2. Bölüm

59 4 0
                                    

Acı.

Yumuşak yerde bulunduğum sürece hissettiğim tek şey buydu. Sorun değildi. Her belada ağlayan, yıkılan yumuşak aile kızlarından değildim. Alışmıştım birnevi. Olmasındı zaten. Duygusuz olmayı ben seçmiştim nasıl olsa. Masum olmayı beceremezdim. Ağlarken kendini kaybedenlerden değil, ağlamak için kendini zorlayanlardandım. Kendi pisliğimde boğulurken yalnız olmayı ben seçmiştim. Ilk defa bu yalnızlıktan pişmandım.

Iğrenç kokulu yumuşak yer kesinlikle benim odam değildi. Gözlerimi ne kadar açmaya çalışsamda başaramıyordum.

Nerdeydim ?

Düne ait bazı anılar aklımda yavaş yavaş oluşurken ayak sesleri duydum. Beni zorla uyandırmaya çalışan yan komşumun ayak seslerinin tersine hızlı ve serttiler.

evde değilim. kesinlikle. evde. değilim.

Korkuyor muyum ? Belki evet belki hayır. Uyumak istiyor muyum ? Kesinlikle evet. Uyuyabilir miyim ? Muhtemelen hayır.

Kapının sertçe çarpılmasıyla uzun zamandır açmaya uğraştığım gözlerim aniden açıldı. gözlerimi yakan ışığa alışmaya çalışırken bir yandanda ayağa kalkmaya çalışıyordum. Iki büyük el tarafından durduruldum ve sert bir şekilde yatağa fırlatıldım.

" Kıpırdama "

Bu sefer açmaya çalıştığım gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Karşımdaki muhtemelen kel, vücudu dövmelerle kaplı, iri yapılı, kaslı ve kesinlikle kibar olmayan katilimi görmek istemiyordum. Kendimi korkudan kasarken biryerlerime kramp girmemesi için yalvarıyordum.

" Gözlerini aç "

Ölesiye korkuyordum. Neden burda olduğumu bilmek istiyordum ama sesiyle bile beni korkutan kişiye kesinlikle bunu soramazdım.

Verilen emire uyarak gözlerimi açtım. Yatağın ucunda durmuş tam gözlerimin içine bakıyordu. Aglamak istiyordum. Gözlerindeki nefret yerimde büzüşmemi sağlamıştı. Sandığım gibi kel bir öküz değildi karşımdaki. Dün beni eve bırakan yaşlı adamıda görmemiştim bu yüzde. Ama gözleri kesinlikle tanıdıktı. " s-sen..kimsin? " fısıltı şeklindeki titrek sesimi ben bile zor duymuştum. Beni titreten nefret dolu donuk gözler bu sefer beni süzmeye başlamışlardı. Yavaşça eğildi. Ellerini yatağın iki başlığına dayadı. " öğreniceksin " . Hızlıca ellerini çekti ve kapıyı çarparak çıktı.

kesinlikle tanıyordum. Bal rengi gözleri, kumral dağınık saçları, kirli sakalları, biçimli ince dudakları, geniş omuzları daha önce görmüştüm.

Tyron'un arkadaşlarını düşündüm ilk önce. Çevresindekiler, kavga ettiği insanlar, yakınları, bana sarkanlar..

Hayır bunlar değildi. Bal rengi gözleri tanımamla dün gece yaşanan herşey gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Yaşlı adam. Güven verici sözleri. Lanet olası topuklularımın çıkardığı sesler dahi aklımın köşesinde yer etmişti.

Yaşlı adam.

Bu gözler ona aitti. Iğrenç sarı saçları da bunu açıklıyordu. Yerimde iyice büzüştüm. Korkuyordum. Kesinlikle korkuydu yutkunmamı engelleyen. Ayak seslerini tekrar duymam korkumu iyice tetiklemişti. Cesur ol. Cesur ol. Cesur ol.

" kalk"

sesini duymamla gözlerimi araladım. Bu sefer ölsemde sorularıma cevap bulacaktım. "neden burdayım ?"

Gözleri odada bir süre gezindi ve beni buldu. " her cevabında gün sayısı artıyor" ifadesizdi. Kesinlikle yüzünden hiçbirşey anlayamıyordum. Bu korkutucu olmakla beraber tehtidkardı. Yinede ağzımi aralamayı başardım "ne günü? "

sesim çatlamıştı.

" ölmek için yalvaracağın gün sayısı. "

Beni öldürücekti. Kesinlikle beni öldürücekti. Bunun nedenini sorgulamak uzun süre önce aklımdan çıkmıştı. Düşünrbildiğim tek şey neden yalvaracağımdi. Neden yalvaracaksın demişti ki? İşkence edicekti.. evet evet işkence. 

Ben bu korkuyla tırnaklarımı kemirirken aşağıdan bağırış sesleri geliyordu. Umarım sinirlenmemiştir. Eğer sinirlenirse bunun cezasını ben çekerdim. Izlediğim filmler bana bunu öğretmişti. En azından birşeyler bilerek ölecektim.

" ayağa kalk"

ben sesin kaynağını çözümlemeye çalışırken bağırarak "sana. ayağa. kalk

dedim" dedi. Sona doğru sesi yükselmişti. Yavaşça ayağa kalktım. Yüzüne bakmaktan korkuyordum. Karşımda görüceğim muhtemel sinirli yüz beni daha çok korkutucaktı. " b-ben biraz a..." " sana konuşman için izin vermedim" diyerek sözümü kesti. Karşımda kim olduğunu unutup gözlerimi hızlıca ona çevirdim. Yüzüme tiksinti dolu bakan bir çift gözle karşılaştım. Hafif sakalları uzamış, saçları hırçınca önüne düşmüştü. Yarı aralık dudaklarından ön dişleri gözüküyordu. Kumraldı. Can yakıcı derecede güzeldi. onu süzmeye dalmışken hafif bir şıngırtı duydum. Şıngırtıyı duymamla birlikte derimi yakan bir darbe omzuma inmişti. Darbenin verdiği acıyla kendimi yere attım. Ardı arkası kesilmeyen tekmeler karnımı eziyordu. Hem tekmeliyor hemde kemerle derimi yakıyordu. Son ve en çok acıtan darbeyi attıktan sonra hafifçe çığırdım. Canım çok yanıyordu. ağzıma gelen kan tadı midemi bulandırıyor, derime işleyen kemer izleri bu acıyı katlıyordu. Karşımdaki beden nefes nefese kalmış kendini yere bırakmıştı. Elindeki kemeri üstüme attı. " al, bu sana hatıra kalsın. Bidaha benden izinsiz çeneni açmaman gerektiğini hatırlatır."  bunu dedikten sonra hışımla ayağa kalktı, acıdan kıvranan bedenime gururla baktı.

ATEŞÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin