16. BÖLÜM: "KANLI GÜLLER"

112 9 9
                                    

Multimedia Elisa'ya gelen Çiçekler..

Gözlerimi ilk defa evde bağırışan çocuk sesiyle araladım. Telefonumu elime alarak Poyraz'ı aradım.

"Efendim Elisa?" diye yanıt aldığımda hızlıca söze girdim. "Kadın iyi mi?" diye sorduğumda "Evet evet odaya aldılar, oğlunu görmek istediğini söyledi." Diyince derin bir nefes alarak "Sen hastanenin adresini bana mesaj olarak at ben çocuğu getiririm." Diyerek telefonu kapattım.

Dolabımın kapağını açarak göz gezdirdim. Buz mavisi yırtık pantolonumu giyinerek üzerime siyah bir giyindim.

Camdan dışarıya bakındığımda şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu. Kırmızı bir hırka alarak kol çantamı taktım. İçinde her şeyim vardı.

Telefonumuda koyduktan sonra hazırdım. Aynanın karşısına geçerek kendime bakındığımda daha beter gözüküyordum. Beyaz spor ayakkabılarımı giyindim. Umursamadan aşağıya indim.

"Gol!" diye bir ses işittiğimde gülümsedim. "Aaa Elisa abla geldi!" diyerek bana sarıldığında bende ona sarıldım.

"Elisa abla, ben annemi çok özledim. Beni ona götürür müsün? Hem dün gece söz vermiştin." Dediğinde kafamı olumlu anlamında salladım.

"Hadi gidelim." Dediğinde "Bekle." Diyerek mutfağa geçtim. Dükkandan getirttiğim çilek reçellerinden bir kavanoz alarak masanın üzerinde duran poşetin içine koydum.

"Şimdi gidebiliriz." Diyerek dışarıya çıktığımda yağmur az da olsa durulmuştu.

Şoförlerden bir tanesi hızlıca kapımı açtı. Önce çocuğu bindirdim sonrada kendim bindim.

Adını söylemeye dilim ermiyordu.. Kalbim acıyordu..

Mesaj sesi ile irkildim. Çantamın içinden telefonumu çıkararak şoföre adresi söyledikten sonra camdan dışarıya bakındım.

Dilimde biriktirdiklerim, ve keşkelerimle yere çakılmış durumdayım..

Kalkmak zor olacak..

Aylardan Ağustostu beni terk edişi..

Taze can kırıklıkları biriktirdim içimde, her göğüsüme bir nefes bahşettiğimde batıyorlardı. İçim kanıyordu, ben susuyordum. Göz yaşlarım konuşuyordu. Gözlerimden akıttığım çığlıklarım vardı benim..

Şimdi toparlanmaya gücüm yok, tek güçlü bildiğim bir ruhum var.. Oda emekliye ayrıldı.

"Elisa abla seni bu kadar üzen ney, yoksa kötü bir kabus mu gördün?" dediğinde tebessüm ettim.

"Yoo, üzülmüyorum ki." Diyerek gülümsemeye devam ettiğimde "Yüzündeki gülümseme hiç samimi değil, sanki sanki zorla gülümsüyorsun." Dediğinde gülümsemem düştü.

"Geldik efendim." Diye bir ses işittiğimde. "Hadi annene gidelim." Diyerek kapıyı aralayarak indim. Onuda indirerek elinden bu sefer ben tuttum.

Şoföre dönerek "Bekle burda gelicez." Diyerek içeriye girdik. "Annenin adı ney?" diye sorduğumda "Defne." Diye yanıt verdi. "Soy adı?" dediğimde "Candan." Diye yanıt verdi.

ÇİLEK REÇELİ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin