İki gün boyunca Nick ile antrenman yaptık. Onun zihnine girmeme izin vermesi, bana öğretmek istediği hareketleri öğrenmemde hızlanmamı sağladı. Normal bir insana oranla çok daha fazla şey öğrendim iki gün içerisinde.
Peki ikinci gün akşamı mı ne yaptık? Bunu buraya yazmak ne kadar içime sinecek bilmiyorum ama yazacağım yine de.
Ben, Nick ile beraber oldum. Adamın zihninde gördüklerim, beni fazlasıyla etkiledi. Bütün hayatını incelememe izin verdi. Ben de merakıma yenik düştüm ve adamın bütün hayatının her gününü, her saniyesini inceledim.
Yedi yaşında güçleri ortaya çıkınca parçalara ayrılıp toprağa gömülecek iken evden kaçmış. Xavier onu bulmuş ve okuluna almış. Fakat yine de yaşadığı kasabada oturan ve hoşlandığı kızın da mutant çıktığını, onun yakılarak öldürüldüğünü görmüş.
Buna karşı olarak insanlara büyük bir öfke besleyen Nick, Xavier'ın insanlarla barış içinde yaşama fikrine karşı çıkıp o yetenekler okulundan da on dört yaşında kaçmış. Okul içinde yeteneklerini büyük ölçüde geliştiren Nick, mutantlara kötü davranan insanları teker teker öldürmeye başlamış.
Bir yandan da kendi kendini eğitmiş. Okula gitmek istemese bile takip etmiş ve kendine öğretmiş. On altı yaşında yolu Magneto ile kesişmiş ve onun kardeşliğine katılmış. Dört yıldır da buradaymış. Adamın şahit olduklarına tanıdık oldum teker teker.
Yaşadığım şoku hatırlayamıyorum bile. Böyle beni etkileyen şeyler hiçbir zaman unutamadığım olaylar oluyor. O yüzden, Nick o gördükleri ile nasıl yaşıyor bilmiyorum. Bilemeyeceğim de.
Ve bu ilk birlikteliğimdi. Nick'in ki üçüncü veya dördüncüymüş. O an onu pek dinleyemedim. Çünkü canımın yandığına mı yoksa keyif mi aldığıma bakıyordum. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Acı hissetmek, ama bundan keyif almak...
Bu konular hep tek başıma, kendi kendime ilgilendiğim konulardı. Daha önce hiçbir partnerim olmamıştı. Bütün heyecan, sesler ve o şehvetli, ritmini asla kaybetmediğimiz birliktelik bittiği vakit terler içerisinde kendimi Nick'in üstünden yatağa attım.
Bütün gözeneklerimden terler aktığını hissedebiliyordum. Duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlamıştı sanki. Bütün vücuduma yayılan, acının karıştığı sıcaklıkla beraber bir rahatlama hissi ve terli bir yorgunluk o an pek güzel değildi.
Şimdi düşünüyorum da, sanırım bu konularda tek başıma olmak istemiyorum artık.
Yatakta terli ve sıcak bedenimi dinlendirmeye çalışırken Nick telefonuna bakıyordu. Kafamı ona çevirdim ve "Bu saatte telefonuna bakacak ne var?" dedim.
Telefonunda ekranı aşağı kaydırırken "Bazen bakacağın şeyin saati olmayabiliyor," dedi. Ben de derin bir nefes verdim ve yorganı üstümden atıp kalktım. Benim odadaydık. Kalktım ve iyice gerindim.
"Duş alacağım," dedim ve onun cevabını beklemeden banyoya yöneldim.
Banyo kapısından girdim ve kıpkırmızı odanın aksine mavi beyaz olan banyonun içerisinde küveti tıkayıp, küvetin musluğunu açıp beklemeye başladım. Beklediğim sırada aynada dönüp kendime baktım. Metal kollarım her aynaya baktığımda gözüme çarpıyordu. Aynaya bakmamak istesem bile, en basitinden tepedeki ışık kollarımdan yansıyordu.
Sağ elimi kaldırıp iki parmağımı havada döndürdüm ve ayna arkasını bana dönerek kendimi bana göstermeyi bıraktı. O sırada ılık ile soğuk arasında dans eden su küveti tamamen doldurdu. Ben de sağ ayağımı sokarak küvete kendimi yavaşça soktum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık -- Wanda Maximoff || Aranea #1.1
Fanfic"Arenea Evreninde olmakta olan, "İnanılmaz," isimli kurgunun sonrasında geçmektedir. Kitabı okumayanlar için Spoiler içerebilir." Wanda, Avengers ile yaşadığı macerayı, Peter Parker ile olan ilişkisini büyük bir trajedi sonrasında bitirmişti. Onun...