40-3 yendik. anlaşılacağı üzere onları baya ezdik. Dışarı çıkmak ve tüm o ateşli hanımlarla dans etmek için sabırsızlanıyordum. Yaşadığımız yere iki saat uzaklıktaydık bu yüzden gece için otele gittik. Yarın sabah yola çıkacaktık.
"Adamım açlıktan ölüyorum. Hadi biraz pizza almaya gidelim." dedi Brice.
"Dostum bu muhtemelen hayatın boyunca söylediğin en harika şey." diyerek ona katıldım.
Takıma haber verip otelden çıkıp taksi aramaya başladık. Taksilere bindikten sonra şehre doğru yol aldık.
Sonunda bir restorana varıp 15 numaralı masaya oturduk.Çünkü 15 kişiydik. Restorana girip masaya otururken gözlerim tanıdık birini yakaladı. Yeniden restoranın gerisine baktığımda kalbim atmayı bıraktı.
Bree başka bir adama sokulmuş şekilde oradaydı. Bizi fark etmemişti ve sadece ben onun farkına varmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Oraya gitmek, ona bağırmak ve siktiğimin adamın yüzüne bir yumruk geçirmek istiyordum. Ama bunları yaparsam Brice olayın farkına varırdı. Harap olurdu. En yakın arkadaşımın incindiğini görmek istemiyordum. Bu benim de canımı yakardı.
Kızgın olmanın ötesinde burnumdan soluyarak ne yapacağımı bilmediğim için masaya oturdum. Brice'e anlatmam gerektiğinin farkındaydım ama yarım metre uzağında sevdiği kızın onu aldattığını en yakın arkadaşıma nasıl söyleyebilirdim.
Şu aptal orospuya fiziksel bir zarar vermek istiyordu. Brice ona bulunmaz hint kumaşı gibi davranmıştı ama onun yaptığı neydi? Çok kızgındım. Sinirden gözlerimin yaşardığını hissediyordum. Şimdi beni yanlış anlamayın bütünüyle sert bir adamdım genelde ağlamazdım ama Brice'i severdim ve onun kalbinin kırılacağını bilmek beni üzüyordu.
Brice sonunda içinde bulunduğum durumun farkına vardı. "Hey iyi misin? Üzgün gözükküyorsun."
"Sanırım gitmeliyim Brice. İyi hissetmiyorum." ona söylemem gerektiğini biliyordum ama yapamıyordum. Sadece yapamazdım. Ve burada kalıp onları görmesine de izin veremezdim. Buradan çıkmamız gerekiyordu.
"Peki, eğer istediğin buysa."
"Saol. " Kalkarken Brice diğerlerine seslendi. "Hey millet biz gidiyoruz. DEvin kendini iyi hissetmiyor."
"Tamamdır. Sonra görüşürüz." Konuşan Lucas'tı.
Yürümeye başladığımızda beni saran gerilimin biraz daha azaldığını fark ettim. Çünkü artık görüş alanımızda değillerdi ya da ben öyle sanıyordum. Restronın kapısına ilerlerken yeri inceliyordum bu yüzden Brice'in bir ölü gibi dona kaldığını biraz uzaklaştıktan sonra fark ettim. Hızla yanına koştum. Durduğumda omzunun üstünden baktığı yere baktım.
Kalbim bir kere daha atmayı bıraktı. Önümüzdelerdi. Sağ cam kapının önünde Bree ve o ölü adam yürüyüp öpüşüyorlardı. Onların dışarı çıktığını fark etmemiştim ve şimdi basitçe durum Brice'in gözlerinin önündeydi.
"Devin, sen de şu anda siktiğimin gözlerimin gördüğü şeyi mi görüyorsun?" Ölümcül kısık bir ses tonuyla bana sordu.
Hiçbir şey demediğimde dönüp gözlerini bana dikti. Gözleri ölüm saçıyordu ve ne olacağını biliyordum. Sonra hiç ummadığım bir şey söyledi. "Onları gördün. Bu yüzden kalkmak istedin, değil mi? Doğru değil mi? Kızgın olmanın sebebi buydu değil mi?"
