istanbul

81 25 37
                                    

(olay akışı değiştirilmeden düzenlemeler yapılmıştır)

Yaptığınız yorumlar ve elestiriler benim icin cok kiymetli bana yol gostercektir tesekkurler...

HİÇ bilmediğim  kocaman bir şehir... oldukça ışıklı, kalabalık , sonsuz mavilikk... 

Mavilik, düşlerim rengi. Hayalini kurduğum o iki kelimeyi boyadığım renk.

Aslında hep korktum  bu şehirden.Ben zaten hep korkarım büyük şehirlerden,kalabalık yerlerden, kalabalık kalplerden,yüreği kirli bedenlerden ve nice bir sürü şeyden. 

Bu düşünceler içinde otobüsten indim .Elimde oldukça büyük bir bavul...Allah dan kollarım bu bavulun ağırlığını kaldırabilecek güce sahipti bu düşüncelerle yürümeye başladım gece saat üçtü... evet evet üçtü. Ne işim vardı ki bu saatte bu kocaman şehirde?Kimsecikler yoktu ortalıkta. Bir ben, bir de serseri kaldırımlar :)

Korkmam gerekirdi normalde.  Korkmuyordum,yeni başlangıçımın bana vermiş olduğu acayip bir cesaret vardı içimde...

Bu düşünceler içinde karşıma çıkan küçük bir parktaki banka yoturdum.Bacaklarım,kolların ve bedenim çok yorulmuştu. 

Yoktu gidecek bir yerim ama bu durum beni rahatsız etmiyordu.Oturduğum bankta düşüncelere daldım.Bu şehre ilk gelişim değildi daha önceden yazları  Selin'le gelirdik...

Selin benim çocukluk arkadaşım,  can yoldaşım. Ailemden kalan boşluğu dolduranım...Selinle geçen seneye kadar gelirdik hep İstanbul'a.  Ne için diye sorarsanız Selin'in kalbinin biricik sahibi Vedat...

Vedat benim liseden tek yakın arkadaşım.Selin'le mecburen tanışmak zorunda kaldılar.Başta hiç iyi anlaşamıyorlardı aslında.

Vedat çok serseri gibi görünse de altın kaplı bir kalbi vardı .Hep koruyup kollardı beni zamanla da selini . Okuldaki bana sırnaşan serserilerle kavga ederdi. Sonra dayak yerdi hep...

Herkes okulda sevgili zannederdi bizi .benim için çok sorun değildi bu durum kısmetlerimin kapanması gibi bir düşünceye asla girmedim. İlişkilere olan güvenim pek yoktu o yüzden böyle bir ilişkiyi zaten hiç istemedim.  Vedat için problem olur diye gelip 

"siz sevgili misiniz ?"

diye soranlara hep açıklama yapardım.

"hayır biz çok yakın arkadaşız, Vallaha bak. Eğer seviyosan Vedat'ı yapayım aranızı?"

sonra günün kahramanı ilan edip Vedat'a hadi yine iyisin pozları keserdim.  Gerçi bu durum Vedat'ın ya pek umrunda değildi.Ya da cool  pozları veriyordu. Ben açıklama yaparken alay edercesine gülüyordu hep.. 

Kısacası sevdiğim bir diğer arkadaşımdı Vedat. Arkadaştan daha fazlası.

Elimde büyüdü resmen dokuzuncu sınıftayken benden küçüktü boyu cılız birşeydi. Hatta hep dalga geçmişimdir bu durumla. Aslında ben uzundum diğer kızlara göre  ama olsun dalga buldun mu geçeceksin. Dokuzuncu sınıfta kantin sırasına girip ona yiyecek almayı teklif ederdim.Alırdım da.

" Vedat ezerler  kanki seni derdim.."

 takiii 10 sınıfa bir girdik pir girdik. Bütün eğlencem gitti.Uzadı gitti çocuk. Tependen bakar oldu. Bir dahada giremedik zaten o kantin sırasına.Çünkü benim kankim süper centilmen bir beydi. Selin tabiki de bu centilmen beye kayıtsız kalamayıp aşık oluverdi . Hemde nasıl bir aşk...Okulla , hayatla bağlantısını kesecek kadar körü körüne bir aşk. Bu aşka kayıtsız kalamadı  Vedat. 

2 yıl falan sevgili oldular . Sürekli kavga etmeler ,hesap sormalar,kırıp yıkmalar. en sonunda hiç anlamadığım ve anlatılmayan sebeplerden dolayı ayrıldılar. her iki taraftan da hiç bir şekilde laf alamadım ama saygı duymam gerektii..Saygı duymak istedim kim haklı olursa olsun, bir diğerine kinlenmek istemedim.çünkü benim onlarla olan ilişkim onların sevgililik durumundan önceye dayanıyordu.

Bu düşüncelerden sıyrılmama koluma değen soğuk bir el sebep oldu. Ve ister istemez korkup çığlık atmıştım.Elin sahibi tahmin ettiğim kadarıyla evsiz bir insandı. Yırtık pırtık içindeydi üstü ve oldukça kirli.

Koşar adımlarla uzaklaştım oradan. Uzaklaşmak zorunda kaldım.gecenin bir vaktinde kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Acaba bir şeye mi ihtiyacı vardı. Durup dinlese miydim onu?

"iç sesim susar mısın?"


hala geceydi sabahta olmadan nereye gidilirdi ki? bu şehirde.Tek tanıdığım kişi Vedat tı. Bilmiyorum ona gecenin bu saatinde gitmem ne kadar doğru olurdu ki derken omzunda bir el daha hissettim.omzumdaki o elin sahibine kafamı döndürdüm.

az önce bankta gördüğüm adam gelmişti peşimden. Yüz yüze geldiğimizde  bana dil çıkarttı ve değişik mimikler yaptı. komiklik mi yapıyordu şimdi bu ben çok korkmuştum ve bastım çığlığı. Karşımdaki adam neye uğradığını şaşırdı ve koşarak uzaklaştı.Kalbim delicesine atıyordu. çok korkmuştum. İster istemez ve elim telefonda Vedat'tan başkasını aramaya gitmedi.

Vedat geldiğinde saat beş ti tam olarak siyah renkte bir arabayla gelmişti.Arabadan indi ve hızla yanıma yaklaştı sinirli görünüyordu.Allah Allah diye kaşlarımı çattım.

-Selin İstanbul'a gelip beni aramamak nasıl bir mantık ben algılayamıyorum. saat kaç farkında mısın. Ya başına birşey gelseydi..hiç akıllanmadın ki sen bla bla bla bla

şeklinde tane tane konuşuyordu ama benim onu dinlemeye pek niyetim yoktu

kafam allak bullak olmuştu,gözlerimdeki uyku yüzünden ne dediğini hiç anlamamıştım doğrusu 

"Vedat çok özlemişim ben seni"  

dedim sırf sussun diye ama yalanda değildi tabi.

ve kocaman sarıldık sonrasında kapımı açıp arabanın içine tıktı beni. 



benim için fikirlerini çok önemli...yorumlarınız,eleştirileriniz benim için çok önemli saygı ve sevgilerimle


bu kalp benimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin