••••••••••••••••••••••••••••••♪♪♪••••••••••••••••••••••••••••••
İki farklı insan iki farklı yerde ortak bir düşünceyi paylaşıyordu. Ellerinde ki yüzüklere bakarak hayatın bundan sonraki noktasında onları neyin beklediğini anlamak hatta görmek istiyorlardı. Aslında tahminleri belliydi...
İnsan sevmediği bir insan ile nasıl mutlu olabilirdi ki, mutsuz ve tutsak bir hayata misafir olacaklarını aslında çoktan kabullenmişlerdi .
Daha birbirlerini bile doğru düzgün görmeyen bu iki yabancı birbirleri hakkında bir çok düşünceyi kendilerine misafir etmişti.
Bir noktada ikisi birleşecek ve tüm hırçınlıklarını birbirine kusacaklardı.
İki beden düşünceleri ile uykuya daldığında kader onlar için çarklarını çevirmeye devam ediyordu .
Her insanın bir dönüm noktası, bir pişmanlığı, hayatta mecbur kaldığı şeyler mutlaka olmuştu ve olmaya devam edecekti. Onlarda bir yola yola itilmişlerdi ve bu yolda yürümeye mecbur bırakılmışlardı. İstekli bir yürüyüş değildi onların ki...
Mecburiyetti!*****************
Günün ışıkları genç adamın gözlerine ilişirken sımsıkı kapanan gözleri yavaş bir şekilde aralanmaya başladı. Elini saçlarına daldırıp onları geriye doğru iterken tenine değen metalin soğukluğu elindeki yüzüğü ve dün gece yaşanan gerçekleri ona fısıldıyordu. Yavaş bir şekilde elini gözlerinin önüne getirdi, yüzüğü incelerken dün gece tıpkı bir film şeridi gibi gözlerinin önüne serilmişti.
Çatılan kaşları ile o kızı düşünüyordu. Bir kere olsun kafasını kaldırıp yüzüne bakmamıştı. Acaba sadece parasının olması onun için yeterli miydi? Nasıl göründüğünün, nasıl bir insan olduğunun hiç mi önemi yoktu?
Yüzünü bu düşünceden tiksindiğini belli edercesine buruşturdu. Nasıl bir şeyin içine girdiğine anlam veremiyordu.O kızla konuşmalıydı, aklındaki bir çok sorunun cevabını ona ancak o kız verebilirdi.
Aklındaki düşünceyi gerçekleştirmek için hızlı bir şekilde yatağından kalkarak üzerine bir şort ve rambo geçirdi. Sabah koşusunu yapıp şirketteki işlerini hallettikten sonra o kızla konuşmaya gidecekti. Daha fazla geçiktirmenin anlamı yoktu. Onunla yüzleşmesi gerekiyordu.
*************************
Bir kitabın sayfaları çevrilirken o sayfalara emanet edilen sırlar vardı. Çevrilen her bir sayfa içine bir duyguyu hapsediyordu. Haps edilen her duygu görünmez bir mürekkeple mühürleniyordu.
Genç kızın hayatı da tıpkı böyleydi, çevirdiği her sayfaya içindeki acıyı hapsediyordu. Parmağındaki yüzük bedenine ağır geliyor sanki ruhunu yakıyordu. Bir hastalık gibi bulaşmıştı bedenine ve bir virüs gibi hızla yayılıyordu. Elinde bir neşter olsa hiç düşünmeden beynine saplayacaktı, düşünceleri onu boğuyordu artık.
Tıklanan kapısı zihnindeki düşüncelerine kısa bir süreliğine de olsa ara vermişti. Bir yerlerde bıraktığı sesinin geri gelmesini umarak usulca "Girin" dedi. Açılan kapının ardından Lavin'in görüşüne giren kişi annesiydi. Annesinin bakışlarında gördüğü tedirginlik kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu genç kızın. "Bir şey mi oldu anne?" sorduğu sorunun cevabını beklerken annesinin yüzündeki tedirginlik duyacağı şey için yüreğine endişe tohumları ekmeye başlamıştı ve duyduğu sözler üzerine suyu çoktan dökmüştü. "Korhan dışarıda seni bekliyor kızım, seninle konuşmak istiyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~EZBER BOZAN ~
RomanceGökyüzündeki milyonlarca yıldızdan birisi daha o gece kaymıştı. Bunu gören genç kız hüzünle gözlerini yumdu. O gecede aynısı olmuştu gökyüzünden bir yıldız kaymıştı. O yıldız nasıl gökyüzüne veda ettiyse genç kızda hayatına veda etmişti. Tek bir ge...