Bölüm İki: Yeni Güçler

180 11 23
                                    

Senle okul zamanlarım eğlenceli geçmişti Peter. Bunu kabul etmemezlik yapma hakkını bulmuyorum kendimde. Ancak bir mutant için daha önemli olan bir şeyi ikinci gün öğrenmeye başladım. 

O da kendini savunmaktı tabi ki. 

Islak vücudum gece vakti kurumuştu. Sabah uyandığımda gözlerimi açtım ve yatağın etrafını saran tülün ardında birini gördüm. Boyundan ve vücut yapısından babam olduğunu tahmin ettim. 

"Wanda," diye seslenmesiyle de babam olduğunu kendi kafamda teyit etmiş oldum.

Yorganı üstüme çekerken, "Efendim," dedim. Tül elbette gizliyordu ama yine de istemsizce üstümü kapatmıştım. Bir tüle ne kadar güven olabilirdi ki sonuçta. 

"Giyin ve koridorun sonunda seni bekleyen adamın yanına git. Bu gün senin için önemli olacak. Biriyle tanışacaksın ve eğitim göreceksin."

"Peki," diyerek kısa bir yanıt verdim. Cevabım üstüne de babam kapıyı açtı ve odadan çıktı. Yine odada tek kaldığım vakit yataktan kalktım ve kıyafet dolabının önüne geldim. İki kapağı da kendime doğru açtım ve ayağımın önüne serilmiş kıyafet mağazası önünde şaşıp kaldım. 

Tıpkı banyodaki tercihimi bilemediği gibi, nasıl giyindiğimi de tahmin edememiş olan babam bütün kıyafet tarzlarından bir şeyler atmıştı dolaba. Her renkten yoktu ama her çeşitten vardı. Yırtmaçlı elbise, kısa elbise, kalem etek, bluz, kot pantolon tayt ve daha niceleri. 

Dolabın altındaki çekmeceyi açtım. Tahmin ettiğim gibi iç çamaşırları vardı. Siyah olanlardan bir tanesini alıp hızla giydim. Ardından kıyafet olarak ise eski tarzımı değiştirmek istedim. O zamana kadar daima kırmızı rengini giymiş ve ondan vazgeçmemiştim. 

Benliğimi ve hayatımı simgelediğini düşünüyordum. Şimdi ise o düşüncem toz olup gitmişti. O yüzden kendi stilimde bir farklılık yapmak istedim. 

Siyah çizmeler, siyah deri tayt, siyah bluz ve siyah ceketi çıkardım dolaptan ve yatak üstüne attım. Hepsini sırayla giydim. Hepsini üstüme giydiğim de metal ellerimin açıkta olduğunu fark ettim. Buradaki herkesin anormal fizikleri normal karşıladığını biliyordum ama içgüdüsel olarak rahatsız oldum.

Belki bana Venom ile kapıştığımız geceyi hatırlattığı için. Belki de henüz alışamadığım içindi. Bilmiyordum ama iki siyah eldiven ile de metal ellerimi kapadım. Bucky'nin ne hissettiğini şimdi daha iyi anlıyordum. 

O ellerine baktığında iki ayrı nokta görüyordu. Kaybettiği ve koruyabildiği. Ben ellerime baktığımda ise iki aynı nokta görüyordum. Kaybettiğim ve de kaybettiğim. 

Saçımı da at kuyruğu yaptım kaş ile göz arasında ve kapıyı açıp çıktım. Meşaleler ile bezenmiş taş duvarlı koridorda yürümeye başladım. Çizmelerin topuğu karanlık koridorda yankı yapıyordu. 

Koridorun sonuna geldiğimde bir adamın kollarını birleştirmiş beni beklediğini gördüm. O da deri ceketli ve siyah pantolonluydu. Bir nevi pişti olmuştuk. 

Yolumun önünde duran adam, koridordan çıkmama engel oluyordu. Yolun yürüdüğüm tarafında bekliyordu ve bana bakarak gülümsüyordu. Saçları siyahtı ve dağınıktı. Tarak kullandığından şüpheliydim. Çene yapısı üstünde heykel tıraşlar çalışmış gibi şekilliydi. 

Gözleri maviydi. Yani bir çift mavi göz gülümseyerek bana bakıyordu. 

"Prensesimiz uyanabilmiş sonunda," dedi adam gülerek. 

Prenses demesi hoşuma gitmemişti. Babamın tanışmamı istediği adamın gerçekten bu olup olmadığını sorguladım. Belki tesadüfen orada bekliyordu ve beni başka biriyle karıştırdı? Ancak iç sesim de biliyordu ki bu adamdan başkası olamazdı.

Kırık -- Wanda Maximoff || Aranea #1.1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin