İkinin Yarısı/ Texting

İkinin Yarısı

Bu kitap biraz ben, biraz sen ve biraz da bizleri anlatıyor. Bir ya da iki... Benim hikayemde üç yok. Peki ya sen? Evet, sen. Senin hikayende üç var mı?

Sesin... duyamıyorum onu. Biraz yaklaşmalısın. Biraz daha ve biraz daha... O hâlde sana hikayemden bahsetmeliyim ya da onun hikayesinden bahsetmeliyim. Tess'in hikayesinden.

Tess şu an düşünceleriyle boğuşuyor ve sizler için sayfalarına yeni satırlar ekliyor. Ve tek istediği şey sadece bu değil. Onun asıl istediği şey, hayatındaki düzensizlikleri yoluna koymak fakat Tess yine hırsına yenik düşüyor.

Bir ses, fısıltılar hâlinde birkaç cümleyi dile getiriyor ve bu sesler onu sakinleştiriyor. Sizce ruhsal açıdan kim seslenmeli ona? Ben bunun cevabını sizlere bırakırken, Tess de masanın üzerindeki kahve kupasına uzanıyor ve acı yudumu boğazını yakıyor.

Bakışları masanın üzerinde geziyor ardından. Evet bu masa birçok yaşanmışlığa şahit olmuştu lakin masanın konuşma hakkı yoktu.

Ruhunu bu masanın üzerine gömmüş bir kız vardı. Bu kızın yaşanmışlıkları da bu masada yaşayabilirdi. Bu masada yazılan satırlarda yaşayabilirdi. Birin ikisinde ve ikinin yarısında bulabilirdi belki kendini.

Buraya kadar geldiysen bizimle birlikte Tess'in öyküsünü dinlemelisin. Yüzüne buruk bir tebessüm de kondurmalısın çünkü bu birin ikisi, ikinin yarısı olan Tess'in öyküsü.