Bir şey söylemedim ama suçlulukla ona baktım. "Neden bir şey söylemiyorsun!"
Kapıyı kırarcasına açtı ve öndekilere yetişti. Adamı yakalayıp yere serdi ve yüzünü yumruklamaya başladı. Bree'nin çığlık atıp Brice'e durmasını söylediğini duydum. Bu orospunun dur diyebilecek cesareti olmasına inanamıyordum. Sonra bana bakarak bağırdı. "Bir şey yap! Onu öldürecek!"
Aklını kaçırdığını söyleyen gözlerimle kıza baktım. "Ciddi misin Bree?! Senin siktiğimin sorunun ne?!" Ona geri bağırdım. Ben de sinirliydim. "Tüm bu bok senin suçun! Bunu nasıl yapabildin Bree?! Bunu ona nasıl yapabildin?!"
Sanırım Bree sonunda dört yıllık erkek arkadaşının onu aldatırken gördüğü gerçeğini anlayabildi. Şokla etrafına bakındı ve sonra ağlamaya başladı. "Bunun olduğuna inanamıyorum." Fısıldadığını duydum. Sonunda Brice yerde hareketsiz yatan adamı bırakarak kaltı ve Bree'ye yöneldi. "Bu siktiğim şey ne Bree? Beni sevdiğini düşünmüştüm? Bunu bana nasıl yapabildin Bree? BANA BREE!? Birlikte geçirdiğimiz tüm o zamanlardan sonra?!"
Kız hiçbir şey söylemedi. Sadece elleri ile gözlerini kapatarak ağladı. Brice'in kolunu kavrayarak ona gitmemiz gerektiğini söyledim. "HAYIR! Bana cevap vermek zorunda! Siktiğimin seni seviyorum! Sen her şeyi bok ettin! Seninle evlenmek istiyordum!"
Bree bize bakıp fısıldadı. "Özür dilerim Brice."
"ÖZÜR DİLERİM? SİKTİĞİM ÖZRÜ!? SEN BİR OROSPUDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLMİŞSİN!" diye bağırdı Brice.
Kolunu çekerek ben de ona bağırdım. "BRİCE GİTMELİYİZ."
"HAYIR DEVIN. Beni bırak!"
"Dostum polisler geliyor. Hemen taksiye bin!"
Bana dik dik baktı. "Sence bu umurumda mı? Tüm dünyam çöküyor ve sen polisleri umursadığımı düşünüyorsun?"
"Bunu benim için yap lütfen. Sadece taksiye bin."
Bana baktı ve sonunda tamam anlamında kafasını salladı. Durdurduğum karşıdaki taksiye yürürken Bree bağırmaya başladı. "Brice, oh Tanrım, üzgünüm. Lütfen beni bırakma!"
Sinirimi artık zapt edemeyerek ona döndüm. "Seni aptal orospu!! Bir daha onunla konuşma. Onun adını bile ağzına almayı hak etmiyorsun Bree! KALBİNİ KIRDIN VE SENİ BIRAKMAMASINI MI İSTİYORSUN!? Tanrıya yemin olsun eğer bir daha seni Brice'in yanında görürsem, seni öldürürüm!"
Brice kolumu sıkıp mırıldandı. "Buna değmez, sadece gidelim."
Kızın bunu duyduğuna emindim. Çünkü ağlaması daha da şiddetlenmişti. Sonunda taksiye bindiğimizde otele doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LovelyConviction
RomanceKitap 1: A One Time Thing (MaleXMale) Dünyadaki en sevdiğin insan incinirse ne yapardın? Devin'in en yakın arkadaşı Brice'ın kalbi kırık ve Devin onun rahatlaması ve daha iyi hissetmesi için her şeyi yapmaya hazır. Peki rahatlama ve seks arasındaki...