"Duygu hadi kalk! İşe geç kalacağız!"
"Ya ama benim çok uykum var Ela! Bu gün gitmesem olur mu?"
"Gitmesem ne ya? Gideceksin. Hadi kalk hazırlan."
Kıyafetlerimi çoktan giymiş, çantamı sırtıma takmış ve Duyguyu uyandırmaya çalışıyordum. Her ne kadar itiraz etse de sonunda yataktan çıktıktıktan sonra otobüse bindik ve şirkete doğru yol aldık.İş yerine vardığımızda ben hemen üzerimi değiştirip fotoğraf stüdyosuna gittim. İçeri girdiğimde henüz kimse gelmemişti. Dünkü çekimden sonra etrafın bayağı kirlendiğini fark ettim. Kenarda duran süpürgeyi alıp stüdyoyu güzelce temizledim. Biliyorum bu benim işim değildi ama ben çalıştığım yerin dağınık olmasından nefret ederdim.
"Sen evde de böyle titizmisin yoksa sadece şirkete özel mi?"
Duyduğum sesle bakışlarımı kapıya çevirdiğimde iş arkadaşım Can, kapıda dikilmiş beni seyrediyordu.
"Çalıştığım alanın temiz olması beni daha enerjik hale getiriyor."
"Yaa! Demek öyle!"
"Evet öyle. Neden bu kadar şaşırdın?"
"En son evini gördüğümde savaş alanından farksızdı sanırsam."Bu mesele hala kapanmadı mı?
Şayet kapansa çok mesut olacağım...
Sanırım artık söylemem gerekiyor."Ama o zaman biz Duyguyla pijama partisi yapmıştık. Tabi o akşam on bardak portakal suyu bizde kafa yapmıştı. Tahmin edildiği gibi uyuya kalmışız. Sen de dingonun ahırına girer gibi eve girdiğin için evi dağınık olarak buldun normal olarak." dedim son cümleme vurgu yaparak.
Sesli bir şekilde gülmeye başladı. Tabi ben de tepki olarak gözlerimi devirdim.
Bu gün sadece bir kişi stüdyoda olacaktı.O kişinin biyografisinin bulunduğu masaya doğru ilerledim. Kağıdı tam elime alacakken Can
"Bu gün fotoğraf çektirmek için gelecek olan adam fenomenmiş" dedi.
Gözlerimi kocaman açtım ve
"Gerçekten mi?" Dedim. Omuz silkerek
"Öyle söylüyorlar" dedi.
Kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.
"Meriç İzgi! Güzel isimmiş. İnsagram fenomeni mi?"
"Sanırım." dedi umursamayarak.Kağıdı masaya bıraktıktan sonra Can' a biraz terasa çıkacağımı söyledim. Beni başıyla onayladıktan sonra ikimizde odadan çıktık. O kendi çalışma odasına giderken bende asansörün bulunduğu koridora ilerledim. Kabinin kaçıncı katta olduğunu gösteren yere baktığımda daha onuncu kattaydı. Birazcık beklemenin sonunda nihayet üçüncü kata yaklaşmıştı.
"Elaa!"
Biri bana mı sesleniyor?
"Elaa!"
Kafamı sağa çevirdiğimde Önder Bey elindeki dosyalarla bana doğru geliyordu.
"Buyrun Önder Bey?"
"Şu dosyaları arşive çıkarırmısın?"
"A-evet çıkarırım!"
Elindeki dosyaları aldığım zaman önümü göremiyordum ama emir büyük yerdendi.
Asansörün bulunduğum kata geldiğini gördüğümde hızlı bir şekilde asansöre doğru ilerledim.
Kabinden içeri girdiğimde sanırım birşeye çarpmıştım ve elimdeki dosyalar asansör kabininin zeminine düşmüştü. Bu arada asansörün kapısıda kapanamıştı.Kafamı kaldırdığımda benim yaşlarımda bir genç bana kızgın kızgın bakıyordu.Elini karnına götürerek
"Önüne baksana kör müsün?" dedi.
"Elimde dosyalar vardı. Görmedim ne yapabilirim."
"Te allahım ya! İnsan bir özür diler!" dedi bağırarak. Haliyle irkildim.
"Tamam bağırmana gerek yok özür dilerim!" dedim ben de hafif yüksek çıkan sesimle.
Gergin yüz hatları birden yumuşarken bende yerdeki doayaları aldım ve son katın düğmesine sertçe bastım.Asansörün içinde sadece ikimiz vardık.
Çıt çıkmıyordu aramızda. Gözlerimi yavaş bir şekilde yanımdaki adama çevirdiğimde yüz hatlarının inanılmaz olduğunu fark ettim. Boynunda kocaman bir gül dövmesi vardı. Saçlarının çoğu sağa yatmış ve gri renge boyanmıştı. Üzerinde gül olan koyu yeşil t-shirt onu muhteşem gösteriyordu. Kafamı, yüzünü göreceğim şekilde kaldırdığımda göz göze geldik. Bana, sen hayırdır der gibi bakıyordu. Bakışlarımı hızla önüme çevirdiğimde, ağzından erkeksi bir kıkırdama çıktı. Derin bir nefes verdi ve
"Hayatında hiç yakışıklı erkek görmedin mi?" dedi.
Bu soruyla birlikte büyük bir ateş dalgası yanaklarıma hücum etmişti. Yavaşça ona dönerek
"Ne alakası var?" dedim hafif kısık çıkan sesimle.
"Bilmem. Sabahtan beri süz süz bitiremedin." dediğinde ben de
"Yakışıklı erkek görmemekten değil. Sadece dövmen dikkatimi çekti o kadar." dedim utana sıkıla.
Hafif bir kıkırdama çıkardı ve önüne bakmaya devam etti.
Elimdeki dosyalar sanki git gide daha da ağırlaşıyordu. Asansör on beşinci katta durduğunda kapı açıldı ve bana bakmadan yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladı.
"Bir dahaki sefere dikkat et. Sakar şey!"
Gitmeden laf sokması muhteşemdi gerçekten.
O asansörden çıktığı sırada ben de arkasından dil çıkardım. Sakarşeymiş...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN Sevgilim
FanfictionBu hikaye tamamen hayal ürünüdür, hem de asla olmayacak bir hayal... "Şuraları da temizle. Tek bir toz görmeyeceğim!" "El insaf be Meriç Bey! Sabahtan beri temizliyorum. Bi tane bile toz yok!" İşaret parmağını masanın üstüne sürdü. Gerçekten de bira...