lana del rey - beautiful people beautiful problems
"Kimse var mıağ?"
Gecenin bir buçuğunda kütüphanede, yarınki sınavıma çalışırken avazı çıktığı kadar bağırarak içeri giren Park Chanyeol beklenmedik olabilirdi belki, ama daha beklenmedik olan şey gecenin bir buçuğunda kütüphanede, yarınki sınavıma çalışırken avazı çıktığı kadar bağırarak içeri giren sarhoş bir Park Chanyeoldü kuşkusuz. Önce elini kulağının arkasına koyarak etrafı dinliyor gibi yaptı, daha sonra etrafında 360 derece dönerek etrafı inceledi. Sanırım yani, izlediğiniz kişi sarhoş olunca yaptığı şeyleri neden yaptığını anlamak biraz zor oluyor çünkü. Dönüşü yüzünden dengesini kaybedip poposunun üzerine düştü o sırada. Yerini beğenmiş olacak ki biraz oturduktan sonra tamamen yere uzandı. İyi diye geçirdim içimden, en azından dikkatimi dağıtmaz artık. Notlarıma geri döndüm ben de ama notlarımla olan ilişkim uzun sürmedi. Chanyeol uzandığı yerden kalkıp başımda dikilmeye başladı çünkü. Bir elini saçlarına atmış, aklı karışmış halde bana bakıyordu. Tüh dedim, demek ki dikkatimi dağıtabilirmiş hala.
"Efendim Chanyeol?"
"Ne yapıyorsun ya sen burda?"
"Eğer izin verirsen ders çalışmaya çalışıyorum. Biliyorum kütüphaneler genelde sarhoşlar canı istediğinde gelsin diyedir ama, kusuruma bakmazsın umarım."
Söylediklerim anlamsız gelmiş olacak ki boş bakışlarını önce benim üzerimde, sonra da etrafta biraz dolaştırdıktan sonra "Ha?" dedi, "Ne diyorsun sen ya?"
Ben de boşuna konuşmanın bir gereği olmadığını düşünüp notlarıma döndüm sonra, hala çalışmam gereken bir sınavım vardı sonuçta. Ama Chanyeol susmak bilecek gibi değildi. Bir süre bir şeyler daha zırvaladı, sonra da "Ben oturayım ve susayım o zaman, sen de hiç eğlenceli değilsin zaten." dedi.
Yaşasın diye düşündüm ben de, en azından rahatsız etmez artık. Mutluluğum çok sürmedi ama, yine. Gerçekten kısa süren bir sessizlikten sonra "Şşt." dedi. Umursamadığımı anladıktan sonra da o koca elleriyle dürttü beni.
"Sana diyorum duymuyor musun beni sen?"
Görünüşe bakılırsa ben ne kadar istesem de, evren benim herhangi bir dersten geçmeme izin vermeyecekti. E Park Chanyeol'de beni rahat bırakacak gibi değildi zaten.
"Ne var?" dedim ben de ona, ses tonum "Beni rahat bırak artık Park Chanyeol" diye bağırıyordu, ama kendisi bunu bile anlayamayacak kadar sarhoştu büyük ihtimalle.
Uzun bir sessizlik oldu sonra, o süre boyunca gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadı, neredeyse kırpmadı bile. Tam ürkütücü olmaya başlamıştı ki sonunda ağzını aralayabildi.
"Ne kadar güzelsin sen ya!"
Harika diye geçirdim ben de içimden. Yarınki sınavdan çakacağım yetmezmiş gibi, şimdi de sarhoşun biri benimle kafa buluyor. Harika. O sırada, Bay NeremleİçmemGerektiğiniBilmiyorum, cevap alamadığı için çattığı kaşları ve sarkıttığı alt dudağıyla beni yine dürttü. Sonra da oturuşunu düzeltip, masaya doğru yaklaştı. Ağlayacak gibi falan duruyordu ama aynı zamanda da gözlerinde bir alaycılık vardı.
"Gördün mü, sen hep böylesin işte! Sürekli bunu yapıp duruyorsun bana, görmezden gelip duruyorsun beni. Ne olurdu sanki yanımda olsan biraz da önümden geçip gitmeden? Ne olurdu yan-"
Chanyeol anlamadığım bir şeyler zırvalarken neden sarhoşların her zaman beni bulduğunu düşünmekle meşguldüm. Gerçekten diyordum kendime, sende sarhoş mıknatısı gibi bir şey olmalı, bunun mantıklı başka bir açıklaması yok çünkü. O sırada Chanyeol konuşmayı bıraktı ama onun yerine garip sesler çıkarmaya başladı. Garip sesleriyse Chanyeol'un içtiği her şeyi masanın üzerine çıkarması takip etti. Neredeyse notlarımın hepsi Chanyeol'un kusmuğuyla kaplandı, Chanyeol içindekileri çıkarmaya devam etti, ben de sadece olanları izlemekle kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kara delikler ne kadar kara? //chanbaek
Fanfic...and i loved him, i loved him, i loved him, i loved him and i still love him.