bölüm 8 -vazgeçeceğimden değil.-

37 1 1
                                    

"Ne oyunu? bende oynayabilir miyim?" melek bunu söylerken hevesliydi.

Aslında melek ile bildiklerimizin seviyesi aynıydı. Aramızdaki tek fark bu oyuna dahil olan o değil bendim!

oyun ne oyunuysa !

"Aslında evet. Melek benden daha hevesli bence oyuna onu almalısın güney beni değil." dedim rahat bir tavır takınarak.

"Bence de Güney! hem benim Derinden daha fazla arkadaşım ve tanınmışlığım var." dedi melek. heves seviyelerimizde aynı seviyedeydi fakat ters yöne.

"Ağzını kapat bence. Bütün o tanınmışlığın utku'dan geliyor. Onunki ise benden. Ben Arkada kalan keşfedilmemiş oyuncuları severim." bunu söylerken bal rengi gözleri az da olsa sinirlenmiş olan utku'ya değdi ve sonra bana döndü.

konuşmasına izin vermeden sınıfa bağırdım "boş sıra var mı?!?!" bütün sınıf topluca 'yok!' dediğinde kızgın bakışlarımı meleke çevirdim. Sırıttı. sırıtışına karşılık göz devirdim ve sınıftan çıktı.. gene mi ya! güney kolumdan tutup beni kendine çekti " bugün çıkışta gel." dedi ve beni kendinden uzaklaştırdı. Bende sınıftan çıktım ve 11-C'ye yola çıktım. Orada selim vardı. Çocukluk arkadaşı olduğumuz için birbirimizi görmesekte savunurduk. Haksız olsak bile... Selim beni görünce şaşırdı fakat sonra arkadan gelen 'çekiğim gelmiş' diyen çocuğu duyunca şaşkınlığını yenip çocuğa tokatı geçirdi. "Bir sorun mu var derin?" endişeli bakıyordu.

"Sadece boş sıra var mı diye soracaktım."dedim

"Var dur taşımana yardım edeyim" dedi ve sıranın oturak kısmını kucağına alıp yürümeye başladı peşinden gelmediğimi fark edince gözleriyle 'hemen gel.' yaptı bende korkup peşine düştüm tabii.

AKIN GÖREL

"Asya sana başka arkadaş bul demiştim ya kaybolduysa kız!"

sinirlenmemiştim ama derin'in kaybolma olasılığı hoşuma gitmiyordu. Küçüklüğümden beri saf sevgi besleyen biri olmuşumdur hep.

Asya bıkkın gözlerle "okuldayız akın. ve o bu okulda 3 sene bizsiz yaşamış."dedi ben daha da endişeli ifademi takınırken içeriye elinde sıra ile yakışıklı -benden yakışıklı değil tabii- bir çocuk girdi arkasındanda DERİN??? ne işin var bununla ya! hem yakışıklı bile değil. "nereye koymalıyım?" dedi tipsiz çocuk. "şuraya" diyerek tam önümü işaret ederek."ıhım ıhım! bizi tanıştırmayacak mısın derin? " dedim kıskandığımdan değil ve sevgilisi olsada vazgeçeceğimden de değil sadece meraktan. "ah Selim bu Akın bu da Asya. Yeni geldiler. ve buda -acaba kimmiş?- Selim çocukluk arkadaşım." dedi derin ve sıranın diğer kısmını almaya gittiler. çocukluk arkadaşı mı? hep bir taraf aşık olmaz mı diğerine? Kesin Selim platonik takılıyordur. SELİM ismi bile iyi değil benim ki daha iyi bir kere AKIN yani asalet var sonuçta. selimle derin içeri girdi ve selim sırayı koyup gitti. Derin de önümüze oturdu.

DERİN AY

Selim, asya'nın tatlı biri olduğunu, sevdiği söyledi.

O sadece dış görünüşünü söyledi ama bence onun içide iyiydi.

Ben böyle düşüne düşüne dersin bitmesini beklerken sırtıma bir kalem yedim. Dönüp baktığımda sırıtan bir akın gördüm. "Efendim Akın?" Dedim. Sessizce -cidden pısırak bu- "yana kay" dedi. dediğini yaptığımda hoca görmeden yanıma oturdu.

sıraya 'Selim kim?' yazdı ve dudaklarını büzdü. bende yazarak 'arkadaşım.' dedim. cevabı beğenmemişti. 'hangi tür arkadaş? erkek arkadaş?' yazdı cevap olarak kıkırdadım. 'erkek olduğuna göre?' diye yazdım onu sinir etmek istiyordum. 'sevgilin mi yani?' diye yazınca daha fazla uğraşmamaya karar verip hayır yazacaktım ki o benden önce bir şeyler yazmaya başlamıştı bile. 'Gerçi sorun değil. Hertürlü benimsin.' yazdı ve hocadan izin alıp lavoboya gitti.

Akın benden hoşlanıyor muydu?

Bu kadar kısa süre de hemde?

MERHABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin