Bölüm Beş: Yeni Kırıklar

149 12 14
                                    

Peter... Bunları yazmaya devam ediyorum. Peki neden? Başımdan geçen olayları neden yazarak kaydediyorum ki? Zaten unutmayacağım. Elimin üstündeki bu taş yüzünden hafızam hiç olmadığı kadar gelişti.

Artık bir şeyi unutmam fazlasıyla zor. Bunun ileride beni delirteceğini biliyorum. Fakat o vakite kadar daha çok var. O zamana kadar başka konularla ilgilenmem gerekli. 

Mesela, Magneto'nun Nick'i öldürmek için adam yollarken gördüğüm. Mesela, Lorna ile olmaması gereken bir ilişkiye adım attığımız. Üstelik ikimiz bile birbirimize beslediğimiz duygulara inanmıyorken. 

Babam, Nick'i öldürme emri yollarken ben Psylocke ile ders görüyordum. Yeni güçlerimi bir müddet kullanmaya alışmıştım. Onun mor enerjisi ile kılıç yapabildiği gibi, ben de kırmızı bir kılıç var edebiliyordum elim arasında.

Bu gerçekten havalıydı. Eskisinden çok daha güçlüydüm. Işın atmaktan ve kalkan yapmaktan daha fazlasını yapabiliyordum. Havada birden çok küçük çivi oluşturup düşmanı çivi yağmuruna tutabiliyordum. 

Ellerimde kozmik bir güç tutmaktaydım. Daha önceki vakitlerde Psylocke gibi bir mutant ile bire bir dövüşlerde hiçbir şey yapamayacak iken şu an beş tanesini rahatlıkla alaşağı edebilirdim.

Babamın, "Çocuğu bulun ve öldürün," dediğinde yaşadığım şok inanılmazdı. Sımsıcak olan camdan bedenime soğuk su dökülmüş tepesinden ve çatlayıp kırılmış gibi hissettim. Sımsıcak olan sıvı kıvamlı  cam tam bir şekil alamadan bozuk bir şekilde donup kalmış gibi hissettim. 

Onun ölmesini istemiyordum. Ayrıca, babamın altında iken Lorna ile de beraber olamayacağımızın ikimiz de farkındaydık. O yüzden kaçma kararını almıştık. Ne zaman yapacağımız ve nasıl yapacağımız ise meçhuldü.

O gün ki Psylocke ile olan antrenmanım bittikten sonra yatak odama gelmiştim. Babamın insanları, onların mutantlara yaptıklarından dolayı katletmelerini anlayabiliyordum. Fakat bir mutantı ölüm ile cezalandıracak olması benim için fazla gelmişti. 

Sırtımı kıyafet dolabımın kapağına değdirip yere oturduğumda, kapım açıldı ve odama yeşil kıyafetleri ile Lorna girdi. 

Benim yere dağılmış ve parçalanmış kırıklarım ile oturduğumu görünce yüzü düştü. "Neden, yerde oturuyorsun?" diye sordu cümle ortasında lafını istemeden keserek. 

"Babamız, Nick'i öldürtecek. Ondan önce kaç mutantı öldürdüğünü düşünüyorum."

"Nick... Castle olan adamımı mı kast ediyorsun sen? Onun neden kaçtığını bile anlamamıştım."

Dizlerimi kendime çektim ve kollarım ile dizlerimi sardım. "Benimle birlikte oldu. Üstelik babam bunu fark etti. O yüzden kaçmıştı. Onu bulmam lazım. Babamın elinden onu kurtarmalıyım. Ölmesine izin veremem."

Ellerini iki yana açtı Lorna. "Buradan kaçmak mı? Sen deli misin? Dünya üzerinde şu anda en güvende olduğun yer burası. Beraber uyuduğumuz geceden sonra seni biraz araştırdım. Bütün Avengers tarafından aranıyorsun."

"Avengers umurumda değil!" diye kalkıştım. O an kafamdan geçen tek şey babamın tepelerinde durduğu bir yığın cansız mutant cesediydi. "Üstelik babamın tek hatası bu değil. O bizi bir silah olarak kullanmak istiyor."

Dediklerime karşın Lorna'nın tepkisi kaşlarını çatmak oldu. "Bu dediklerin bir saçmalık Wanda. Babamız sadece hak edenlere cezasını veriyor. Ayrıca bizi silah olarak kullandığını söylemen de fazlasıyla boş bir laf. O bizi seviyor."

Kafamın içinde dönen şeyler görüşümü engelleyecek kadar kuvvetliydi. Ölü bedenler görüyordum. Tepelerinde metal bir platform üstünde ise babam vardı. Bu görüntü gözümün önünden gitmiyordu. 

Kırık -- Wanda Maximoff || Aranea #1.1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin