olayı idrak ettiğimde öylece hareketsiz duran dudaklarımı ayırmıştım vedat 'ınkinden gözümden akan yaşlar eşliğinde...
odaya gidip bavulumu ağlayarak toparladım hızlıca ve kapıya yöneldim Vedat
"özür dilerim zeynep"
diyerek arkamdan gelmişti.kapının önüne gitmiştim ve kapı kilitliydi.
hiç bir şey söylemeden dakikalarca kapı kolunu bir yandan aşağı yukarı indiriyordum
bir yandan hıçkırıklar içinde ağlıyordum
"zeynep..."
"zeynep bana bakarmısın..."
"zeynep kendime, duygularıma daha fazla hakim olamadım özür dilerim ama bu akşam burda kal saat çok geç. Zeynep özür dilerim"
o konuştukça ben hala ağlıyordum ben ağladıkça dizlerim dermansızlaşıyordu.
kapının önüne çöktüm ve hıçkırıklar içinde sadece ağlayabildim vedat ta eşlik etti bana.
kızmalı mıydım Vedat'a bağırıp çağırmalı mıydım. Bu hikayedeki suçlu Vedat'mıydı.
Bunca yıl onun bu duygularına kör olan benmiydim. Bildiğim tek bir şey vardı. çocukluk arkadaşımı şu koca şehirdeki tek varlığımı kaybetmiştim hıçkırmaya devam ettim.
sabah olduğunda kapının önünde uyandım ve karşımda Vedat uyuyordu. Cebinden anahtarı aldım ve dışarı çıktım
yeni yaşamımda artık tamamen yalnızdım..şimdi ne yapacaktım bu koca şehirde.Gerçi bu şehre gelirken kimseye güvenmemiştim sonuçta,
başımı sokacak bir ev bulmalıydım önce,dün bulduğum evi kiralamaya karar vermiştim.pek iç açıcı değildi ama ucuzdu en azından.
Pek güvenli bir mahalleye de benzemiyordu.her cinsten insan vardı doğrusu.Ama koca şehirde zaten pekte güvenilir
bir şey yoktu doğrusu gidip evin sahibiyle görüşüp kiralamıştım.ev sahibi 50 li yaşlarında sarışın cadı saçlı, balık etli bir teyzeydi.
pek bir soğuktu bu işi ticarete dökmüş gibiydi.Sadece para ile ilgili şeyler konuştu ve gitti.
Bugün okula da gitmedim çok yorgundum doğrusu sadece eskimi eski salonun ortasında duran tekli koltukta uyudum
sabahın ilk ışıklarında uyanmıştım pencereyi açtım güzel enerji almak için dışarda sokakta uyuyan bir kaç kişi vardı.
ilk kez bu şehirde şahit olmuştum bu kadar evsiz insana biraz daha
iş bulmazsam ki bunun için hiç çabalamıyordum. sonunda hiç param kalmayacak ve bende evsiz olarak dışarıda uyuyacaktım...
okula gittiğimde gözüme ilk çarpan detay Emre'ydi. yanına oturdum selam vermedim çünkü hiç almıyordu zaten.
Gözlerim doldu keşke içimi dökebileceğim bir insan olsaydı.ve bu insan Emre olsaydı
bu kadar yalnızlık fazla değilmiydi.
Emre'nin baş parmağını tuttum
masanın üstüne koydum.Hemen kafasını bana çevirdi. ve o muhteşem çatık kaş mimiğini yaptı
"kızım sen ne ayak"
der gibi baktı. Bende kapatsam seller akacak gözlerimi onun o muhteşem siyahlıktaki gözleriyle buluşturdum.
ben bunca yıldır aşktan kaçarken aşka tutulmuştum ve bir siyahın içinde kaybolmuştum...
Bu siyahlık içinde neler barındırıyordu kim bilir ne yaşanmışlıkların üstünü örtüyordu.Oldukça gizemli olan bu siyahlık beni kendine çekiyordu.
Ve ben bu siyahlığı tanımak istiyordum, ve o her bana baktığında yapacağım eylemler kilitleniyor.bende o bakışlara düğümleniyordum.
daha fazla moron moron bakmadım ve cebimden çıkardığım o bilekliği bileğine taktım.
"haa şimdi olduu "
dedim ve bilekliği kurdele yapıp elini serbest bıraktım.
"hey Allahımm çattık,akıllısı beni bulmaz "
dercesine tüm ağır abiliyle gözlerini devirdi.
ve ben o an karar aldım bu siyahlık tamamiyle benim dünyam olacaktı...Ve ben yeni yaşamıma siyah bir renk katacaktım hemde "zeytin siyahı"
hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum yorum ve desteklerinizi bekliyorum.yorumlarınız ve eleştirileriniz bana yol gösterecektir.saygılar....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu kalp benim
ChickLitMavi, düşlerimin rengi...Hayalini kurduğum o iki kelimeyi boyadığım renk. Yeniden başlayanlara... Yeni yaşam fikrini mavi renge boyayanlara, maviye tutkun olanlara,aşka tutunanlara, kısacası hayata aşkla tutunanlara....