Can't forget you

1.1K 87 89
                                    

Slm 1 aydır falan bölüm atmıyorum öncelikle özür dilerim ama yazacak bir şey bulamıyorum:/

Harry'nin yardımı ile arabaya binmiştim. Kendimi iyi hissediyordum ama hâlâ bir yerlerim ağrıyordu.

Arabamız arkadan feci şekilde hasar görmüştü. Harry yanıma geldiğinde beni eve bırakıp arabayı yaptırmaya gideceğini söylemişti.

Beni en çok korkutan şey bebeğime bir şey olmasıydı. Ona bir şey olacak diye çok korkuyordum. Babalık içgüdüsü. Ne kadar acı çeksem de ona bir şey olmadığı için tanrıya şükrediyordum.

Bahçe kapısının kilidini açıp içeriye girdim. Güzel çiçeklerin kokusu beni mutlu ediyordu. Yüzümde tebessüm ile yürüdüm.

Komşumuz Bay Euphoria bahçesini suluyordu. Gözlüklerini yine burun kemerine kadar indirmişti.
Bizi gördü, önce gülümsedi sonra yara izlerini fark etmişti. Gözlerini yüzümüzde gezdirdi ve yüzü endişeli bir hâl aldı. Elindeki şeyi bırakıp yaşlılığın ve bunca yılın yorgunluğuna yenik düşen bedeniyle yavaşça koştu.

"Hey çocuklar! Neyiniz var? Ne oldu size? Harry evladım neyin var? Louis tanrı aşkına yüzünüzdeki bantlar ne?" Dedi. Hızlı konuştuğu için nefes nefese kalmıştı.

"İyiyiz, Euphoria. Ufak bir kaza atlattık ve şuan çok yorgunuz. Daha sonra anlatsak olur mu?" Dedi Harry.

"Ah peki peki çocuğum. Akşam lütfen bana uğrayın. Lou senin için kabaklı turta yapacağım." Deyip göz kırptı.

Harry belimi tutup beni eve doğru yönlendirdi.

Salonda oturup dinleniyordum. Harry elinde doktorun verdiği ilaçlar, iki tane sandviç ve meyve suları ile geldi. Tepsiyi sıkıca tutuyordu. Bileğinde bandaj vardı. Canının acıdığı belliydi.

"Şimdi bunları yiyeceğiz ve sağlımıza bir an önce kavuşacağız. Bebeğimiz güçsüz babaları olduğunu düşünmemeli, değil mi?"

Bebeğimiz
Bizim
Harry ve benim
Biz yaptık.

"Kimmiş güçsüz?? Ben güçlüyüm bir kere!" Deyip kolumdaki kasları göstermeye çalıştım ama canım acıdığı için acıyla inleyip bırakmak zorunda kaldım.

"Hey,hey. Biliyorum sen çok güçlüsün benim minik kahramanım. Lütfen kendine zarar gelecek bir hareket yapma aşkım." Deyip yanma oturdu.

Sandviç ekmeğini elime alıp yemeğe başladım. Çok acıkmıştım. Bir yandan küçük küçük ısırıklar alıyordum diğer yandan meyve suyumu yudumluyordum.

Harry bir kolunu koltuğa dayamış diğer eli çenesinin altında beni izliyordu. Dalıp gitmişti.

Tepsideki peçeteyi alıp kendisine fırlattım. "Hey neden öyle bakıyorsun aptall." Dedim.

Başını sallayıp kendine geldi. "Hiç. Hiçbir şey. Sadece çok güzelsin, bir ressamın saatlerini, günlerini hatta aylarını verdiği bir tablo gibisin. Bir şey yerken tıpkı bir kirpi gibi oluyorsun ve ben bunları izlemeye bayılıyorum. Her halinle sana tekrar tekrar aşık oluyorum Loueh. Başka bir şey yok yani." Deyip gülümsedi.

(Her şeyi duygusallığa mı bağlicn amık yazarı, dediğinizi duydum sanırım çslcxşxsöşğlfsşlfüx)

"İsa aşkına!" Deyip boynuna sarıldım. Küçük küçük öpücükler bırakıyordum. O da şakaklarıma öpücük bırakıyordu. Elleri vücudumu keşfe çıkmıştı. Kalçama gelince avucunun olduğu yeri sıktı ve derin bir inleme koyverdim.

"Sanırım burada durmamız gerek, ha? Yoksa ben kendimi​ tutamam." deyip biraz uzaklaştı. Kollarım boynundaydı. Yaklaşıp kokusunu içime çektim ve büyük bir öpücük kondurdum dudağına.

"Seni ne kadar sevdiğimi tahmin edemezsin." Ve tekrar bir öpücük.

Ayağa kalktı. Üstünü düzeltti. "Yanından hiç ayrılmak istemiyorum ama yaptırmamız gereken büyük arızalı bir arabamız var." Dedi. Güldüm.

Harry gittikten sonra ayağa kalktım. Oturarak kendimi kötü hissediyordum. Popom tepsi gibi olmuştu oturmaktan. Yan tarafım uyuşuyordu uzanmaktan.

Mutfağa gittim ve işe koyuldum. Sevgilim eve geldiğinde ona sürpriz yapacaktım.

Dolaptan tavuk kanatlarını çıkardım. Kendime özel sos yaptım ve onları karıştırdım. Makarna suyunu kaynatarak penne makarnayı içine döktüm. Altını kıstım ve onun için de sos yapmaya giriştim.

Kapı çaldı. Üzerimdeki önlüğü çıkararak kapıya bakmaya gittim​. Kapı deliğinden bakamazdım çünkü onun için parmak uçlarımda durmam lazım. Şuan ise her tarafım kırık gibi olduğu için yapamazdım.

Kapıyı açtım. Gelen kişiye baktım. Yüzü çok tanıdık geliyordu. Aşırı tanıdık. Ama tam olarak çıkaramamıştım.

"Evet , buyurun?"

"Louis, beni tanımadın mı?"

"Tanımam mı gerekiyordu ? Hayır tanımadım." Dedim kaşlarımı çatarak.

"Lou, ben? Rachel ? Çok sevdiğin sevgilin. Eski sevgilin. Lou unuttun mu? "

Cevap veremedim. Çünkü unutmuştum. Bu kadar zaman sonra karşıma çıkması beni şoka uğratmıştı.

"Ben seni unutmadım Louis. Unutamadım Louis. Sen de beni unutmadın değil mi? Beni unutamazsın sen. Beni seviyorsun." Dedi ve ellerimi tuttu.

×

Slm. Batırdım biliyorum. Ama valla aklıma gelmiyor. Neyse bir iki güne yb gelir aşkımlarrrr

A child can change everything // Larry | mPreg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin