Sizden Yekta için birini bulmanızı istiyorum. Aklınızda biri varsa yazın. İyi okumalar.
Sabahın 7sinde okula giden yolda yürüyorduk. İkimizde konuşmuyorduk .Etrafta kuş sesinin bile olmadığı sonbaharı anımsatan bir gün. Sessizliği bozan tek şey ayaklarımızın altında ezilen yaprakların çıtırtısıydı. Eda bana döndü :
"Nereye kadar gidecek böyle ?''
''Ne ?''
''Biliyorsun işte. Bir gün yakalanacaksın.''
Aniden durdum. Kaşlarımı çatıp ona baktım :
''İstemiyorsan benimle olmayabilirsin. Bu işi sana anlattığımda benim arkamda olmayı isteyen sendin. Karar değiştirdiysen anlarım. Hatta gidip beni polise şikayet et istersen''
Eda derin bir nefes aldı
''Hayır öyle demek istemiyorum. Ama sadece bunu biryerde durdurmalısın. Tamam Eray'ı anlıyorum. Herşeyi hakediyor. O yüzden senin arkanda oldum. Ama Ceyda'nın hiçbir suçu yok. Ben suçsuz bir insana zarar veremem ''
''Bu işi kendim de halledebilirim'' dedim
''O defterde kaç tane isim var biliyor musun Aylin ? 11 tane. Tam 11 tane suçsuz insan. Tek hataları seni sevmemeleri. Ve yakalanırsan hapiste çürüyerek ölürsün''
''Umrumda değil''
Tabiki de umrumda. Ama belki de bu benim kanımda var. Annesi cinayetten hapiste olan birinden iyilik meleği olmasını bekleyemezsiniz ?
Arkamızda Yekta'nın yürüdüğünü farkettim. Kendini beğenmiş bir gerizekalının konuştuklarımı duyması isteyeceğim en son şey olurdu. Bir de o gerizekalı Ceyda'nın en yakın arkadaşıysa ... Daha sessiz olmaya çalışarak ''Bu son'' dedim gülümseyerek.
''Söz mü ?''
''Söz''
***
Ceyda hala gelmemişti. İşi bugün bitirecekken herşeyin ters gitmesi gerekiyor zaten. Sıkıntıdan defterime resim çiziyordum ki sınıfın kapısı aniden çalındı.
''Geç kaldığım için özür dilerim''
Kafamı kaldırdım. Ceyda'yı gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Gözlerimle Eda'ya işaret verdim. Eda hızlı hızlı nefes almaya ve eliyle kalbini tutmaya başladı. Ben , Ceyda ve Yekta hariç herkes Eda'nın başına toplanmıştı. Kalabalıktan yararlanıp Ceyda'nın yanına koştum :
''Dün için özür dilerim"
Ceyda kaşlarını çatıp bana baktı
"Sen ciddi misin ?''
"Evet. Seni anlamalıydım. Eray'ın kaybolmasının seni ne kadar üzdüğünü biliyorum. Kaba davrandım. Özür için seni eve davet etmek istedim. Belki kendimi affettirebilirim"
"Vay canına" dedi gülerek.
"Böyle birşey beklemiyordum. Gerçekten beklemiyordum. Saat 5 nasıl ? O zaman gelebilirim."
"Uyar" dedim ve yerime oturdum. Eda'ya tekrar işaret verdim. Eda aniden eski haline geri döndü ve hiçbirşey yokmuş devam etti.
"Sorun yok cidden yok. İyiyim süperim hadi derse devam."
Aslında Eda'da gerçekten kalp ritim bozukluğu var ama biz bunu daha çok lehimize kullanmayı seviyoruz. Öğretmen hariç herkes bunun gerçek olmadığını anladığından gülüyordu. Zavallı öğretmen hala hiçbirşeyin farkında değildi. Sahi bunları nasıl bizim başımıza ''öğretmen'' olarak koyuyorlar anlam veremiyorum.
Eda derste elime bir kağıt tutuşturdu. Fısıldayarak "Yekta'dan" dedi.
Kağıdı açtım.
"Sıradaki kurban kim ? Ceyda mı ?"
Tüylerim diken diken olmuştu. Birkaç saniye bekledim sonra Yekta'ya baktım. Piç gülümsemesini yüzüne takmış bir şekilde beni izliyordu. Yutkundum. Kalemi zar zor elime aldım.
"Neden bahsediyorsun sen ?" kağıdı Yekta'ya vermesi için Eda'ya uzattım ve cevabı beklemeye başladım. Sanki başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyordu. Vücudum kaskatı olmuştu. Yekta'dan kağıt geldi. Zorlukla kağıdı açtım.
"Hadi ama herşeyi biliyorum. Hiçbirşeyi benden saklayamazsın"
İçimdeki korku tam o anda nefrete dönüşmüştü. Yekta'ya döndüm ve sessizce "Sıradaki kurban sensin" dedim.
***
Üçümüz birden evden içeri girdik. Ceyda bana döndü :
"Evinizin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum."
Sadece gülümsemekle yetindim. Bu ev senin cehennemin olacak.
"Müzik açmamı ister misin ?" dedim.
"Tabi"
Bu sırada Eda ortadan kaybolmuş ve işaretimi bekliyordu. Müzik açıldı
I could never be what you want me to
Asla senin istediğin gibi biri olamadım
You pulled me under to save yourself
Kendini kurtarmak için beni aşağı çektin
You will never see what's inside of me
Benim içimdekini asla göremeyeceksin
I pulled you under just to save myself
Ben de kendimi kurtarmak için seni aşağı çektim
Tam o anda bir kırılma sesi duyuldu ve Ceyda yere düşmüştü. Ceyda'nın yere yığılan bedenin arkasında Eda elinde yarısı kırık bir vazoyla bana bakıp 32 diş sırıtıyordu.
"Daha sessiz bir şekilde halledebilirdin" dedim.
"Aklıma sadece bu geldi. Herneyse boşver. Bunu nereye taşıyalım"
"Sevgilisinin yanına götür. Ben birazdan geliyorum" Dışarıda kimsenin olmadığından emin olmak için perdeyi yavaşca aralayıp dışarı baktım. Kimse yo- YEKTA ?! Bu aptalın burada ne işi var ? Tam o anda bodrum katından bir çığlık sesi geldi.
"Lanet olsun" diyip aşağı doğru koşmaya başladım. Aşağı vardığımda Ceyda uyanmış ve Eray'ın ölü bedeni karşısında çığlık atıyordu.
"Sussana be ilk defa mı ölü görüyorsun"
Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yüzünü buruşturdu:
"Evet ilk defa oluyor. Ne yaptın ona?"
"4 gün boyunca aç ve susuz durursan sen de böyle olursun" dedi Eda gülümseyerek.
"Benim sonum böyle olmayacak"
***
Bodrum kapısını kapatıp Eda'yla yukarı çıktık. Pencereden dışarı baktım. Dışarıda kimse yoktu. Halbuki daha demin Yekta'yı gördüğüme yemin edebilirim. Eda bana döndü :
"Birazdan baban gelir. Ben gideyim" O gözden kaybolana kadar kapıda bekledim. Tam kapıyı kapatacakken bir el kapıyı kapatmamı engelledi. Kafamı kaldırdım.
"Beni korkutuyorsun"
"Katiller korkmaz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyopat
Teen FictionBir insan sizi incitmeden siz onu öldürmelisiniz. Belki de bu yüzden katili oynamayı seçtim. Aşık olmayı bile beceremeyen taş kalpli bir katili ...