzüne baktım ve elini bıraktım sanki içimden bişeyeler kopmuştu ben kapıdanıktığımda büyük bir bağırma sesi duydum suga acısını morugun soğuk havasına bırakıyordu hıçkırarak içten ağlayışları kulağımda çınlarken son kez arkama bakıp çıktım ....
3 ay sonra ...
Elimi mezar taşının üstüne koydum bu gün tam 3 ay olmuştu her ay gönümünde daeguya gelir akşam geri dönerdim elimde en sevdiği çiçeği toprağın üzerine koydum ve cebimden bana yazdığı mektubu çıkarttım ölmeden önce bana bir mektup bırakmıştı sürekli açıp okumaktan buruşan kağıdı elimle düzeltip tekrar okumaya başladım göz yaşlarıyla ıslanmış kağıt yırtılmak üzreydi
Sevgilim eminim bunu kalbindeki derin sızı içinde okuyorsun böyle olmasını bende istemedim eminim neden hastalığımdan sana ve diğerlerine bahsetmedim diye bana kızgınsn ama emin ol son günlerimi senin içten üzgün dıştan sevinç halinle geçirmek istemedim beni anla ...
Seni dinlemeyip gittiğimde içimde sana olan sevgiden en ufak bir eksiklik biel yoktu 4 yıl boyunca hep aklımın bir köşesindeydin seni unutamadığım gibi içimdeki sevgi yüzünden başkasınıda sevemedim ama sen benden sonra hayata küsme hep gül olumu jin sen benim mucizemsin benim kuzey Yıldızımsın bana yön verensin seni çok seviyorum armylerini ve gurubunu hep sev her ne kadar sana maknae gibi hyung deselerde en büyük üye olmanın seni ne kadar zorladığının farkındyım kardeşlerin için endişeleniyorsun sıkıntı ediyorsun son günlerimde yanında olmaya çalılştım ama artık yokum bana güçlü olduğunu göster seni hep izleyeceğim kendine iyi bak jin sen benim başıma gelmiş en iyi şeysin
Sakın ağlayıp o güzel gözlerini kızartma
Seni seviyorumMektubu bilmem kaçıncı kez okuyup cebime koydum ve yerimden kalktım mezar taşını öpüp göz yaşlarımı sildim
"Bu soğuk taşı öpmek yerine seni öpmeyi özledim sevdiğim" dedim ve mezara son bir bakış atıp mezarlıktan çıktım havaalanına yetişmem gerekiyordu seule dönüp hastaneye gitmeliydim neden mi hastaneye gidiyorum çünki ülkünün kalbini küçük bir kıza naklettiler onu ziyaret edeceğim benim güzel sevgilimin kalbi minik bir bedene can verdi en azından kalbi başka birisinde olsa da atıyordu
Hastaneden içeri girdim ve minik kızın yattığı odayı buldum ona oyınvskalr ve hediyeler almıştım yoksul bir ailenin çocuğuydu ailesi umudu kesmişken ülkü ona umut olmuştu
"Oppa çok teşekkür ederim " dedi minik kollarıyla boynuma sarlırken
"Rica ederim Gidae "
(Bu arada kzızın adı gidae yani umut)
Gözlerindeki mutluluğu görmek yetiyordu ülkü için güçlü kalıyordum ve etraftaki olaylardan mutlu olmaya çalışıyordum o günden sonra ilişkimiz ortaya çıkmıştı armyler veya netizenler ülküye hakaretler yada kötü sözler söylemek yerine üzüntülerini dile getirmişlerdi buda beni mutlu etmişti hastaneden çıkıp arabama bindim ve son kez birlikte vakit geçirdiğimiz yere gittim aynı oturduğumuz yerde oturdum ve gök yüzüne bakarak düşündüm eğer bir mikrofonum olsaydı ve dünyadaki tüm insanlar söylediklerini anlayabilseydi onlara ölümün olduğundan ve sevdikleriyle her anlarının belkide son anları olduğundan bahsederdim her anı son an gibi yaşayın çünkü keşke demek için bile çok geç olabilir
Hohohohoooooo acıklı bir final ha lütfen emeğime karşılık bari vote verip oy atın lütfen ❤❤❤❤❤❤❤❤